‘Amr selam verilecek adam değildir’
Kays oğlu Ahnef, hakem olan Ebu Musa’ya şöyle dedi: “Ey Ebu Musa, büyük bir işi üzerine aldın. Allah’tan kork, çekin de Allah dünyanı da düzeltsin, ahiretini de. Yarın Amr’la buluşunca selamı verme. Selam vermek sünnettir ama o selam verilecek adam değildir. Seni başköşeye oturtursa sakın oturma, hiledir”
06.02.2025 10:32:00
Haber Merkezi
Haber Merkezi





Hakemler hicretin otuz yedinci yılı Şaban'ında Duvmatulcendül'de bir araya geldiler. Hz. Ali, Ebu Musa'yı dört yüz kişiyle göndermişti. Muaviye de Sımt oğlu Şurhabil'i dört yüz kişiyle yollamıştı. As oğlu Amr da bunların içindeydi.
Kays oğlu Ahnef, Ebu Musa'ya, Kûfe'den çıkacağı sıralarda öğüt vermiş, demişti ki:
"Ey Ebu Musa, büyük bir işi üzerine aldın. Allah'tan kork, çekin de Allah dünyanı da düzeltsin, ahiretini de. Yarın Amr'la buluşunca selamı verme. Selam vermek sünnettir ama o selam verilecek adam değildir. Seni başköşeye oturtursa sakın oturma, hiledir. Onunla yalnız olarak konuş, şahit olacak adamların bulunduğu meclislerde konuşma. Ali'nin halifeliğine razı olmazsa Irak'ta Kureyş boyuna mensup olanlarla Şam'daki Kureyş boyuna mensup olanların diledikleri kişinin halife seçilmesine çalış."
Ebu Musa, "Duydum, zaten bu en doğrusu" dedi.
Ahnef, Hz. Ali'nin yanına gelip, "Ey Mü'minlerin Emiri. Ebu Musa bu işi başaracak adam değil, seni bu işten ayırmayacak bir adamı gönder" dedi.
Hz. Ali, "Ey Ahnef, Allah, yaptığı işte üstündür daima" dedi.
Hakemler, Duvmatulcendül'de Erzuh denen köyde bir araya geldiler. Amr, Ebu Musa'yı kandırmak için daima onu ağırlar, "sen benden önce Hz. Peygamberi gördün, Müslüman oldun, yaşça da benden büyüksün" der, sen söyle, ben sonra söze başlarım diye ilk sözü ona teklif etti.
Bu sefer de "Peki, senin bu iki kişi hakkındaki fikrin nedir, Ali ile Muaviye ne olacak?" Ebu Musa, "Bu iki kişinin ikisinden de halifeliği almak, sonra Müslümanlar arasında şûraya müracaat etmek fikrindeyim. Müslümanlar, içlerinden dilediklerini seçsinler" dedi. Amr, "Tamam, rey dediğin de budur işte" dedi.
Bunun üzerine her ikisi de meydana çıktılar. Halk toplanmış, kararı bekliyordu. Ebu Musa dedi ki:
"Benim ve Amr'ın reyi birleşti. Dileriz ki Allah, bu kararımızla Müslümanları düzene sokar." Amr onun sözünü tasdik etti, sonra "Ey Ebu Musa, önce sen söyle, kararımızı bildir" dedi.
Abbas oğlu Abdullah, hemen yanına vardı, "Aman ya Ebu Musa, korkarım Amr seni aldatır, bir karara vardınızsa önce sözü ona ver çünkü ona emniyet edilmez" dedi.
Ebu Musa, "Yok yok, onunla kararımızda birleştik" dedi. Sonra söze başlayıp dedi ki:
"Ey insanlar, biz bu ümmetin işine baktık, gördük, görüştük, nihayet reyimiz şuna vardı: Ali'yi de, Muaviye'yi de halifelikten hal edip halifeliği şûraya bırakmak. Müslümanlar, dilediklerini seçip halife yapsınlar, bu işi ehil gördüklerine versinler. Ben Ali'yi de, Muaviye'yi de halifelikten hal ettim. Kimi dilerseniz, kimi ehil görürseniz artık siz halife seçersiniz."
Sonra geri çekildi. Amr ileriye yürüyüp durdu. Dedi ki:
"Sözlerini duydunuz. O, kendisini hakem tayin eden Ali'yi halifelikten hal etti, ben de hal ettim. Beni hakemliğe tayin eden Muaviye'yi halifeliğe seçtim, tayin ettim. Çünkü o, Osman'ın velisidir, kanını istemektedir. Halk içinde onun yerine geçmeye en değerli olan kişi odur."
Ebu Musa, bu sözleri duyunca, "Ne yaptın, Allah sana başarı vermesin. Bana gadrettin, kötülükte bulundun" dedi. Daha da bazı sözler söyledi. Amr da ona kötü sözlerle cevap verdi. Kûfe'de kadılık eden Şurayh, elindeki kamçıyla Amr'ın başına vurdu, halk aralarına girip ayırdılar.
Şurayh, "Keşke kılıçla vursaydım, bunu yapmadığıma kıyamete dek yanarım" dedi.
Abbas oğlu Abdullah, "Ne yaptın, çekin diye öğüt verdim, dinlemedin, aklın yok ki" dedi.
Ebu Musa, "Ne yapayım, inandım" dedi. Ebu Musa, utancından hemen yola düştü, Mekke'ye gitti. Amr da Şamlılarla hareket edip Şam'a vardı; Muaviye'yi mü'minler emiri diye selam verip halifeliğini tebrik etti.
