logo
08 EYLÜL 2024

AB gündemi tekrar ısınıyor

04.03.2005 00:00:00
AB-Türkiye ilişkileri kısa bir fetret döneminden sonra tekrar ısınmaya başladı.

Bu fetret döneminde AKP hükümetinin 17 Aralık öncesi yaşadığı yorgunluğu atabilmesi ve Türk milleti üzerindeki AB konusunda oluşan olumsuz havanın dağılması beklenildi.

Diğer bir sebep de, Ortadoğu'da yaşanan ve Türkiye'yi yakından ilgilendiren sıcak gelişmelerdi. Bu süre zarfında AB bir adım geri, ABD bir adım ileri uygulaması yapıldı.

Esasen fetret döneminde AB, Türkiye'nin sınırında meydana gelen önemli gelişmelere takındığı tavırdan da cesaretlendi.

"Bunlar Kerkük ve Musul konusunda ses çıkarmadıklarına göre, başta Kıbrıs ve Ege konularında da ses çıkarmazlar" diye düşündüler ve düğmeye bastılar.

Arka arkaya AB'li yetkililerin açıklamaları ve baskıları gelmeye başladı.

"AB konusunda rehavete kapılmayın".

"Kıbrıs konusunda ek protokolu imzalayın"(Ankara anlaşmasını Güney Rum kesiminin de dahil olduğu 10 yeni üyeye genişletin, kısaca Rum kesimini tanıyın demek istiyorlar).

"Din derslerindeki zorunluluğu kaldırın".

"Nüfus hanelerindeki din bölümünü kaldırın".

"Azınlıklara daha fazla haklar tanıyın"(Onların bahsettiği azınlık tanımı Lozan'a göre değil, ilerleme raporuna göre).

Bu soğuk duş etkisiyle beraber hükümet, Irak konusunda "tepkisizlik" gündemini AB'ye kaydırdı ve esas duruşla Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Namık Tan'a "hayır biz rehavette değiliz, gerekeni yapıyoruz" tekmilini verdirerek, verdikleri sözlerin ve attıkları imzanın arkasında olduklarını beyan ettiler.

Bu arada fetret devri de olsa, basının gündemine fazla yansımasa da AB'ye uyum adı altında yapısal reformlar hızla devam etmektedir.

Başbakan Erdoğan 17 Aralık zirvesinin sonrasında yaptığı konuşmada "Yapısal değişimler, gerek zihinsel olarak gerekse toplum yapısında kök salmaya devam edecektir" demişti ve yapılan değişimlere "sessiz devrim" olarak nitelendirmişti.

Gerçekten de bu değişimler farenin kulağı kemirdiği gibi sessiz ve hissettirmeden devam etmektedir.

Sayın Erdoğan devamında "Bundan sonraki süreç daha zor ve daha engebeli olacak" şeklinde ifade etmişti.

Başbakan Erdoğan'a bir gazeteci zirveden sonraki zorlu süreçte neler yapılacağını sorduğunda Erdoğan "Romanı ve hikayesi yazıldığında açıklanır" şeklinde cevap vermişti.

Burada Başbakan'ın zorlu süreçteki zorluk, AB'nin kabul edilemez taleplerinin milletimize yedirilmesi anlamına geldiği her geçen gün anlaşılmaktadır.

Esasen bu roman ve hikaye birileri tarafından çok önceleri yazıldı. Bu roman ve hikaye yaşananı değil, yaşanılacak hedefleri kapsıyor.

Şimdi ise senaryonun sahnelerini yavaş yavaş yaşıyoruz veya yaşatılıyoruz.

Bir AB hayali uğruna ülkemizi tehdit eden konularda verilen sözlerin tek tek uygulanması isteniyor ve Kurtuluş Savaşı'ndan önceki Sevr atmosferinin tekrar diriltilmesi planlanıyor.

AB'den son zamanlarda gelen taleplerin içinde "Sevr'i tanıyın" dayatması da vardı. "Sevr paranoyası" diyenlerin dikkatine sunulur.

Zorlu süreç olan yapısal değişimlerin, yani sessiz devrimin ne anlama geldiği de çok açık.

