Ensardan Ebu Akil, en çok ihtiyaç olduğu bir sırada Peygamberimize bir sa' (4 avuç dolusu alan ölçek) hurma getirdi. "Ya Resûlellah! İki sa' hurmaya karşılık bütün gece sırtımla su çektim. Bir sa'ını ev halkıma bıraktım. Bir sa'ını da Allah'ın rızasını kazanmak için sana getirdim", diyerek hurmaları Peygambere verdi. Resûlullah; "Allah, getirdiğini de, ev halkına ayırdığını da bereketlendirsin", buyurdu. Münafıklar; "Allah ve Resûlü'nün bu kadarcık şeye ne ihtiyacı var?" diyerek gülüştüler. Nifakları, "herkes, kudretince mesuldür" ölçüsünü görmelerine perde oldu.
Kimi kez bir söz sadakadır
Fakir Müslümanlardan Utbe b. Zeyd, Peygamberimize gelerek; "Ya Resûlellah! Elimde sadaka verecek bir şeyim yok. Onun için; beni üzen, bana kötü söyleyen, benimle eğlenen herkese hakkımı helâl ediyorum", dedi. Peygamberimiz; "Allah sadakanı kabul etsin", buyurdu.
Ertesi gün Resûlullah; "Dün gece tasaddukta bulunan kişi ayağa kalksın", buyurdu. Kalkan olmadı. Peygamberimiz tekrar; "O sadakacı nerede ise ayağa kalsın", buyurdu. Utbe, ayağa kalktı. Resûlullah ona; "Sen sadakası kabul olunanlar divanında yazıldın", buyurdu.
Tebük Gazvesi'nde binecek hayvan olmadığı için Müslümanların çoğu sefere çıkamadılar. Ağlaya ağlaya geri döndüler. Bunlarla ilgili Cenab-ı Hak, Tevbe sûresinde şöyle buyurmuştur: "Onlar için bir vebal yoktur ki; ne zaman kendilerini bindirip sevk edesin diye sana geldilerse; 'sizi bindirecek bir şey bulamıyorum', dedin ve bu uğurda sarf edecekleri şeyi bulamadıkları için tasalarından gözleri yaş döke döke döndüler".
Öte yandan münafıklar, gazveye katılmamak için gelip Resûlullah'dan izin istiyorlardı. Peygamber, 80'den fazla münafığa hiçbir özürleri olmadığı halde izin verdi. Resûlullah, Medine'den ayrıldıktan sonra ilk olarak Zu Huşub'ta konakladı. İkinci konak yeri Feyfa olup, burada Feyfa Mescidi kurulmuştur. Üçüncü olarak Zülmerve'de konaklamıştır ki, burada Zülmerve Mescidi bulunmaktadır. Dördüncü konak yeri Rak'a, beşinci olarak konaklanan yer Vâdilkurâ'dır.
Tebük'te verilen hutbeler
Peygamberimiz, Tebük'e vardığında, arkasını bir hurma ağacına dayayarak şöyle buyurdu:
"Size insanların iyisini ve kötüsünü haber vereyim mi? İnsanların hayırlısı; atının sırtında veya iki ayağı üzerinde, ölünceye kadar Allah yolunda çalışandır. İnsanların kötüsü de; Kur'ân'ı okuyup ondan hiç yararlanamayan azgın ve atılgan kişidir".
Peygamberimiz, Tebük'te yine halkı topladı ve;
"İyi bilin ki; sözlerin en doğrusu, Allah'ın Kitabı'dır.
Tutunulacak en sağlam kulp, takva kelimesidir.
Dinlerin en hayırlısı, İbrahim'in dini (İslâmiyet)'dir.
Sünnetlerin en hayırlısı, Muhammed'in sünnetleridir.
Sözlerin şereflisi, zikrullah'dır.
Kıssaların güzeli, Kur'ân'dır.
Amellerin hayırlısı, Allah'ın yapılmasını gerekli kıldığı farzlardır.
Amellerin en kötüsü, bid'atlardır.
En güzel yol ve gidişat, Peygamber yol ve gidişatıdır.
Ölümlerin şereflisi, şehidlerin ölümüdür.
Körlüğün körü, doğru yolu bulduktan sonra sapmaktır.
Amellerin hayırlısı, yararlı olanıdır" buyurdur.
