Özellikle AK Parti iktidarının son 23 yıllık dönemine bakıldığında, tüm ülke vatandaşları olarak tam bir akıl tutulması yaşandığı tespitini yapmakta yarar var.
Genel hatlarıyla şöyle bir bakalım.
AK Parti iktidara gelmeden önce Irak devleti bütündü, Libya bütündü, Suriye bütündü, Lübnan bütündü ve son olarak da Filistin bir bütündü.
Aslına bakılırsa zamanın Ecevit hükümetine, ABD tarafından BOP planı dayatılmıştı.
Ecevit hükümeti bu planı asla kabul etmem dediği için tu kaka edilmiştir.
Ve sonra…
AK Parti iktidarı işte bu planın hayata geçirilmesi için ABD ve İsrail tarafından tüm güçleriyle desteklenmiştir.
Elbette ki iktidara gelebilmek ve özellikle de muhafazakâr oyların alınabilmesi için, önce zeminin hazırlanması gerekiyordu ve tak 28 Şubat operasyonu.
28 Şubat operasyonu, tam olarak Amerikan yapımı bir senaryodur. Mesele hiçbir zaman Türk milletinin istiklal ve istikbali olmamıştır. ABD ve İsrail'in yayılmacı politikaları ve son tahlilde BOP içindi bütün bunlar.
Bakınız yukarıda saydığım ve 2001 yılından önce bütünlüğünü koruyan devletlere neler olmuş.
AK Parti 2 Mart 2002'de iktidara taşındı ve bakın sonra sırasıyla neler oldu.
2003'te Irak devrildi.
Irak'ın işgali ve parçalanmasında Türkiye adeta yolgeçen hanına dönmüş ve siyaseten de ABD'nin safında yer alınmıştı.
23 Ağustos 2011 tarihinde Trablus'un düşmesiyle Libya'da Kaddafi dönemi sona erdi. Türk iş dünyasının en fazla kazanç elde ettiği ülke idi Libya.
74 Kıbrıs harekâtında ise yanımızda duran ve büyük destek sunan isim, Kaddafi ve Libya idi. Ayrıca Libya'yı bombardımana tutan savaş uçakları, ne acıdır ki İzmir'den havalanmıştı.
Suriye devleti ile Türkiye arasında 2010 yılına kadar lale devri yaşanmıştı.
2011 yılına gelindiğinde ise, yine BOP planı devreye sokularak, hiçbir sorunumuzun olmadığı komşu ülke Suriye, bir anda yangın yerine dönmüştü.
2024'e gelindiğinde, Gazze diye bir yer kalmadığını görüyoruz.
Bu arada Türkiye ne mi yapmış?
Kınamış!
Ve yine 2024 tarihinde bu sefer İsrail, Lübnan'ın Güney bölgesinde bulunan Hizbullah'a büyük bir darbe vurmuş.
Ayrıca aynı yıl içerisinde İsrail, İran ve Hizbullah'ın yanı sıra, Hamas'ın yönetim kadrolarını suikastlar sonucu ortadan kaldırmış.
Türkiye'nin tavrı mı ne olmuş?
Kınıyoruz!
Şimdi bütün bu ülke ve yapılar ortadan kaldırıldı diyelim. Kimin işine yaradı ve kime ne zararı dokundu?
Tüm bu operasyonların BOP planı çerçevesinde yapıldığı düşünüldüğünde, en büyük zararı gören ve çok daha şiddetli yaşayacak olan ülkenin, Türkiye olduğu aşikârdır.
Peki, kimin faydasına olmuştur?
Baştan aşağı ABD ve İsrail'in faydasına olmuştur.
Bu arada Türkiye ekonomisi tarihin en büyük krizini yaşamış olsa da, iktidar Suriye bataklığında gömülü kalmıştır.
Temelleri Atatürk Cumhuriyeti devleti gibi sağlam atılmayan bu saydığım zayıf ülkelerin, küçük bir operasyonda nasıl yok olduğunu sanırım görmeyen kalmamıştır.
Suriye'de tam olarak yapılmak istenen ve tam olarak başarılan şey neydi derseniz, Büyük İsrail Devleti'nin en güçlü ayağının oluşturulmuş olmasıydı diyebiliriz.
HTŞ Şam'a vardığında hatırlarsanız Trump ne açıklama yapmıştı; "İsrail tarihi bir zafer kazandı" demişti.
