AB’nin Yunanistan’a aba altından sopa göstermek dışında hiçbir çözümü(!) yok.
Avro Bölgesi ekonomi ve maliye bakanları, yaptıkları toplantı sonrasında, 130 milyar avroluk ikinci kurtarma paketini bekleyen Yunanistan’a kırmızı ışık yaktılar.
Yunanistan’a verilen birinci destek hiçbir işe yaramadı. Çünkü Yunanistan’ı krize sürükleyen uygulamalar, kurtarma paketinin devreye girmesi için çözüm olarak Yunanistan’ın önüne konuldu ve yeni paket için de benzer yöntemler kullanılıyor.
Sürekli olarak Yunanistan’dan kemer sıkması isteniyor.
Avro Grubu Başkanı Jean-Claude Juncker, Yunanistan’ın ikinci kurtarma paketi için son kemer sıkma paketini meclisten geçirmesi ve harcamalardan 325 milyon avroluk tasarrufu ortaya koymasını istedi. Juncker, Yunan siyasi liderlerden, seçimlerin ardından AB-IMF ortak paketini destekleyip uygulayacakları konusunda güvence vermelerini talep etti.
Halbuki, Yunanistan AB’ye uygun olduğu için üye ülkeler arasına girmişti ve yıllardan beri AB’nin plan ve programıyla yönetiliyor. Diğer taraftan IMF’nin akıl hocalığı yaptığı ülkelerden hiçbirisi ekonomik olarak düze çıkmamış, bilakis daha da bataklığa sürüklenmiştir.
IMF’den yakasını kurtaran Brezilya, Rusya ülkeler de çok kısa bir zaman içerisinde IMF’ye kredi verecek kadar ekonomilerini toparlayabilmişlerdir.
İkinci paketin devreye girmesi için Yunanistan’dan talep edilen maddeleri daha önce ifade etmiştik. Özetle tekrar etmek gerekirse, ilk beklenen icraat, karlı kamu kuruluşlarının özelleştirilmesiydi. Ayrıca maaşlarda kesinti ve kamu personeli sayısının azaltılması da maddeler arasındaydı. Devletin her noktada milletine sunacağı hizmetlerin tasarruf adı altında azaltılması isteniyordu. Kısaca Yunanistan’ın hayat damarları kesiliyor.
Hatırlarsanız, Yunan halkı ve medyası bu talepler için, “Önce ceplerimizi boşalttılar şimdi de egemenliğimize göz diktiler”, “Bizi 100 yıl geriye götürüyorlar”, “Berlin bize sömürgecilik teklif ediyor” tarzında tepkiler ortaya koymuşlardı.
Dünyaca ünlü Milli Ekonomi Modeli’nin sahibi Prof. Dr. Haydar Baş, “AB dağılmaya mahkumdur” derken hamasi duygularla bunu söylemiyor. Bakın, AB daha karşılaştığı ilk problemde ters köşeye yattı.
Yunanistan’ın bu hale gelmesindeki asıl neden Kapitalizm ve AB projesi iken, AB liderleri kendilerini kurtarma adına bir üyelerini tamamen ezme ve tekme tokat AB’den kovma telaşı içindeler.
Yunan halkını yılarca yerli üretimden uzaklaştırdılar, ithalata alıştırdılar, borç parayla tüketimi özendirdiler ve bu sebeplerden dolayı çıkmaza giren Yunanistan’ın kapısına da şimdi çarpı işareti koyuyorlar.
Basit bir Yunanistan sorununa bile çözüm üretemeyen AB, benzer durumu yaşayan diğer üyeler için artık güvenilirliğini kaybetmiştir. İspanya, Portekiz, İtalya ve hatta Fransa benzer bir tabloyla karşılaşmak üzeredir. İspanya’da durgunluk endişesi sürüyor, Portekiz’in ikinci bir pakete ihtiyaç duyduğu ifade ediliyor, İtalya’nın borç yükü ve Fransa’nın kredi notunu düşürmesi AB’nin önemli gündemleri arasında…
Anayasa konusunda hala bir birliktelik sağlayamayan AB, artık bütçe konusunda da hiçbir ortak tavır alamıyor. AB zaten siyasi birlikteliğini sağlayamamıştı, bugüne kadar varlığının devamını sağlayan tek neden olan ekonomik birliktelik konusunda da perişan oldular.
Başta AB ve ABD olmak üzere, tüm dünya ülkeleri Kapitalizmin pençesinden kurtulmadığı müddetçe, milli kaynaklarla ve parayla kalkınmayı, adil gelir dağılımını, tam istihdamı ve sürekli büyümeyi sağlayan dünyada tek model olan Milli Ekonomi Modeli’ni hayata geçirmedikleri müddetçe yaşadıkları krizler devam edecektir ve bu krizlere asla bir çözüm bulamayacaklardır.
Avro Bölgesi ekonomi ve maliye bakanları, yaptıkları toplantı sonrasında, 130 milyar avroluk ikinci kurtarma paketini bekleyen Yunanistan’a kırmızı ışık yaktılar.
Yunanistan’a verilen birinci destek hiçbir işe yaramadı. Çünkü Yunanistan’ı krize sürükleyen uygulamalar, kurtarma paketinin devreye girmesi için çözüm olarak Yunanistan’ın önüne konuldu ve yeni paket için de benzer yöntemler kullanılıyor.
Sürekli olarak Yunanistan’dan kemer sıkması isteniyor.
Avro Grubu Başkanı Jean-Claude Juncker, Yunanistan’ın ikinci kurtarma paketi için son kemer sıkma paketini meclisten geçirmesi ve harcamalardan 325 milyon avroluk tasarrufu ortaya koymasını istedi. Juncker, Yunan siyasi liderlerden, seçimlerin ardından AB-IMF ortak paketini destekleyip uygulayacakları konusunda güvence vermelerini talep etti.