Sefere çıkıldığı zaman
oruç tutmanın fazileti
"Ya Resûlellah! Savaşa çıkıldığı zaman oruç tutmaya ne buyurursun?", diye soruldu. Resûlullah; "Allah yolunda savaşa çıkıldığı zaman bir gün oruç tutan kimseden cehennem, su gibi akışla yüz yılda gidilecek yere kadar uzaklaşır", buyurdu.
a Resûlullah, Tebük'te herhangi bir orduyla karşılaşmadı. Eyle halkı, Arap kabilelerinin teker teker Müslümanlığı kabul etmelerinden korkuya düştü. Eyle kralı Yuhanne, Tebük'e, Peygamberimizle görüşmeye geldi. Yanında getirdiği ak bir katırı da Peygambere hediye etti.
Kimi kez bir söz sadakadır
Fakir Müslümanlardan Utbe b. Zeyd, Peygamberimize gelerek; "Ya Resûlellah! Elimde sadaka verecek bir şeyim yok. Onun için; beni üzen, bana kötü söyleyen, benimle eğlenen herkese hakkımı helâl ediyorum", dedi. Peygamberimiz; "Allah sadakanı kabul etsin", buyurdu.
Ertesi gün Resûlullah; "Dün gece tasaddukta bulunan kişi ayağa kalksın", buyurdu. Kalkan olmadı. Peygamberimiz tekrar; "O sadakacı nerede ise ayağa kalsın", buyurdu. Utbe, ayağa kalktı. Resûlullah ona; "Sen sadakası kabul olunanlar divanında yazıldın", buyurdu.
Tebük Gazvesi'nde binecek hayvan olmadığı için Müslümanların çoğu sefere çıkamadılar. Ağlaya ağlaya geri döndüler. Bunlarla ilgili Cenab-ı Hak, Tevbe sûresinde şöyle buyurmuştur: "Onlar için bir vebal yoktur ki; ne zaman kendilerini bindirip sevk edesin diye sana geldilerse; 'sizi bindirecek bir şey bulamıyorum', dedin ve bu uğurda sarf edecekleri şeyi bulamadıkları için tasalarından gözleri yaş döke döke döndüler".
Öte yandan münafıklar, gazveye katılmamak için gelip Resûlullah'dan izin istiyorlardı. Peygamber, 80'den fazla münafığa hiçbir özürleri olmadığı halde izin verdi. Resûlullah, Medine'den ayrıldıktan sonra ilk olarak Zu Huşub'ta konakladı. İkinci konak yeri Feyfa olup, burada Feyfa Mescidi kurulmuştur. Üçüncü olarak Zülmerve'de konaklamıştır ki, burada Zülmerve Mescidi bulunmaktadır. Dördüncü konak yeri Rak'a, beşinci olarak konaklanan yer Vâdilkurâ'dır.
Tebük'te verilen hutbeler
Peygamberimiz, Tebük'e vardığında, arkasını bir hurma ağacına dayayarak şöyle buyurdu:
"Size insanların iyisini ve kötüsünü haber vereyim mi? İnsanların hayırlısı; atının sırtında veya iki ayağı üzerinde, ölünceye kadar Allah yolunda çalışandır. İnsanların kötüsü de; Kur'ân'ı okuyup ondan hiç yararlanamayan azgın ve atılgan kişidir".
Peygamberimiz, Tebük'te yine halkı topladı ve;
"İyi bilin ki; sözlerin en doğrusu, Allah'ın Kitabı'dır.
Tutunulacak en sağlam kulp, takva kelimesidir.
Dinlerin en hayırlısı, İbrahim'in dini (İslâmiyet)'dir.
Sünnetlerin en hayırlısı, Muhammed'in sünnetleridir.
Sözlerin şereflisi, zikrullah'dır.
Kıssaların güzeli, Kur'ân'dır.
Amellerin hayırlısı, Allah'ın yapılmasını gerekli kıldığı farzlardır.
Amellerin en kötüsü, bid'atlardır.
En güzel yol ve gidişat, Peygamber yol ve gidişatıdır.
Ölümlerin şereflisi, şehidlerin ölümüdür.
Körlüğün körü, doğru yolu bulduktan sonra sapmaktır.
Amellerin hayırlısı, yararlı olanıdır" buyurdur.
Sefere çıkıldığı zaman
oruç tutmanın fazileti
"Ya Resûlellah! Savaşa çıkıldığı zaman oruç tutmaya ne buyurursun?", diye soruldu. Resûlullah; "Allah yolunda savaşa çıkıldığı zaman bir gün oruç tutan kimseden cehennem, su gibi akışla yüz yılda gidilecek yere kadar uzaklaşır", buyurdu.
a Resûlullah, Tebük'te herhangi bir orduyla karşılaşmadı. Eyle halkı, Arap kabilelerinin teker teker Müslümanlığı kabul etmelerinden korkuya düştü. Eyle kralı Yuhanne, Tebük'e, Peygamberimizle görüşmeye geldi. Yanında getirdiği ak bir katırı da Peygambere hediye etti.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.