Yarın Ramazan Bayramı. Biz Ramazan vesilesiyle oruçta kazandığımız alışkanlıkları, ahlak-ı hamideyi, güzel ahlakı, iyi huyu sürekli yapmalıyız.
İnsanda iyi ve kötü huylar vardır. Bu huyların sürekli olmasına "ahlak" diyoruz. Biz bir defa iyilik yapabiliriz. Bu ahlak-ı hamide değildir, güzel ahlak değildir. Bir defa kötülük de yapabiliriz. Bu da ahlak-ı zemime hâli değildir. Bunlar sürekli olursa, tabiat olarak bizde yerleşirse, o zaman biz ahlak-ı hamide sahibi olur, ahlak-ı zemimeden kurtuluruz. Onun için bu kötü hâllerimizi biz Ramazan-ı Şerif münasebetiyle -elhamdülillah- azalttık. Dolayısıyla bu ahlak-ı hamidede ısrar etmemiz lazım. Güzel ahlakı sürekli devam ettirmemiz lazım. Bu huylar bir ömrü ihata edip kuşattığı zaman güzel ahlak olarak insanlarda ortaya çıkar. Ben kardeşlerimizin bu hâlleri istikrarlı bir şekilde devam ettirmelerini tavsiye ediyorum. O da ne ile olacak? Ramazan'da yaptıklarını tekrar etmekle, bu alışkanlıkları hayatına geçirmekle, güzellikleri takip etmekle olacaktır.Ramazanın bize yardım, merhamet yönünden çok büyük katkıları oldu. Dikkat ederseniz, bu ay içerisinde, mükellef olan kardeşlerimizin tamamı zekatlarını verdiler, veriyorlar. Fitrelerimizi mutlaka verelim. Fitre, hem orucun hem de sıhhatin kefaretidir. Eğer fitremiz verilmemişse Peygamberimiz, "Oruç, arz ile sema arasında gidip gelir. Ta ki fitre verilene kadar" buyuruyor. Bayram namazından evvel fitrelerimizi verelim. Fitreyle hem can sahibi olmanın teşekkürünü hem de mümin bir kul olarak tuttuğumuz orucun bedelini ödemiş oluyoruz. Esasen bu bir teşekkürdür: Bu teşekkür münasebetiyle ümmet-i Muhammed birbirine hediye verir. Bugünler münasebetiyle artık dargınların barışması şarttır. Belki Ramazan ayı içerisinde dargınlar vakit bulup birbirini ziyaret edemediler. Şu andan itibaren bütün arkadaşlarımız bayrama barışık olarak girsinler. Bayram namazlarını o şekilde eda etsinler. Hatta bayrama giderlerken bir şekerle ağızlarını tatlandırarak namazlarını eda etmek için camiye gitsinler. Mümkünse çocuklarını da alıp beraber bayram namazına gitsinler. Çocukların şuurunun altında bu tarihi hatıralar ileride canlanır.Diğer bir husus, dirileri ziyaret edip barışık bir ortam vücuda getirdiğimiz gibi geçmişimizle de Müslüman olarak biz irtibatımızı koparamayız. Ölülerimizi de ziyaret edelim. Onların mağfiret olunması için kabirlerine gidip dua edelim. Sure-i Mülk'ü, Sure-i Yasin'i okuyalım. Dua edelim. Bütün bunların yanında, bize yapılacak olan bayram ziyaretlerinin hepsini gönül hoşluğuyla beraber kabul edip, bayrama yakışır bir bayram edelim.
İnsanda iyi ve kötü huylar vardır. Bu huyların sürekli olmasına "ahlak" diyoruz. Biz bir defa iyilik yapabiliriz. Bu ahlak-ı hamide değildir, güzel ahlak değildir. Bir defa kötülük de yapabiliriz. Bu da ahlak-ı zemime hâli değildir. Bunlar sürekli olursa, tabiat olarak bizde yerleşirse, o zaman biz ahlak-ı hamide sahibi olur, ahlak-ı zemimeden kurtuluruz. Onun için bu kötü hâllerimizi biz Ramazan-ı Şerif münasebetiyle -elhamdülillah- azalttık. Dolayısıyla bu ahlak-ı hamidede ısrar etmemiz lazım. Güzel ahlakı sürekli devam ettirmemiz lazım. Bu huylar bir ömrü ihata edip kuşattığı zaman güzel ahlak olarak insanlarda ortaya çıkar. Ben kardeşlerimizin bu hâlleri istikrarlı bir şekilde devam ettirmelerini tavsiye ediyorum. O da ne ile olacak? Ramazan'da yaptıklarını tekrar etmekle, bu alışkanlıkları hayatına geçirmekle, güzellikleri takip etmekle olacaktır.Ramazanın bize yardım, merhamet yönünden çok büyük katkıları oldu. Dikkat ederseniz, bu ay içerisinde, mükellef olan kardeşlerimizin tamamı zekatlarını verdiler, veriyorlar. Fitrelerimizi mutlaka verelim. Fitre, hem orucun hem de sıhhatin kefaretidir. Eğer fitremiz verilmemişse Peygamberimiz, "Oruç, arz ile sema arasında gidip gelir. Ta ki fitre verilene kadar" buyuruyor. Bayram namazından evvel fitrelerimizi verelim. Fitreyle hem can sahibi olmanın teşekkürünü hem de mümin bir kul olarak tuttuğumuz orucun bedelini ödemiş oluyoruz. Esasen bu bir teşekkürdür: Bu teşekkür münasebetiyle ümmet-i Muhammed birbirine hediye verir. Bugünler münasebetiyle artık dargınların barışması şarttır. Belki Ramazan ayı içerisinde dargınlar vakit bulup birbirini ziyaret edemediler. Şu andan itibaren bütün arkadaşlarımız bayrama barışık olarak girsinler. Bayram namazlarını o şekilde eda etsinler. Hatta bayrama giderlerken bir şekerle ağızlarını tatlandırarak namazlarını eda etmek için camiye gitsinler. Mümkünse çocuklarını da alıp beraber bayram namazına gitsinler. Çocukların şuurunun altında bu tarihi hatıralar ileride canlanır.Diğer bir husus, dirileri ziyaret edip barışık bir ortam vücuda getirdiğimiz gibi geçmişimizle de Müslüman olarak biz irtibatımızı koparamayız. Ölülerimizi de ziyaret edelim. Onların mağfiret olunması için kabirlerine gidip dua edelim. Sure-i Mülk'ü, Sure-i Yasin'i okuyalım. Dua edelim. Bütün bunların yanında, bize yapılacak olan bayram ziyaretlerinin hepsini gönül hoşluğuyla beraber kabul edip, bayrama yakışır bir bayram edelim.