Pilleri bilirsiniz. Büyük, orta, küçük boy olarak piyasada bulunurdu. Bir zamanların vazgeçilmezleri arasındaydı. Pil yoksa radyonuz çalışmazdı. Pil yoksa karanlık sokaklarda el feneriniz, elinizde kalırdı. Piliniz üzerindeki “artı”, “eksi” kutupları yanlış yerleştirmişseniz, yine aynı kaderi yaşardınız.
Evlerde ise gaz lambaları vardı. Aydınlığı az, kokusu rahatsız ediciydi. Ama ampul gibi gözleri kamaştırmadığı gibi gönülleri de karartmazdı.
Zaman ilerledi ve ülkenin her tarafına elektrik ulaştırıldı. Artık piller eskisi kadar popüler değil. Şimdi her şey elektriğe bağlı. Elektrik gitti, her şey bitti. Ne evinizin aydınlatması, ne televizyon, ne bilgisayar, ne doğalgaz çalışmaz.
Elektrikte de yine bu artı ve eksi kutuplar karşımıza çıkıyor. Eğer elektrikçi bu kutupları yanlış bağlamışsa yine elektriğin nimetlerinden faydalanamıyorsun. Artı evdeki pahalı elektronik aletleri, fazla gelebilecek elektrik akımına karşı bu eksi ve artı kutuplarının yanına bir de toprak hattı denilen bir kabloyla karşılaşırsınız. Bunun görevi fazla gelen akımı bloke edip, cihazları korumaktır.
Ülkemiz siyasetinde ise tesisatı taa 1994’lerde planlanan ve 2002’de aktif hale getirilen bir siyasi anlayış hakim. Evet, ülkemiz üzerinde 2002’de bir ampul yakıldı. Bu ampul ülkeyi, milleti, devleti aydınlattı mı, aydınlatmadı mı? Bu başka bir konu. Ama yukarıda vatandaşlık bilgisi ile anlatmaya çalıştığım gibi tek kabloyla, tek kutupla bu ampul yanmazdı, yanamazdı.
(Güç kaynağını bir tarafa koyun) Bu ampulün çalışması için birde karşı kutubun olması gerekir. Evet, AKP ampulünü 10 yıldır bu ülke üzerinde yanmasını sağlayan diğer kutup CHP’dir. MHP’yi soracak olursanız! Hani toprak hattı, demiştik ya! Fazla gelebilecek akımları bloke edip, evdeki elektronik eşyaları koruyan devre. İşte devlet işlerinde AKP’nin millete anlatamayacağı, izah edemeyeceği önemli bir konu gündeme geldiği zaman, MHP bu görevi üstleniyor ve olası fazla akımlara karşı ampulü muhafaza ediyor.
Ülkemiz siyasetinde yaşanan budur. İsteyen demokrasi adına, aksini iddia edebilir. Kabaca, terör konusunda ne hale geldiğimiz, birlik ve beraberliğimizin bile tartışıldığı, toplumun nasıl bir ahlaki çöküntüde olduğu, vatandaşın bankalara borçlanarak yaşadığı sanal mutluluklar, sınırlarımızda dost ülke kalmayışı, Müslümanlar yerine haçlı saflarında duruşumuz bunun kısa örnekleridir.
Bu tablo karşısında ise Meclis’te, milleti temsilen bulunan parti ve vekiller, çözüm yerine laf dalaşlarına girmekte. Yani artı ve eksi kutupları oynamakta. Netice olarak bu artı ve eksi kutupların çekişmesi, ampulü yakmaktadır.
Vatandaş ise maç veya magazin programı izler gibi siyaseti izlemekte. Kim, kiminle, nerede, ne yaptı merakını gidermeye çalışmaktadır. Hâlbuki her türlü bedeli kendisi ödemektedir. Vatandaşın yapacağı iş, hemen dış kaynaklı ana şarteli kaldırarak eksi ve artı kutupları devre dışı bırakıp, kendi kültür ve medeniyetinin aydınlığına kavuşmaktır.
Bu ne muhabbet!
