Bir süredir kamuoyunu bayağı meşgul eden "Kürt açılımı" konusunun içeriği sır gibi saklanmakta, içinden ne çıkacağı hala kamuoyu tarafından merakla beklenmekte, iktidar muhalefet arasında çok sert tartışmalara sahne olmaktadır. İktidar sahipleri açılımın içeriği konusunda sorulan soruların bir kısmını konuşmaktan ziyade, "acele etmeyin bu konu çok hassas bir konudur, biraz zamana ihtiyacımız var" diyerek açılım, sanki sırlarla dolu bir kara kutu haline dönüşmektedir. Açılım eğer Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarını ilgilendiren bir açılım ise, saklanmasına asla gerek yoktur. Bir şeyleri beklemenin ise hiç gereği yoktur? Ülke vatandaşlarının refahı ve mutluluğu için yapılması gerekenlerin bir an bile gecikmesi, ilaç bekleyen hastanın ölüme terk edilmesi gibi zararlı bir şeydir. Açlık ve yoklukla, işsizlik ve mutsuzlukla debelenen Milletimizin çözüm bekleyen o kadar çok sorunları olmasına rağmen, vatandaşlarımızın bir kısmının adı zikredilerek sözüm ona çözüm tiyatroları oynanması, süreç içerisinde vatanının bölünmez bütünlüğüne zarar vereceğini akıldan çıkaran iktidar sahipleri görünen bir yanlışlıkta ısrar etmektedirler. Bu vatan hiçbir etnik farklılığa asla kurban verilemez.. Bu vatan, Kürdüyle Türküyle Arabıyla Çerkeziyle vs. kendini Türk kabul eden herkesindir. Hizmet bekleyen vatandaşların hepsinin bölücülüğe meydan verilmeden ihtiyaç duyulan hizmetler ayağına götürülmelidir. Bu zaten her vatandaşın anayasal hakkıdır. İktidar sahiplerinin şu yada bu açılımla vatandaşlarımızın sorunlarına gerçek bir çözüm bulacağından duyduğumuz endişe her geçen gün artmaktadır. İktidar sahipleri çözümün dışında görüşme turları atmaktadırlar. Meclis içi, meclis dışı, siyasi partiler, sivil toplum örgütleri, sendikalar, iş adamları, yazar çizerlerle enine boyuna görüşmeler yapılmasına rağmen, çözümün adresi olan Bağımsız Türkiye Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş'la neden görüşülmemektedir?Halbuki toplumun her kesimini kucaklayan, tek ferdi dahi açılımın dışında bırakmayan, gerçek refah ve mutluluğun formülü ondadır?Onlarca ulusal ve uluslararası sempozyumlarda yüzlerce ilim adamı tarafından tartışılan, işsizliği ve yoksulluğu yok edecek, topyekün millet olarak "elveda fakirlik" denecek "milli ekonomi modeli" ve "sosyal devlet milli devlet" projelerinin sahibinde gerçek açılımın anahtarı mevcuttur. İşte bundan dolayı iktidar sahiplerinin tasarladığı açılımın içinden milletimizin tamamını kucaklayacak hayırlı bir çözüm çıkacağına olan endişelerimiz her geçen gün artmaktadır.Görelim bakalım, "Mevla ne eyler, neylerse güzel eyler"
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Uğur Kepekçi / diğer yazıları
- Mü’min yalancı olmaz / 22.04.2025
- İbadetin bize kazandırdıkları -2- / 21.04.2025
- İbadetin bize kazandırdıkları -1- / 20.04.2025
- Dava adamıydı Haydar Hocamız / 19.04.2025
- Gönül adamıydı Haydar Hocamız / 18.04.2025
- Çile adamıydı Haydar Hocamız / 17.04.2025
- Allah adamıydı Haydar Hocamız / 16.04.2025
- Fikir adamıydı Haydar Hocamız / 15.04.2025
- Haydar Baş Hocamızın 5. Şeb-i Aruz yıldönümü / 14.04.2025
- Kıldığımız namaz, bizi kötülüklerden alıkoymuyorsa? / 12.04.2025
- İbadetin bize kazandırdıkları -2- / 21.04.2025
- İbadetin bize kazandırdıkları -1- / 20.04.2025
- Dava adamıydı Haydar Hocamız / 19.04.2025
- Gönül adamıydı Haydar Hocamız / 18.04.2025
- Çile adamıydı Haydar Hocamız / 17.04.2025
- Allah adamıydı Haydar Hocamız / 16.04.2025
- Fikir adamıydı Haydar Hocamız / 15.04.2025
- Haydar Baş Hocamızın 5. Şeb-i Aruz yıldönümü / 14.04.2025
- Kıldığımız namaz, bizi kötülüklerden alıkoymuyorsa? / 12.04.2025