Atatürk’ün Müslüman devletlerle hukuku -3-
Yine, 29 Kasım 1920’de Necef Arap hükûmeti heyetine şunu yazmıştır:
02.03.2025 00:33:00
Haber Merkezi
Haber Merkezi





Yine, 29 Kasım 1920'de Necef Arap hükûmeti heyetine şunu yazmıştır:
"... Cenab-ı Hak, uzak memleketteki mümin kardeşlerimizin halis ve tam bir iman ile sevgili vatanına bağlı bulunan hepsini İlahi yardımlarına mazhar ve İslam camiasını her yerde arzu fahr buyursun, âmin.
Buradaki ahvalimize gelince, İngilizlerin yardımıyla donatılmış olan Ermenistan'ın ordularını Hakk'ın yardımı ve inayetiyle hezimete uğratarak, bu inatçı düşmanı barış talebine mecbur eyledik. Yunan hainleri de inşaallah yakında bu akıbete uğrayacaklardır.
Bağdat'ta İngiliz eliyle vücut bulmuş hükûmetin kısa ömürlü olduğuna hükmediyoruz.
(...) Afrika mühim kıtasında milyonlarca manevî evladı olan Kadiri büyük şeyh Ahmedü'ş-Şerifü's-Sunusi Hazretleri de, El- cezire'nin güneyine doğru hareket etmişlerdir.
(.) Iraklı din kardeşlerimizin ulvi maksatlarına nail olmaları için elden geleni hiçbir vakit sakınmayacağımızdan katiyen emin olunuz."
Birinci İnönü Zaferi'nden sonra tebrik eden Afgan Sefirine Atatürk şöyle demiştir:
"İslamları en kuvvetli kardeşlik bağıyla kendisine bağlayan Afganistan'ın İslam sevgisini dile getiren ve iki kardeş memleket arasında doğrudan doğruya bağlantı kurmak mutlu imkânını yaratan yüksek heyetinizi vatan toprağında kabul etmek iftihar ve sevinmemize sebep olmuştur.
Ulu Tanrı'dan dileriz ki, yüksek heyetinizin memleketimize ayak basması, iki dost ve kardeş memleketi birbirine bağlamaya vasıta ve memleketlerimizin geleceği için daima bir hayır ve saadet sebebi olsun."
Atatürk, 1931 Haziran'ında, Irak Kralı Faysal Türkiye'yi ziyaret etmiş, Başbakan Nuri Said Paşa da Ankara'da görüşmelerde bulunmuştur.
Atatürk döneminde, 8 Temmuz 1937'de Sadabat Paktı imzalanmıştır.
Dört Müslüman devlet arasında imzalanan bu barış paktında, Türkiye, Irak, İran ve Afganistan birbirlerine saldırıdan kaçınmayı ve bölgede barışı tesis etmeyi imzalamıştır.
Bugün de olduğu gibi bir Filistin meselesi vardır ve Atatürk tavrını çok net olarak ortaya koymuştur.
20 Ağustos 1937'de Meclis'te konuyla ilgili olarak şu konuşmayı yapar:
"Arapların Avrupa siyasetine nüfuz edemeyip bu sözde istiklâl kelimesine inandıkları ve bu uğurda Arap memleketlerini Avrupa emperyalizmine esir kıldıkları çok şayan-ı tesadüftür.
Arapların arasında mevcut olan karışıklığı ve hoşnutsuzluğu kimse bizim kadar bilemez.
Biz vakıa birkaç sene Araplardan uzak kaldık. Fakat şimdi kendimize kâfi derecede güvenip ve kudretimizi bildiğimiz için İslamiyet'in mukaddes yerlerinin Musevilerin ve Hıristiyanların nüfuzunun altına girmesine mani olacağız.
Binaenaleyh şunu söylemek istiyoruz ki; buraların Avrupa emperyalizminin oyun sahası olmasına müsaade etmeyeceğiz.