Hz. Ali bunu duyunca sabah namazında kunut okurken Muaviye'ye, Amr'a, Ebu Musa'ya, Mesleme oğlu Habib'e, Kays oğlu Dahhak'e, Ukbe oğlu Velid'e, Velid oğlu Halid'in oğlu Abdurrahman'a beddua etti.
Kays oğlu Ahnef, Ebu Musa'ya, Kûfe'den çıkacağı sıralarda öğüt vermiş, demişti ki:
"Ey Ebu Musa, büyük bir işi üzerine aldın. Allah'tan kork, çekin de Allah dünyanı da düzeltsin, ahiretini de. Yarın Amr'la buluşunca selamı verme. Selam vermek sünnettir ama o selam verilecek adam değildir. Seni başköşeye oturtursa sakın oturma, hiledir. Onunla yalnız olarak konuş, şahit olacak adamların bulunduğu meclislerde konuşma. Ali'nin halifeliğine razı olmazsa Irak'ta Kureyş boyuna mensup olanlarla Şam'daki Kureyş boyuna mensup olanların diledikleri kişinin halife seçilmesine çalış."
Ebu Musa, "Duydum, zaten bu en doğrusu" dedi.
Ahnef, Hz. Ali'nin yanına gelip, "Ey Mü'minlerin Emiri. Ebu Musa bu işi başaracak adam değil, seni bu işten ayırmayacak bir adamı gönder" dedi.
Hz. Ali, "Ey Ahnef, Allah, yaptığı işte üstündür daima" dedi.
Hakemler, Duvmatulcendül'de Erzuh denen köyde bir araya geldiler. Amr, Ebu Musa'yı kandırmak için daima onu ağırlar, "sen benden önce Hz. Peygamberi gördün, Müslüman oldun, yaşça da benden büyüksün" der, sen söyle, ben sonra söze başlarım diye ilk sözü ona teklif etti.
Bu sefer de "Peki, senin bu iki kişi hakkındaki fikrin nedir, Ali ile Muaviye ne olacak?" Ebu Musa, "Bu iki kişinin ikisinden de halifeliği almak, sonra Müslümanlar arasında şûraya müracaat etmek fikrindeyim. Müslümanlar, içlerinden dilediklerini seçsinler" dedi. Amr, "Tamam, rey dediğin de budur işte" dedi.
Bunun üzerine her ikisi de meydana çıktılar. Halk toplanmış, kararı bekliyordu. Ebu Musa dedi ki:
"Benim ve Amr'ın reyi birleşti. Dileriz ki Allah, bu kararımızla Müslümanları düzene sokar." Amr onun sözünü tasdik etti, sonra "Ey Ebu Musa, önce sen söyle, kararımızı bildir" dedi.
Abbas oğlu Abdullah, hemen yanına vardı, "Aman ya Ebu Musa, korkarım Amr seni aldatır, bir karara vardınızsa önce sözü ona ver çünkü ona emniyet edilmez" dedi.
Ebu Musa, "Yok yok, onunla kararımızda birleştik" dedi. Sonra söze başlayıp dedi ki:
"Ey insanlar, biz bu ümmetin işine baktık, gördük, görüştük, nihayet reyimiz şuna vardı: Ali'yi de, Muaviye'yi de halifelikten hal edip halifeliği şûraya bırakmak. Müslümanlar, dilediklerini seçip halife yapsınlar, bu işi ehil gördüklerine versinler. Ben Ali'yi de, Muaviye'yi de halifelikten hal ettim. Kimi dilerseniz, kimi ehil görürseniz artık siz halife seçersiniz."
Sonra geri çekildi. Amr ileriye yürüyüp durdu. Dedi ki:
"Sözlerini duydunuz. O, kendisini hakem tayin eden Ali'yi halifelikten hal etti, ben de hal ettim. Beni hakemliğe tayin eden Muaviye'yi halifeliğe seçtim, tayin ettim. Çünkü o, Osman'ın velisidir, kanını istemektedir. Halk içinde onun yerine geçmeye en değerli olan kişi odur."
Ebu Musa, bu sözleri duyunca, "Ne yaptın, Allah sana başarı vermesin. Bana gadrettin, kötülükte bulundun" dedi. Daha da bazı sözler söyledi. Amr da ona kötü sözlerle cevap verdi. Kûfe'de kadılık eden Şurayh, elindeki kamçıyla Amr'ın başına vurdu, halk aralarına girip ayırdılar.
Şurayh, "Keşke kılıçla vursaydım, bunu yapmadığıma kıyamete dek yanarım" dedi.
Abbas oğlu Abdullah, "Ne yaptın, çekin diye öğüt verdim, dinlemedin, aklın yok ki" dedi.
Ebu Musa, "Ne yapayım, inandım" dedi. Ebu Musa, utancından hemen yola düştü, Mekke'ye gitti. Amr da Şamlılarla hareket edip Şam'a vardı; Muaviye'yi mü'minler emiri diye selam verip halifeliğini tebrik etti.
Hz. Ali bunu duyunca sabah namazında kunut okurken Muaviye'ye, Amr'a, Ebu Musa'ya, Mesleme oğlu Habib'e, Kays oğlu Dahhak'e, Ukbe oğlu Velid'e, Velid oğlu Halid'in oğlu Abdurrahman'a beddua etti.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.