Halbuki, Yunanistan AB’ye uygun olduğu için üye ülkeler arasına girmişti ve yıllardan beri AB’nin plan ve programıyla yönetiliyor. Diğer taraftan IMF’nin akıl hocalığı yaptığı ülkelerden hiçbirisi ekonomik olarak düze çıkmamış, bilakis daha da bataklığa sürüklenmiştir.
IMF’den yakasını kurtaran Brezilya, Rusya ülkeler de çok kısa bir zaman içerisinde IMF’ye kredi verecek kadar ekonomilerini toparlayabilmişlerdir.
İkinci paketin devreye girmesi için Yunanistan’dan talep edilen maddeleri daha önce ifade etmiştik. Özetle tekrar etmek gerekirse, ilk beklenen icraat, karlı kamu kuruluşlarının özelleştirilmesiydi. Ayrıca maaşlarda kesinti ve kamu personeli sayısının azaltılması da maddeler arasındaydı. Devletin her noktada milletine sunacağı hizmetlerin tasarruf adı altında azaltılması isteniyordu. Kısaca Yunanistan’ın hayat damarları kesiliyor.
Hatırlarsanız, Yunan halkı ve medyası bu talepler için, “Önce ceplerimizi boşalttılar şimdi de egemenliğimize göz diktiler”, “Bizi 100 yıl geriye götürüyorlar”, “Berlin bize sömürgecilik teklif ediyor” tarzında tepkiler ortaya koymuşlardı.
Dünyaca ünlü Milli Ekonomi Modeli’nin sahibi Prof. Dr. Haydar Baş, “AB dağılmaya mahkumdur” derken hamasi duygularla bunu söylemiyor. Bakın, AB daha karşılaştığı ilk problemde ters köşeye yattı.
Yunanistan’ın bu hale gelmesindeki asıl neden Kapitalizm ve AB projesi iken, AB liderleri kendilerini kurtarma adına bir üyelerini tamamen ezme ve tekme tokat AB’den kovma telaşı içindeler.
Yunan halkını yılarca yerli üretimden uzaklaştırdılar, ithalata alıştırdılar, borç parayla tüketimi özendirdiler ve bu sebeplerden dolayı çıkmaza giren Yunanistan’ın kapısına da şimdi çarpı işareti koyuyorlar.
Basit bir Yunanistan sorununa bile çözüm üretemeyen AB, benzer durumu yaşayan diğer üyeler için artık güvenilirliğini kaybetmiştir. İspanya, Portekiz, İtalya ve hatta Fransa benzer bir tabloyla karşılaşmak üzeredir. İspanya’da durgunluk endişesi sürüyor, Portekiz’in ikinci bir pakete ihtiyaç duyduğu ifade ediliyor, İtalya’nın borç yükü ve Fransa’nın kredi notunu düşürmesi AB’nin önemli gündemleri arasında…
Anayasa konusunda hala bir birliktelik sağlayamayan AB, artık bütçe konusunda da hiçbir ortak tavır alamıyor. AB zaten siyasi birlikteliğini sağlayamamıştı, bugüne kadar varlığının devamını sağlayan tek neden olan ekonomik birliktelik konusunda da perişan oldular.
Başta AB ve ABD olmak üzere, tüm dünya ülkeleri Kapitalizmin pençesinden kurtulmadığı müddetçe, milli kaynaklarla ve parayla kalkınmayı, adil gelir dağılımını, tam istihdamı ve sürekli büyümeyi sağlayan dünyada tek model olan Milli Ekonomi Modeli’ni hayata geçirmedikleri müddetçe yaşadıkları krizler devam edecektir ve bu krizlere asla bir çözüm bulamayacaklardır.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Murat Çabas / diğer yazıları
- Asgari ücrete zam, enflasyonun sebebi değil, sonucudur / 13.12.2025
- Kokuşmuşluk her yerde! / 12.12.2025
- Trump'ın 'Türk ordusu' övgüsü, Barrack'ın 'monarşi' ilgisi / 11.12.2025
- Millet fakirleştiren büyüme, büyüme değildir / 10.12.2025
- 'Dün salonlara sığmadık, yarın sandıklara sığmayacağız' / 09.12.2025
- BTP'den 'Büyük Kongre'ye büyük hazırlık / 06.12.2025
- Etrafımız ateş çemberi / 05.12.2025
- Enflasyon, ‘talebi baskılama’ aracı mı? / 04.12.2025
- Asgari ücreti kim belirliyor: Komisyon mu, hükümet mi, JpMorgan mı? / 03.12.2025
- Gıdasız kalma riski bir ulusal güvenlik meselesi / 02.12.2025
- Kokuşmuşluk her yerde! / 12.12.2025
- Trump'ın 'Türk ordusu' övgüsü, Barrack'ın 'monarşi' ilgisi / 11.12.2025
- Millet fakirleştiren büyüme, büyüme değildir / 10.12.2025
- 'Dün salonlara sığmadık, yarın sandıklara sığmayacağız' / 09.12.2025
- BTP'den 'Büyük Kongre'ye büyük hazırlık / 06.12.2025
- Etrafımız ateş çemberi / 05.12.2025
- Enflasyon, ‘talebi baskılama’ aracı mı? / 04.12.2025
- Asgari ücreti kim belirliyor: Komisyon mu, hükümet mi, JpMorgan mı? / 03.12.2025
- Gıdasız kalma riski bir ulusal güvenlik meselesi / 02.12.2025


















































