Biz şimdiye kadar dinsiz ve İslamiyet'e lakayt olmakla itham edildik (suçlandık).
Fakat bu ithamlara rağmen, Peygamberin son arzusunu, daima İslam hâkimiyetinde kalmasını temin için hemen bugün kanımızı dökmeye hazırız. Cedlerimizin, Selahaddin'in idaresi altında, uğrunda Hıristiyanlarla mücadele ettikleri topraklarda yabancı hakimiyet ve nüfuzunun tahtında (altında) bulunmasına müsaade etmeyeceğimizi beyan edecek kadar, bugün Allah'ın inayeti ile kuvvetliyiz.
Avrupa bu mukaddes yerlere temellük etmek için yapacağı ilk adımda bütün İslam âleminin ayıklanıp icraata geçeceğine şüphemiz yoktur."
O'nun İslamiyet'e ve o dönemde esir olan halifeye karşı başlattığı Kurtuluş Savaşı, o tarihlerde İngiliz sömürgesi olan Hindistan'da takdirle karşılanmıştır.
Hindular, Atatürk'ü, İngilizlere karşı bağımsızlık hamlelerinde bir örnek kabul etmişler; Müslüman Hintliler de İslamiyet'i ve halifeyi savunduğu için Atatürk'ün yanında yer almışlardır.
O tarihlerde Hindistan, Mustafa Kemal'i, "İslamiyet'in kılıcı" ilan etmiştir.
Hatta kongre kararı ile halktan paralar toplanmış, Türkiye'ye gönderilmiştir.
Hindular, "Ankara'ya yardım fonu"; Müslüman Hintliler, "hilafet fonu" oluşturmuş; toplanan paralar bizzat Mustafa Kemal Paşa'nın şahsı adına gönderilmiştir.
Gönderilen paranın miktarı ve hangi tarihte gönderildiği Cumhurbaşkanlığı Arşivi'ndeki belgelerde mevcuttur.
"Türk İstiklâl Harbi İdari Faaliyetleri" isimli 1975 tarihli eserde yardımın dökümü verilmektedir" (Prof. Dr. Haydar Baş Hoş Geldin Atatürk eseri sh: 801)
"... Cenab-ı Hak, uzak memleketteki mümin kardeşlerimizin halis ve tam bir iman ile sevgili vatanına bağlı bulunan hepsini İlahi yardımlarına mazhar ve İslam camiasını her yerde arzu fahr buyursun, âmin.
Buradaki ahvalimize gelince, İngilizlerin yardımıyla donatılmış olan Ermenistan'ın ordularını Hakk'ın yardımı ve inayetiyle hezimete uğratarak, bu inatçı düşmanı barış talebine mecbur eyledik. Yunan hainleri de inşaallah yakında bu akıbete uğrayacaklardır.
Bağdat'ta İngiliz eliyle vücut bulmuş hükûmetin kısa ömürlü olduğuna hükmediyoruz.
(...) Afrika mühim kıtasında milyonlarca manevî evladı olan Kadiri büyük şeyh Ahmedü'ş-Şerifü's-Sunusi Hazretleri de, El- cezire'nin güneyine doğru hareket etmişlerdir.
(.) Iraklı din kardeşlerimizin ulvi maksatlarına nail olmaları için elden geleni hiçbir vakit sakınmayacağımızdan katiyen emin olunuz."
Birinci İnönü Zaferi'nden sonra tebrik eden Afgan Sefirine Atatürk şöyle demiştir:
"İslamları en kuvvetli kardeşlik bağıyla kendisine bağlayan Afganistan'ın İslam sevgisini dile getiren ve iki kardeş memleket arasında doğrudan doğruya bağlantı kurmak mutlu imkânını yaratan yüksek heyetinizi vatan toprağında kabul etmek iftihar ve sevinmemize sebep olmuştur.
