‘Bir kalbin içinde yaşayan korku, oranın muhafızıdır’
Ey evlat! Uğruna ömür tüketmekte olduğun işlere bakıyorum: Hakk'ı murakabe edenlerin işlerine benzetemiyorum. Hiçbir işin ondan korkanların işine benzemiyor
16.02.2025 00:20:00
Haber Merkezi
Haber Merkezi





Ey evlat! Uğruna ömür tüketmekte olduğun işlere bakıyorum: Hakk'ı murakabe edenlerin işlerine benzetemiyorum. Hiçbir işin ondan korkanların işine benzemiyor.
Şer ve fesat ehli ile birleşmekte, velî ve temiz insanlardan ayrılmaktasın. Kalbin Hak'tan yana boş...
Dünya ve dünya ehlinin sevgisi ile ferahyâb olup kalbini onlarla doldurmaktasın. Dünya sevgisi ile dolup taşmaktan kork, onun ne demek olduğunu bilmez misin?
Bir kalbin içinde yaşayan korku, oranın muhafızıdır. Kalbe nur verir. Kalbin içinden çıkamadığı ve tefsiri güç şeyleri açıklar. Korkuyu kalbine yerleştirdiğinde oraya dünya ve âhiretin selâmetini yerleştirmiş olursun.
Öleceğini düşünmüş olsaydın, dünya ile şâd olman azalırdı. Mümkün olduğu kadar ona karşı yeterlik duygusu beslerdin. Bir kimsenin ki, sonu ölümdür, onun için ferahlık nasıl olur?
Peygamber (s.a.v) Efendimiz şöyle buyurur: "Her çalışmanın bir sonu vardır. Her dirinin sonu ise ölümdür."
Hüzünlerin ve sevinçlerin, zenginliğin ve fakirliğin, darlığın ve genişliğin, hastalığın ve ölümün sonları ölümle biter. Bir kimse ki, ölür, işte onun kıyameti kopar; onun hakkında uzak sayılan işler yakın olur.
İçine belenmiş olduğun bütün şeyler bir hevesten ibaret... Kalbin, sırrın ve iç âleminle bugünkü hâlinden soyun. Dünya, bilinen bir zamana kadar devam eder.
Âhiret ise sonu malûm olmayan bir vakte kadar uzar gider. Dünyada yaşaman, bilinen bir vakte kadardır; öbür âlemdeki ömrün ise sonsuzluğa kadar uzar.
Buna göre, bütün hâlinin tâatle geçmesine dikkat et. Bunu yapabilirsen bütün varlığın Allah için olur.
Mâsiyet denilen nesnenin asıl mânası nefsin varlığı olup tâat ise onun yokluğa karışmasıdır. Şehvetle bir şeyi almak, nefsin varlığını ispat eder. Şehvetin erimesi, nefsin ıslâh olduğuna işaret sayılır.

Şehvet arzularından kendini çek. Onları ancak kadere uymak şartı ile yap. Kendi arzun ve ihtiyarınla yapma.
Hayvanî arzuları yık. Zühd ile alıp yemek, seni gönül zenginliğine iletir. Hayvanî arzuları şehvet eli ile alıp yemek, seni nefsin kucağına atar.
Kendi hâlini bilmeden önce zâhidlik yolunu tutmak lazımdır. Karanlık zamanlarda alıp yediğine dikkat et. Işık olduğu zaman rağbet ehli olursun; korkmadan alırsın.
İşte şu an karanlıktır; dikkatli ol. Bu hâli atlatınca ışığı bulursun. Kudret âlemi sana karanlıktır; mukadder olan şeye vâkıf isen karanlık kalmaz.
İlk işin karanlıkla başlar. Hak tarafından bir keşif yolu bulur, bu hâlini onun katında tasdik ettirirsen, işlerin açığa çıkar; yolun aydınlık olur.
Marifet ayının nuru doğunca kader gecesinin karanlığı zail olur. İşte o zaman etrafını görür ve senden uzak kalanları seyre dalarsın. Önceleri müşkül olan şeyler sana açık ve vazıh olur.
Senin için kirli ve temiz ne ise kendisini gösterir, anlarsın. Hem senin için hem de başkaları için olanı...