Mahalleli, mahallede yaşayan kızla, erkek arkadaşının ahlaka, edebe sığmayan hareketlerinden bıkmıştı. Yer, mekan ve zaman dinlemeden birbirlerine ulu orta yakınlaşmaları, mahalleliyi iyice germeye başlamıştı. Sonunda mahalleli kızdı, tepki göstermeye başladı. Neticede bu kızla, arkadaşı artık eskisi gibi ulu orta değil, gizli gizli buluşuyor, ahlaka aykırı işler yapıyordu. Tabi mahalleli bundan da haberdardı. Ama en azından gözden ırak, diye ses çıkarmıyorlardı.
Sonra mahalleye bir imam atandı. Bu imam mahallelinin bu sorununu ben hallederim, diye çıktı yola. Kızla masaya oturdu. Erkeği evine çağırdı. Konuştu, görüştü, halleşti. Mahalleliden habersiz kıydı nikahlarını. (Tabi sonradan öğrenildi bu nikah)
Nikahları kıyılan bu çift, tekrar ulu orta uygunsuz hareketlerine başladılar. Mahalleli haliyle kızmaya başladı. Ve imam, nikahlarını kıydığı bu çiftin bastı odasını. Tabi uygunsuz bir halde gördü çiftleri. “Ne bu muhabbet” diye koydu postasını. Sonra ahalinin önüne çıkıp, nasıl postamı koydum, diye havasını da attı. Ama mahalleli “Hocam! Bu nikahı siz kıymıştınız” diye soramadı, sormadı…
Evlerde ise gaz lambaları vardı. Aydınlığı az, kokusu rahatsız ediciydi. Ama ampul gibi gözleri kamaştırmadığı gibi gönülleri de karartmazdı.
Zaman ilerledi ve ülkenin her tarafına elektrik ulaştırıldı. Artık piller eskisi kadar popüler değil. Şimdi her şey elektriğe bağlı. Elektrik gitti, her şey bitti. Ne evinizin aydınlatması, ne televizyon, ne bilgisayar, ne doğalgaz çalışmaz.
Elektrikte de yine bu artı ve eksi kutuplar karşımıza çıkıyor. Eğer elektrikçi bu kutupları yanlış bağlamışsa yine elektriğin nimetlerinden faydalanamıyorsun. Artı evdeki pahalı elektronik aletleri, fazla gelebilecek elektrik akımına karşı bu eksi ve artı kutuplarının yanına bir de toprak hattı denilen bir kabloyla karşılaşırsınız. Bunun görevi fazla gelen akımı bloke edip, cihazları korumaktır.
Ülkemiz siyasetinde ise tesisatı taa 1994’lerde planlanan ve 2002’de aktif hale getirilen bir siyasi anlayış hakim. Evet, ülkemiz üzerinde 2002’de bir ampul yakıldı. Bu ampul ülkeyi, milleti, devleti aydınlattı mı, aydınlatmadı mı? Bu başka bir konu. Ama yukarıda vatandaşlık bilgisi ile anlatmaya çalıştığım gibi tek kabloyla, tek kutupla bu ampul yanmazdı, yanamazdı.
(Güç kaynağını bir tarafa koyun) Bu ampulün çalışması için birde karşı kutubun olması gerekir. Evet, AKP ampulünü 10 yıldır bu ülke üzerinde yanmasını sağlayan diğer kutup CHP’dir. MHP’yi soracak olursanız! Hani toprak hattı, demiştik ya! Fazla gelebilecek akımları bloke edip, evdeki elektronik eşyaları koruyan devre. İşte devlet işlerinde AKP’nin millete anlatamayacağı, izah edemeyeceği önemli bir konu gündeme geldiği zaman, MHP bu görevi üstleniyor ve olası fazla akımlara karşı ampulü muhafaza ediyor.
Ülkemiz siyasetinde yaşanan budur. İsteyen demokrasi adına, aksini iddia edebilir. Kabaca, terör konusunda ne hale geldiğimiz, birlik ve beraberliğimizin bile tartışıldığı, toplumun nasıl bir ahlaki çöküntüde olduğu, vatandaşın bankalara borçlanarak yaşadığı sanal mutluluklar, sınırlarımızda dost ülke kalmayışı, Müslümanlar yerine haçlı saflarında duruşumuz bunun kısa örnekleridir.