Ulu Tanrı'dan dileriz ki, yüksek heyetinizin memleketimize ayak basması, iki dost ve kardeş memleketi birbirine bağlamaya vasıta ve memleketlerimizin geleceği için daima bir hayır ve saadet sebebi olsun."
Atatürk, 1931 Haziran'ında, Irak Kralı Faysal Türkiye'yi ziyaret etmiş, Başbakan Nuri Said Paşa da Ankara'da görüşmelerde bulunmuştur.
Atatürk döneminde, 8 Temmuz 1937'de Sadabat Paktı imzalanmıştır.
Dört Müslüman devlet arasında imzalanan bu barış paktında, Türkiye, Irak, İran ve Afganistan birbirlerine saldırıdan kaçınmayı ve bölgede barışı tesis etmeyi imzalamıştır.
Bugün de olduğu gibi bir Filistin meselesi vardır ve Atatürk tavrını çok net olarak ortaya koymuştur.
20 Ağustos 1937'de Meclis'te konuyla ilgili olarak şu konuşmayı yapar:
"Arapların Avrupa siyasetine nüfuz edemeyip bu sözde istiklâl kelimesine inandıkları ve bu uğurda Arap memleketlerini Avrupa emperyalizmine esir kıldıkları çok şayan-ı tesadüftür.
Arapların arasında mevcut olan karışıklığı ve hoşnutsuzluğu kimse bizim kadar bilemez.
Biz vakıa birkaç sene Araplardan uzak kaldık. Fakat şimdi kendimize kâfi derecede güvenip ve kudretimizi bildiğimiz için İslamiyet'in mukaddes yerlerinin Musevilerin ve Hıristiyanların nüfuzunun altına girmesine mani olacağız.
Binaenaleyh şunu söylemek istiyoruz ki; buraların Avrupa emperyalizminin oyun sahası olmasına müsaade etmeyeceğiz.
Biz şimdiye kadar dinsiz ve İslamiyet'e lakayt olmakla itham edildik (suçlandık).
Fakat bu ithamlara rağmen, Peygamberin son arzusunu, daima İslam hâkimiyetinde kalmasını temin için hemen bugün kanımızı dökmeye hazırız. Cedlerimizin, Selahaddin'in idaresi altında, uğrunda Hıristiyanlarla mücadele ettikleri topraklarda yabancı hakimiyet ve nüfuzunun tahtında (altında) bulunmasına müsaade etmeyeceğimizi beyan edecek kadar, bugün Allah'ın inayeti ile kuvvetliyiz.
Avrupa bu mukaddes yerlere temellük etmek için yapacağı ilk adımda bütün İslam âleminin ayıklanıp icraata geçeceğine şüphemiz yoktur."
O'nun İslamiyet'e ve o dönemde esir olan halifeye karşı başlattığı Kurtuluş Savaşı, o tarihlerde İngiliz sömürgesi olan Hindistan'da takdirle karşılanmıştır.
Hindular, Atatürk'ü, İngilizlere karşı bağımsızlık hamlelerinde bir örnek kabul etmişler; Müslüman Hintliler de İslamiyet'i ve halifeyi savunduğu için Atatürk'ün yanında yer almışlardır.
O tarihlerde Hindistan, Mustafa Kemal'i, "İslamiyet'in kılıcı" ilan etmiştir.
Hatta kongre kararı ile halktan paralar toplanmış, Türkiye'ye gönderilmiştir.
Hindular, "Ankara'ya yardım fonu"; Müslüman Hintliler, "hilafet fonu" oluşturmuş; toplanan paralar bizzat Mustafa Kemal Paşa'nın şahsı adına gönderilmiştir.
Gönderilen paranın miktarı ve hangi tarihte gönderildiği Cumhurbaşkanlığı Arşivi'ndeki belgelerde mevcuttur.
"Türk İstiklâl Harbi İdari Faaliyetleri" isimli 1975 tarihli eserde yardımın dökümü verilmektedir" (Prof. Dr. Haydar Baş Hoş Geldin Atatürk eseri sh: 801)
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.