Atatürk’e kim dil uzatırsa haindir!

Son günlerin modası haline gelen bir konu. 

Hainlere kahraman, kahramanlara hain yaftası. 

Kim yapıyor bunu? Sarıklı cübbeli ruh hastaları! 

Nerede yapıyorlar bunu? 

Dil uzattıkları aziz Atatürk'ün kurduğu Cumhuriyette.  

Nereden düğmeye basılmış ve neden bu meczup tımarhaneliklerin önü, sonuna kadar açılmış? 

Bilmediğimden değil ama cevabı da, gereğini de bu vatanın sahibi olan Türk milletinin vereceğinden hiç kuşku duymadığım için o kısma değinmeyeceğim. 

Bu Cumhuriyet kurulurken sizin dedeleriniz Atatürk'ün safında değil, İngilizlerin safında olduğu için intikam almak istiyorsunuz çok belli! 

Unuttunuz galiba kuyruğunu kıstırıp da gemilere binip toz olan dedelerinizin akıbetini!  

Konumuza dönelim… 

Birisi Türk düşmanı ve İngiliz uşağı olan Şeyh Said. 

Bir diğeri ise Tunceli isyanlarının mimarı Seyit Rıza. 

Birisine Şeyh, diğerine ise Seyit denildiği zaman onlar sütten çıkmış ak kaşık mı oluveriyor? 

Milletin bu şekilde parçalara ayrılmasının öncelikli nedeni, bu gibi kavramların arkasına saklanılarak işlenen cinayetler ve yapılan ihanetler değil midir? 

Kim ki bu hainleri hele de Ata'nın kurduğu Meclis'te savunma cesareti bulabiliyorsa, Yüce Divan'a gönderilmelidir. 

Tunceli isyanının elebaşı Seyit Rıza'nın Birinci Dünya Savaşı'nda Rus generalinin elinden madalya alıp, Rus askerini selamlarken çekilen resimler halen daha tozlu arşivlerdeki yerlerini korumaktadır. 

Bu madalya, Rus ordusunun Kafkas cephesi komutanı Grandük Nikolay Nikolayevich tarafından verilmişti. 

Bu zatın Tunceli'de çıkarılan isyanların İngilizlerin kışkırtmalarıyla planladığı ve hayata geçirdiği gerçeği, yine arşivlerde bol miktarda yer almaktadır. 

Öte yandan doğu illerindeki aşiretleri dolaşarak, İngilizler adına gönüllü asker toplayan Şeyh Said haini, Cumhuriyet ve Mustafa Kemal Atatürk hakkında yapmadığı kara propaganda kalmamıştır. 

Kara propagandalar arasında bakın neler yer alıyor… 

Güya çıkarılan yasalar ile İslamiyet'in nikâh, ırz ve namusun; Kur'an'ın ortadan kalkacağını, ağaların ve hocaların idam edileceğini veya sürüleceğini halka yaymıştır. 

Bu metni ellerine veren aşağılık İngilizler ise, savaş meydanlarında yenemedikleri Türkleri, bu şekilde içerideki hain işbirlikçiler eliyle parçalamayı hedeflemişlerdi. 

Şeyh Sait haini, Cumhuriyete ve devrimlere karşı bir ayaklanma fetvası hazırlayarak, devrimlere destek verenlerin canları ve mallarının helal olduğunu yazmıştı. 

Şeyh Sait denilen İngiliz işbirlikçisi Diyarbakır, Çapakçur, Ergani ve Genç illerinde bir ay kadar dolaştıktan sonra, 13 Şubat 1925 tarihinde Piran'daki kardeşinin evine yerleşir ve beklemeye başlar. 

Piran'da jandarmanın 5 suçluyu tutuklama girişimi üzerine çıkan çatışma sebebiyle ayaklanma hareketi planlanandan önce başlar.  

Şeyh Sait ve adamları, önce Darhani'yi ele geçirmiş, bir alayı geri çekilmeye mecbur ettikten ve bir süvari alayını da pusuya düşürdükten sonra, Elazığ'ı almıştır.  

Daha sonra asiler Diyarbakır'a yürüyerek şehri ele geçirmek istemişlerse de bundan bir sonuç alamamışlardı.  

Türk milletine ihanet, İslam'a ihanettir! 

Atatürk'e ihanet, İslam dinine ihanettir! 

Atatürk olmasaydı senin dinin, Hıristiyan'ın inancı olacaktı! 

Cumhuriyet olmasa ve kurulmasaydı, sen hangi dinden bahsedecektin! 

İskilipli Atıf denen hain de aynı saflarda ve cephedeydi. 

Türk eşittir Müslüman, Müslüman eşittir Türk. 

Bu konularda taviz verenlerin hepsi, bir şekilde paranteze alınmalıdırlar. 

Türk bir kültür birliğinin adıdır. 

Batı'nın bizden kıskandığı, Türk yurdudur. 

Oyun çok önceleri planlanmış olup, lokalmiş gibi görünen kimi hadiselerin çok daha ötesindedir ve büyüktür. 

Ey bu hainlerin avukatlığını yapan hilkat garibesi ruh hastası insan. 

Eğer Türk'e zarar gelirse, senin iplerini ellerinde tutanların alacağı ilk kelle, senin kellen olur. 

Kafanıza akıl koyun!