Hakk'ın istediği sana açılır; bunları kendiliğinden ayırt edersin. Hak kapısı sana anlatılır. Ve o zaman hiçbir gözün görmediğini, kulakların işitmediğini, beşer kalbinin hatırlayamadığını apaçık görür olursun.
Kalbin müşahede taamı yer; ünsiyet şarabını içer. Hak katına kabul olma nişanları kalbine takılır. Sonra halkın iyiliği için aralarına girersin. Onları isyan hâlinden alırsın. Yaratanlarından ayrılık duygusunu taşımaktan kurtarırsın. Ve onlar, sayende hisar içinde hisara girerler. Onlar senin sayende kötülükten devamlı ve sonsuz selâmete ererler.
Ey aklı ermeyen ve bu anlatılanlara inanma gücünü benliğinde bulamayan, sen içi boş bir kabuksun. Dayak olan bir ağaç gibisin ve çürümüş sopasın... Ancak ateşe yararsın. Bundan kurtulmak için tevbe etmeli ve anlattığımızı tasdik etmelisin.
Yazık, neler getireceğini anlamıyorsun? Tevbe eder, dinî ahkâmı tasdik edersen, içinde tat bulur, hoş olursun.
Hayra ve selâmete erersin. Söylediğimi yapamazsan, için cıncık ve boncukla dolar. Onlar dilini keser ve ciğerini parçalar; perişan olursun. Sözümü kabul et; ben, senin yumağını sarmaktayım.
Sözlerimi dinle, bana düşmanlık etme. Seninle olan düşmanlığımız nereden geliyor? Ben, namazgâhınım; pisliğini ve kirlerini gidermeye çalışırım. Hâl böyle olunca, düşmanlık için ne sebep var?
Senin için yollar açmaktayım; orada yemek, içmek hazırlamaktayım. Bunları senin için yaparım; yaptığım işlere senden mükâfat istemem. İstediğim ve arzum başka yerdendir. İhtiyacımı senden başkasından alırım.
Bütün uğraşmam Hak talipleri içindir. Onlar için çalışırım. Hakk'ı araman doğru olursa, emrine girerim; hizmetçin olurum. Bir kulun kast ve talebi ki, Hak içindir, bütün eşya onun için çalışır." (Abdülkadir Geylani Hazretleri Fethu'r Rabbani eserinden)
Şer ve fesat ehli ile birleşmekte, velî ve temiz insanlardan ayrılmaktasın. Kalbin Hak'tan yana boş...
Dünya ve dünya ehlinin sevgisi ile ferahyâb olup kalbini onlarla doldurmaktasın. Dünya sevgisi ile dolup taşmaktan kork, onun ne demek olduğunu bilmez misin?
Bir kalbin içinde yaşayan korku, oranın muhafızıdır. Kalbe nur verir. Kalbin içinden çıkamadığı ve tefsiri güç şeyleri açıklar. Korkuyu kalbine yerleştirdiğinde oraya dünya ve âhiretin selâmetini yerleştirmiş olursun.
Öleceğini düşünmüş olsaydın, dünya ile şâd olman azalırdı. Mümkün olduğu kadar ona karşı yeterlik duygusu beslerdin. Bir kimsenin ki, sonu ölümdür, onun için ferahlık nasıl olur?
Peygamber (s.a.v) Efendimiz şöyle buyurur: "Her çalışmanın bir sonu vardır. Her dirinin sonu ise ölümdür."
Hüzünlerin ve sevinçlerin, zenginliğin ve fakirliğin, darlığın ve genişliğin, hastalığın ve ölümün sonları ölümle biter. Bir kimse ki, ölür, işte onun kıyameti kopar; onun hakkında uzak sayılan işler yakın olur.
İçine belenmiş olduğun bütün şeyler bir hevesten ibaret... Kalbin, sırrın ve iç âleminle bugünkü hâlinden soyun. Dünya, bilinen bir zamana kadar devam eder.
Âhiret ise sonu malûm olmayan bir vakte kadar uzar gider. Dünyada yaşaman, bilinen bir vakte kadardır; öbür âlemdeki ömrün ise sonsuzluğa kadar uzar.