Ülkemiz üzerinde hesapları olanlar, Türk milleti dini ve milli değerlerine bağlı kaldıkça neleri başarabildiklerini pratik olarak çok iyi biliyorlar.

Milletimiz bu değerlere sımsıkı sarıldıkça onlar asla emellerine kavuşamayacaklar.

Alman Prof. Neumark'ın ifadesiyle "Avrupalıların en çok korktukları husus, Türklerin kendi benliklerine dönmeleri, kendi güçlerini fark edebilmeleridir".

İşte yapısal değişimlerin, sessiz devrimin hedefi bu direnci kırmaktır.

Bu aziz milletin tekrar Kurtuluş Savaşı, Çanakkale Savaşı kazanmaması için gerekli önlemlerin alınmasıdır bu değişimler.

Azınlıklara bölünün, din derslerini kaldırın, tarımı engelleyin, üreticiyi teşvik etmeyin, tüketici kesim olan yüzde 95'lik vatandaşa vergi üstüne vergi yükleyin gibi yaptırımlar ve talimatlar işte bu direncin kırılmasına yöneliktir.

Kafasını ve gönlünü satmış olan bazı ilahiyatçılara din konusunda yaptırılan tahrifatlar ve önü kanunlarla açılan misyonerlik faaliyetleri de bu yapısal katliamın tuzu biberi.

AB kendi sınırları içerisinde yüzbinlerce Müslüman olmasına rağmen İncil derslerini zaruri tutarken, sana din derslerini kaldır diyor. Gerçekten de buna yapısal reform değil, yapısal katliam denir.

Dışarıdan beslemeli ve siyasi amaçlı Misyonerlik çalışmaları için bakın yetkililer ne diyor?

Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik "İnsanlar okullardaki din dersi kapsamı dışında kendi dinlerini yaşayabilmek, kendi dinlerinin pratiklerini öğrenebilmek için imkanlar araştırıyorsa, bu konuda gerekli düzenlemeler yapılmalı, kolaylıklar sağlanmalıdır" açıklamasını yapıyor.

Şimdi diyeceksiniz ki, İslam açısından değerlendirirseniz doğru, fakat sayın Çelik İslam dinini değil, misyonerliği kastettiği gerçeğinden yola çıkarsanız maksadı anlarsınız.

Niye İslam dinini kastetmiyor? Çünkü, AKP iktidarının çıkardığı kanunlara göre İslam eğitimi için bir araya gelmek suç ve izinsiz Kuran dersi verenler hapis cezasına layık görülüyor.

Misyonere serbest, Müslüman'a

ceza.

Diyanet İşleri Bakanı'nın açıklaması ise oldukça manidar.

Ali Bardakoğlu da herkesin dinini anlatmasına saygı duyulması gerektiğini ifade etti.

Tamam da sayın Bardakoğlu, hiçbir Hıristiyan'ın olmadığı semtlerde ve mahallelerde kilise evleri açıldı. Bunlar senin Müslüman gençlerini Hıristiyan yapmak için açıldı. Hatta AKP'li bir milletvekili'nin oğlu da kilise pastörü oldu ve Hıristiyan olan gençler "Ben Pontus'um" diyor.

Şimdi sayın Bardakoğlu, Diyanetin başı olarak ülkemizin bütünlüğünü tehdit eden bu gelişmelerden sonra böyle mi denmesi lazım, yoksa "Ey vatandaşlar, yetkililer, ülkemiz misyoner tehdidi altındadır, gerekli önlemleri alın" mı demek lazım?

AB ve ABD'nin hedefi nettir ve bunu gizlemiyorlar.

Her şeyimizi kaybettikten sonra başımızı duvarlara vurmanın bir faydası olmayacak.

Bugün atacağımız adımlar çok önemli.

Eğer reform yapacaksak, değişim yapacaksak, bizi intihara götüren AB taleplerine göre değil, bizi biz yapan değerlerimize göre yapmalıyız.

Dün bizi dünyanın süper gücü yapan temel unsurlara, Cumhuriyetin ilk yıllarında borcunu ödeyen, sanayide, siyasette kendini İspatlamış Türkiye'nin kriterlerine sahip çıkmalıyız.
 