Bu tablo karşısında ise Meclis’te, milleti temsilen bulunan parti ve vekiller, çözüm yerine laf dalaşlarına girmekte. Yani artı ve eksi kutupları oynamakta. Netice olarak bu artı ve eksi kutupların çekişmesi, ampulü yakmaktadır.
Vatandaş ise maç veya magazin programı izler gibi siyaseti izlemekte. Kim, kiminle, nerede, ne yaptı merakını gidermeye çalışmaktadır. Hâlbuki her türlü bedeli kendisi ödemektedir. Vatandaşın yapacağı iş, hemen dış kaynaklı ana şarteli kaldırarak eksi ve artı kutupları devre dışı bırakıp, kendi kültür ve medeniyetinin aydınlığına kavuşmaktır.
Bu ne muhabbet!
Mahalleli, mahallede yaşayan kızla, erkek arkadaşının ahlaka, edebe sığmayan hareketlerinden bıkmıştı. Yer, mekan ve zaman dinlemeden birbirlerine ulu orta yakınlaşmaları, mahalleliyi iyice germeye başlamıştı. Sonunda mahalleli kızdı, tepki göstermeye başladı. Neticede bu kızla, arkadaşı artık eskisi gibi ulu orta değil, gizli gizli buluşuyor, ahlaka aykırı işler yapıyordu. Tabi mahalleli bundan da haberdardı. Ama en azından gözden ırak, diye ses çıkarmıyorlardı.
Sonra mahalleye bir imam atandı. Bu imam mahallelinin bu sorununu ben hallederim, diye çıktı yola. Kızla masaya oturdu. Erkeği evine çağırdı. Konuştu, görüştü, halleşti. Mahalleliden habersiz kıydı nikahlarını. (Tabi sonradan öğrenildi bu nikah)
Nikahları kıyılan bu çift, tekrar ulu orta uygunsuz hareketlerine başladılar. Mahalleli haliyle kızmaya başladı. Ve imam, nikahlarını kıydığı bu çiftin bastı odasını. Tabi uygunsuz bir halde gördü çiftleri. “Ne bu muhabbet” diye koydu postasını. Sonra ahalinin önüne çıkıp, nasıl postamı koydum, diye havasını da attı. Ama mahalleli “Hocam! Bu nikahı siz kıymıştınız” diye soramadı, sormadı…
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Akın Aydın / diğer yazıları
- Bilal Erdoğan-Oktay Saral / 29.12.2025
- Yunus Emre Vakfı ve Ünsal Ban / 28.12.2025
- Komisyon süresi neden uzatıldı? / 27.12.2025
- Toplum önüne geçenler neden illegal yollara kayar? / 26.12.2025
- Kimin hedefindeyiz? / 25.12.2025
- Saadettin Saran, Rümeysa, Nedim Şener ve diğerleri / 24.12.2025
- Raporlar DEM’i bozdu / 22.12.2025
- Saha, söylenenleri doğrulamıyor / 21.12.2025
- Erdoğan ve Bahçeli bu noktaya nasıl geldi? / 20.12.2025
- ‘Haydar Baş haklıymış’ dediğin zaman çok geç olacak / 19.12.2025
- Yunus Emre Vakfı ve Ünsal Ban / 28.12.2025
- Komisyon süresi neden uzatıldı? / 27.12.2025
- Toplum önüne geçenler neden illegal yollara kayar? / 26.12.2025
- Kimin hedefindeyiz? / 25.12.2025
- Saadettin Saran, Rümeysa, Nedim Şener ve diğerleri / 24.12.2025
- Raporlar DEM’i bozdu / 22.12.2025
- Saha, söylenenleri doğrulamıyor / 21.12.2025
- Erdoğan ve Bahçeli bu noktaya nasıl geldi? / 20.12.2025
- ‘Haydar Baş haklıymış’ dediğin zaman çok geç olacak / 19.12.2025





























































































