‘Allah onun kalbini nurlandırır’
Peygamber Efendimiz şöyle buyurur: “Bir kimse kırk gün helâl lokma yerse, Allah onun kalbini nurlandırır ve hikmet kaynakları kalbinden akar, diline gelir.” Bir rivayete göre, bu hadis-i şerife, “Allah onu dünyada iken zahitler defterine geçirir” cümlesi eklenir
20.06.2023 21:00:00
Hakan Akkuş
Hakan Akkuş





İmam Gazali Hazretleri helal rızık ile ilgili olarak buyurdu ki:
İbn Mes'ud (r.a.) bir hadis-i şerifi şöyle rivayet eder: "Helâli aramak her Müslüman için farzdır." Bazı tembel güruh; nasıl olsa, helâl kalmadığı bahanesi ile ipin ucunu bırakır. Bu, tümden cehalet ve bilgisizliktir. Çünkü Peygamber Efendimiz bir hadis-i şerifinde şöyle buyurur: "Helâl açıktır; haram da bellidir. Bunların arasında da birtakım şüpheli işler vardır."
Allah Teâlâ şöyle buyurur: "Ey peygamberler! Pak ve temiz şeyleri yiyiniz ve iyi işler yapınız." (Mü'minun, 51).
Peygamber Efendimiz de şöyle buyurur: "Bir kimse kırk gün helâl lokma yerse, Allah onun kalbini nurlandırır ve hikmet kaynakları kalbinden akar, diline gelir." Bir rivayete göre, bu hadis-İ şerife, "Allah onu dünyada iken zahitler defterine geçirir" cümlesi eklenir.
Bir rivayette şöyle geçer; Sa'd bir gün Peygamber Efendimize, duasının kabulü için ne yapması gerektiğini sordu, şu cevabı aldı: "Lokmanı temiz kıl, duana icabet olur."
İbn Abbas hazretlerinden gelen bir hadis-i şerifte ise şöyle rivayet edilir: "Beyt-i Makdis'de Allah Teâlâ'nın bir meleği var. O her gün şöyle bağırır: Haram yiyen kimsenin ne sarfı ne de Adl'i kabul olur."
Müfessirler sarf nafile ibadet, adl ise farz ibadet olduğunu söylemiştir.
Peygamber Efendimiz bir hadisi şerifinde der ki: "Bir kimse, on dirheme bir elbise alsa, içinde bir dirhemi haram olsa, o elbise üzerinde kaldığı müddet kıldığı namaz, yaptığı kulluk kabul olmaz."
Yine buyurur: "İnsan vücudunda semiren her et parçası ki, haramdan meydana gelir; onu ateş temizler."
Yine buyurur: "Bir kimse kazancının geldiği yönü tayin edemezse, Cehennemin hangi kapısından girerse girsin, Allah Teâlâ önem vermez."
Yine buyurur: "İbadet on parçadır; dokuzu helâl kazanmaya dairdir."
Yine buyurur: "Bir kimse, kötü yoldan kazandığı para ile, sıla-i rahim eder, sadaka verir ya da Allah yolunda harç ederse, Allah Teâlâ onların hepsini bir araya getirir ve ateşe atar."
Bir gün sahabeden biri kölesinin getirdiği sütü içti. Sonra aklına geldi, nereden kazandığını sordu; "birkaç kişinin falına baktım, aldım" dedi. Bunun üzerine sahabi parmağını boğazına soktu ve içtiği sütü kustu. Kölesi bunu anlatırken; "Öyle bir kustu ki öleceğini sandım" diyor. Sonra da şöyle yalvardığını anlatıyor: "Allah'ım istiğfar talep ederim. Damarlarımın aldığı ve bağırsaklarıma karışan şeyler için özür dilerim."
İbn Abbas (r.a.), "İçinde haram bulunanın, Allah namazını kabul etmez" buyurur.