Buna göre, bütün hâlinin tâatle geçmesine dikkat et. Bunu yapabilirsen bütün varlığın Allah için olur.
Mâsiyet denilen nesnenin asıl mânası nefsin varlığı olup tâat ise onun yokluğa karışmasıdır. Şehvetle bir şeyi almak, nefsin varlığını ispat eder. Şehvetin erimesi, nefsin ıslâh olduğuna işaret sayılır.

Şehvet arzularından kendini çek. Onları ancak kadere uymak şartı ile yap. Kendi arzun ve ihtiyarınla yapma.
Hayvanî arzuları yık. Zühd ile alıp yemek, seni gönül zenginliğine iletir. Hayvanî arzuları şehvet eli ile alıp yemek, seni nefsin kucağına atar.
Kendi hâlini bilmeden önce zâhidlik yolunu tutmak lazımdır. Karanlık zamanlarda alıp yediğine dikkat et. Işık olduğu zaman rağbet ehli olursun; korkmadan alırsın.
İşte şu an karanlıktır; dikkatli ol. Bu hâli atlatınca ışığı bulursun. Kudret âlemi sana karanlıktır; mukadder olan şeye vâkıf isen karanlık kalmaz.
İlk işin karanlıkla başlar. Hak tarafından bir keşif yolu bulur, bu hâlini onun katında tasdik ettirirsen, işlerin açığa çıkar; yolun aydınlık olur.
Marifet ayının nuru doğunca kader gecesinin karanlığı zail olur. İşte o zaman etrafını görür ve senden uzak kalanları seyre dalarsın. Önceleri müşkül olan şeyler sana açık ve vazıh olur.
Senin için kirli ve temiz ne ise kendisini gösterir, anlarsın. Hem senin için hem de başkaları için olanı...
Hakk'ın istediği sana açılır; bunları kendiliğinden ayırt edersin. Hak kapısı sana anlatılır. Ve o zaman hiçbir gözün görmediğini, kulakların işitmediğini, beşer kalbinin hatırlayamadığını apaçık görür olursun.
Kalbin müşahede taamı yer; ünsiyet şarabını içer. Hak katına kabul olma nişanları kalbine takılır. Sonra halkın iyiliği için aralarına girersin. Onları isyan hâlinden alırsın. Yaratanlarından ayrılık duygusunu taşımaktan kurtarırsın. Ve onlar, sayende hisar içinde hisara girerler. Onlar senin sayende kötülükten devamlı ve sonsuz selâmete ererler.
Ey aklı ermeyen ve bu anlatılanlara inanma gücünü benliğinde bulamayan, sen içi boş bir kabuksun. Dayak olan bir ağaç gibisin ve çürümüş sopasın... Ancak ateşe yararsın. Bundan kurtulmak için tevbe etmeli ve anlattığımızı tasdik etmelisin.
Yazık, neler getireceğini anlamıyorsun? Tevbe eder, dinî ahkâmı tasdik edersen, içinde tat bulur, hoş olursun.
Hayra ve selâmete erersin. Söylediğimi yapamazsan, için cıncık ve boncukla dolar. Onlar dilini keser ve ciğerini parçalar; perişan olursun. Sözümü kabul et; ben, senin yumağını sarmaktayım.
Sözlerimi dinle, bana düşmanlık etme. Seninle olan düşmanlığımız nereden geliyor? Ben, namazgâhınım; pisliğini ve kirlerini gidermeye çalışırım. Hâl böyle olunca, düşmanlık için ne sebep var?
Senin için yollar açmaktayım; orada yemek, içmek hazırlamaktayım. Bunları senin için yaparım; yaptığım işlere senden mükâfat istemem. İstediğim ve arzum başka yerdendir. İhtiyacımı senden başkasından alırım.
Bütün uğraşmam Hak talipleri içindir. Onlar için çalışırım. Hakk'ı araman doğru olursa, emrine girerim; hizmetçin olurum. Bir kulun kast ve talebi ki, Hak içindir, bütün eşya onun için çalışır." (Abdülkadir Geylani Hazretleri Fethu'r Rabbani eserinden)
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.