Murat Çabas / diğer yazıları
Erdoğan'dan teğmenlere tepki
'Bunlar temizlenecek'
Esenyurt'ta 'site dolandırıcılığı' davasında ara karar
Bir sanık tahliye edildi
İsrail vahşette sınır tanımıyor
Öldürdükleri çocuğun cesedini iş makinasıyla parçaladılar
Kahramanmaraş'ta 5 büyüklüğünde deprem
Merkez üssü Pazarcık ilçesi
Soykırım devam ediyor
Gazze'de can kaybı 40 bini geçti
Tüzük değişikliği kabul edildi
İşte CHP'nin yeni tüzüğü
Batı Şeria'daki gösteride vuruldu
İsrailli keskin nişancılar Türk aktivisti de katletti
Mahkeme serbest bırakmadı
İzmir'deki elektrik cinayetinde arar karar çıktı
Rekorlar alt üst!
Dünya bu yaz resmen pişti
Kozanoğlu'nden net eleştiriler
'Bu OVP de, vatandaşa gün yüzü göstermeyecek'
Milletçe yabancıları zengin ediyoruz!
e-ticaret sektörüne de yabancılar hakim!
İsrail, Türk kadını öldürdü
Dışişleri'nden İsrail'e tepki
Erzurum semalarında bombalı uçak paniği
Hindistan'dan Almanya'ya gidiyordu
'Bizi tüccara muhtaç etmeyin'
Fındık üreticisinden çağrı
'En kısa zamanda sınır dışı edeceğiz'
İran'dan düzensiz göçmen kararı
Erdoğan'dan teğmenlere tepki
'Bunlar temizlenecek'
Esenyurt'ta 'site dolandırıcılığı' davasında ara karar
Bir sanık tahliye edildi
İsrail vahşette sınır tanımıyor
Öldürdükleri çocuğun cesedini iş makinasıyla parçaladılar
Kahramanmaraş'ta 5 büyüklüğünde deprem
Merkez üssü Pazarcık ilçesi
Soykırım devam ediyor
Gazze'de can kaybı 40 bini geçti
Tüzük değişikliği kabul edildi
İşte CHP'nin yeni tüzüğü
Batı Şeria'daki gösteride vuruldu
İsrailli keskin nişancılar Türk aktivisti de katletti
Mahkeme serbest bırakmadı
İzmir'deki elektrik cinayetinde arar karar çıktı
Rekorlar alt üst!
Dünya bu yaz resmen pişti
Kozanoğlu'nden net eleştiriler
'Bu OVP de, vatandaşa gün yüzü göstermeyecek'
Milletçe yabancıları zengin ediyoruz!
e-ticaret sektörüne de yabancılar hakim!
İsrail, Türk kadını öldürdü
Dışişleri'nden İsrail'e tepki
Erzurum semalarında bombalı uçak paniği
Hindistan'dan Almanya'ya gidiyordu
'Bizi tüccara muhtaç etmeyin'
Fındık üreticisinden çağrı
'En kısa zamanda sınır dışı edeceğiz'
İran'dan düzensiz göçmen kararı
logo

Beşyol Mah. 502. Sok. No: 6/1
Küçükçekmece / İstanbul

Telefon: (212) 624 09 99
E-posta: internet@yenimesaj.com.tr gundogdu@yenimesaj.com.tr


WhatsApp iletişim: (542) 289 52 85


Tüm hakları Yeni Mesaj adına saklıdır: ©1996-2024

Yazılı izin alınmaksızın site içeriğinin fiziki veya elektronik ortamda kopyalanması, çoğaltılması, dağıtılması veya yeniden yayınlanması aksi belirtilmediği sürece yasal yükümlülük altına sokabilir. Daha fazla bilgi almak için telefon veya eposta ile irtibata geçilebilir. Yeni Mesaj Gazetesi'nde yer alan köşe yazıları sebebi ile ortaya çıkabilecek herhangi bir hukuksal, ekonomik, etik sorumluluk ilgili köşe yazarına ait olup Yeni Mesaj Gazetesi herhangi bir yükümlülük kabul etmez. Sözleşmesiz yazar, muhabir ve temsilcilere telif ödemesi yapılmaz.