Aynı saatlerde HTŞ'nin lideri İsrail televizyonuna demeç veriyordu.
Bu arada MİT Başkanı İbrahim Kalın'ın Şam'a giderek Emevi Camii'nde namaz kılması, çok ince bir mesaj olarak yorumlanmış!
Sen Şam'a indin namaz kıldın ama, Şam'ın hemen sınırına kadar tanklarıyla dayanan ülke kim? İsrail.
Peki, Türkiye sınırında kim var?
PYD-YPG denilen İsrail var.
Ne oluyor burada haberin var mı?
Fransa'dan gelen ve kurulacak devletin kamusal yapısını oluşturmak için özel yetkilerle donatılan 120 kadar personelin, şu ana kadar bir çok sayıda kurumsal altyapıyı oluşturduğu belirtiliyor.
Ne demek şimdi bu?
Geçmiş olsun demek!
Birileri bizim cenaze namazı merasimimizi tertip ediyor demek!
Trump'ın bir açıklamasında yine, "Biz Suriye'ye karışmayacağız, kendi başlarının çaresine baksınlar" demesinin aslında anlamı şu; 'Biz PYD-YPG'yi zaten terör örgütü olarak görmüyoruz.'
Onlar içinde zaten model bir kurumsal altyapı oluşturuldu. Orada bizim kalmamıza gerek de kalmadı anlamına geliyor.
Peki, hani bunca yıllık terörle mücadelede, Türkiye'nin ta başından bu yana kırmızıçizgimdir dediği uydu devletlerin kurulmasına izin vermeyecekti?
Ne yapacaksınız şimdi o bölgedeki PYD-YPG terör örgütü yapılanmasını?
Neden PKK demiyorum biliyor musunuz?
Akılsızlar!
ABD, PKK'ya çoktan PYD-YPG üniforması giydirmiş.
Bu kadar saf olamazsınız ve olduğunuzu da sanmıyorum!
Peki, bütün bu sıraladığım olumsuzluklar ve devletlerin yok olma sürecine varan gelişmelerin temelinde ne var biliyor musunuz?
Ulu önder Mustafa Kemal Atatürk'ün kurduğu Türkiye Cumhuriyeti devleti gibi muazzam bir yapının olmaması ve onu kuran iradenin Atatürk'ten ilham almaması.
Devletin idare şeklinin, laiklik olması.
Laiklik nasıl bir mucizevi işlev görüyor şimdi anladınız mı?
Tam bağımsız olmak ne demekmiş kavradınız mı?
Milli bir ordu ne anlama geliyor acı örnekleri yaşayarak belleyebildiniz mi?
Sosyal devlet-milli devlet ne demekmiş.
Yıkılan ve hiçbir milli unsura dayanmayan Osmanlı'nın 600 yıl ayakta kalması onun sağlamlığından değil, diğer devletlerin zayıflığındandı.
Ne zaman ki bu devletler çok güçlendi ve bir araya geldi, o zaman Osmanlı param parça oldu. Ancak bu devletler ne kadar güçlü olsa da, toplamı bir araya gelmiş olmasına rağmen Atatürk'e boyun eğdiler.
Öylesine güçlü bir devlet inşa etti ki yüce önder Atatürk, bu kadar dışa bağımlı iktidarlar gelmiş ve geçmiş olmasına rağmen, dimdik ayakta durmaya devam ediyor.
Ayakta duruyor olmamızın tek bir sırrı var.
O da, Mustafa Kemal Atatürk'ün ruhunun aramızda yaşıyor olması ve kıyamete kadarda yaşayacak olmasıdır.
Atatürk'ü bize gönderdiğin için sana şükürler olsun Allah'ım.
- Atatürk, Haydar Baş’ı işaret etmişti / 16.12.2024
- Şam değil, Türkiye tehlikede! / 11.12.2024
- Amerikan hayranı sahte kahraman / 09.12.2024
- Öcalan Mart 2025’te serbest mi kalacak? / 09.12.2024
- Dini istismar eden partiler kapatılmalı! / 04.12.2024
- Yiğitlere ‘BAŞ’ lazım / 03.12.2024
- Sinsi plan şu: YPG in, PKK aut! / 02.12.2024
- Sn. Cumhurbaşkanım dön bu hatadan! / 27.11.2024
- İslam’ın özü ve laboratuvarı Ehl-i Beyt’tir / 26.11.2024