Adil Düzen, ya da yeşile boyanmış kapitalizm

"Adil Düzen"cilerde bir süredir telaş var. Milli Ekonomi Modeli'nin dünyada kabul görmesi, uygulanması ve olumlu neticeler alınması onlara hazımsızlık veriyor anlaşılan.Öyle ya, Prof. Dr. Haydar Baş'ın önünü yıllarca fitneleriyle, dedikodularıyla, iftiralarıyla kesmeye çalıştılar ama bunda muvaffak olamamaları, Sayın Baş'ın modelinin başarıdan başarıya imza atması belli ki kanlarına dokunuyor.Adil Düzen diye diye nasıl bir düzen getirdiklerini kısa dönemlik iktidarları döneminde gördük. İsrail'e tel'in mitingleriyle oy toplayanlar ellerine güç geçince bir anda İsrail'in ortağı oluverdiler. Siyonist İsrail'le 19 stratejik anlaşma bunların iktidarı döneminde imzalandı.Ekonomi yönetimlerinde de adil düzenle alakalı olumlu bir şey göremedik, "faiz"in "nema" olduğunu gördük.Başlığımızda Adil Düzen'in yeşile boyanmış kapitalizm olduğunu ifade ediyoruz. Bunu biz demiyoruz Adil Düzen'in en temel maddeleri zaten bunu açıkça itiraf ediyor. Kapitalizmin diğer adı "serbest piyasa ekonomisi"dir. Adil Düzen de kendisini serbest piyasa ekonomisi olarak tanımlıyor. Serbest piyasa ekonomisi tabiri, kapitalizmin "her arz kendi talebini doğurur" safsatasından doğmuştur. Bunun anlamı, üretilen her mamul bir alıcı bulur, pazar bulur, devletin piyasaya müdahale etmesine gerek yoktur şeklindedir.Halbuki Sayın Baş'ın Milli Ekonomi Modeli bu görüşe temelden karşıdır. MEM'e göre, arz her zaman talepten büyüktür. Model, herkesin anlayabileceği şekilde bunu bir çuval mısır örneğiyle izah eder. Piyasada 1 çuval mısır ve bunu alıp ekebilecek 1000 TL paramız olsun. Bu 1 çuval mısırı ektiğimizde en az 10 çuval mısır elde ederiz. Şimdi elimizde 10 çuval mısır ve 1000 TL para var. Bu parayla bu mısır alınamaz. Yapılması gereken, devletin para basarak üretilen 9 çuvalın karşılığı da parayı piyasaya sürmesidir.Olması gereken, devletin piyasayı serbest, kendi haline bırakması değil, senyoraj hakkını kullanarak müdahale etmesi ve üretim mukabili bastığı bu parayı bu ürünlere alıcı olacak olan vatandaşların cebine koymasıdır. Zaten tüketim gerçekleşirse, üretim de sürekli olur.Adil Düzen, ürün ve hizmet fiyatlarının devletin ya da başka bir kurumun müdahalesi olmadan tamamen serbest piyasa koşullarında oluşması gerektiğini savunuyor. Bu da kapitalizmin görüşüdür.MEM ise bir taraftan tüketicinin cebine para koyarak ürünlere geniş bir pazar imkanı sunarken, bir taraftan da oluşan büyük talebi fırsat bilip ürünlere fahiş zam yapmak isteyenlerin önünü narh sistemiyle keser. Yani devlet ürün fiyatlarına üretici kar edecek, tüketici de mağdur olmayacak şekilde müdahale eder.Kapitalizm, sermaye sahiplerinin önünü açan, devleti küçültüp ekonominin dışına alan, ekonomik faaliyetlerin sadece özel sektör tarafından yapılmasını savunan bir sitemdir. Adil Düzen de aynı şeyleri savunuyor; "Adil Düzen'de devlet ekonomik faaliyette bulunmaz" diyor, "Ekonomik faaliyetleri özel kesim yürütür" diyor.MEM ise güçlü ve baba devletten yanadır. Devlet güçlü olacak ki, milli para basılabilsin, madenler devlet-millet ortaklığıyla işletilebilsin, milletin her türlü hizmet talebi karşılanabilsin.MEM'de devlet senyoraj hakkını kullanarak, madenler karşılığı emisyonu devreye koyarak, madenleri devlet-millet ortaklığıyla işleterek halktan para almadan halkına hizmet eden bir devlet sistemini ortaya koymaktadır.Güçlü olmayan, kaynaklarını değerlendirmeyen bir devlet, özel sektörün, diğer ifadeyle sermaye gruplarının oyuncağı haline gelir, oluşan tekelleşme ve adaletsizlik halkın genelini mağdur eder. Bugün olduğu gibi?Bugün Adil Düzen ocağında yetişerek iktidar koltuğuna oturan AKP kadroları, doğru, köylerin zenginlerini, şehirlerin zenginlerini oluşturdular, AKP'li özel sektörün önünü sonuna kadar açtılar ama halkın yüzde 95'i mağduriyetin zirvesini yaşıyor.MEM'in 2005 yılından bu yana 500'ü aşkın bilim adamının katıldığı 9 uluslar arası kongresini, Rusya ve BRICS ülkeleri başta olmak üzere 120'yi aşkın ülkede uygulandığını ve mükemmel neticeler alındığını gördük; Adil Düzen'in ise devlet ve millet yararına herhangi bir neticesini göremedik.Bu kadar başarıyı ortaya koyana, bu kadar başarısızlık sergileyenlerin kıskanması, çekememesi gayet normaldir.Geceleri rahat uyumak istiyorlarsa bir an önce MEM gerçeğini kabul etseler iyi olur, yoksa bundan sonra daha fazla uykusuz kalacaklar.