Sehl (r.a.) ise şöyle buyurur: "Bir kimse, sıddık zümresinin içinde bulunduğu keşif âlemine ermek diliyorsa, ancak helâl yesin. Geçim derdi için veya Peygamber (s.a.v.) sünneti icabı çalışsın."
(El-Mürşidü'l-Emîn ilâ Mev'izeti'l-Mü'minîn'den...)
İbn Mes'ud (r.a.) bir hadis-i şerifi şöyle rivayet eder: "Helâli aramak her Müslüman için farzdır." Bazı tembel güruh; nasıl olsa, helâl kalmadığı bahanesi ile ipin ucunu bırakır. Bu, tümden cehalet ve bilgisizliktir. Çünkü Peygamber Efendimiz bir hadis-i şerifinde şöyle buyurur: "Helâl açıktır; haram da bellidir. Bunların arasında da birtakım şüpheli işler vardır."
Allah Teâlâ şöyle buyurur: "Ey peygamberler! Pak ve temiz şeyleri yiyiniz ve iyi işler yapınız." (Mü'minun, 51).
Peygamber Efendimiz de şöyle buyurur: "Bir kimse kırk gün helâl lokma yerse, Allah onun kalbini nurlandırır ve hikmet kaynakları kalbinden akar, diline gelir." Bir rivayete göre, bu hadis-İ şerife, "Allah onu dünyada iken zahitler defterine geçirir" cümlesi eklenir.
Bir rivayette şöyle geçer; Sa'd bir gün Peygamber Efendimize, duasının kabulü için ne yapması gerektiğini sordu, şu cevabı aldı: "Lokmanı temiz kıl, duana icabet olur."
İbn Abbas hazretlerinden gelen bir hadis-i şerifte ise şöyle rivayet edilir: "Beyt-i Makdis'de Allah Teâlâ'nın bir meleği var. O her gün şöyle bağırır: Haram yiyen kimsenin ne sarfı ne de Adl'i kabul olur."
Müfessirler sarf nafile ibadet, adl ise farz ibadet olduğunu söylemiştir.
Peygamber Efendimiz bir hadisi şerifinde der ki: "Bir kimse, on dirheme bir elbise alsa, içinde bir dirhemi haram olsa, o elbise üzerinde kaldığı müddet kıldığı namaz, yaptığı kulluk kabul olmaz."
Yine buyurur: "İnsan vücudunda semiren her et parçası ki, haramdan meydana gelir; onu ateş temizler."
Yine buyurur: "Bir kimse kazancının geldiği yönü tayin edemezse, Cehennemin hangi kapısından girerse girsin, Allah Teâlâ önem vermez."
Yine buyurur: "İbadet on parçadır; dokuzu helâl kazanmaya dairdir."
Yine buyurur: "Bir kimse, kötü yoldan kazandığı para ile, sıla-i rahim eder, sadaka verir ya da Allah yolunda harç ederse, Allah Teâlâ onların hepsini bir araya getirir ve ateşe atar."
Bir gün sahabeden biri kölesinin getirdiği sütü içti. Sonra aklına geldi, nereden kazandığını sordu; "birkaç kişinin falına baktım, aldım" dedi. Bunun üzerine sahabi parmağını boğazına soktu ve içtiği sütü kustu. Kölesi bunu anlatırken; "Öyle bir kustu ki öleceğini sandım" diyor. Sonra da şöyle yalvardığını anlatıyor: "Allah'ım istiğfar talep ederim. Damarlarımın aldığı ve bağırsaklarıma karışan şeyler için özür dilerim."
İbn Abbas (r.a.), "İçinde haram bulunanın, Allah namazını kabul etmez" buyurur.
Sehl (r.a.) ise şöyle buyurur: "Bir kimse, sıddık zümresinin içinde bulunduğu keşif âlemine ermek diliyorsa, ancak helâl yesin. Geçim derdi için veya Peygamber (s.a.v.) sünneti icabı çalışsın."
(El-Mürşidü'l-Emîn ilâ Mev'izeti'l-Mü'minîn'den...)
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.