Yeniden Refah Partisi'nin (YRP) Cumhur İttifakı'na katılmasıyla Türkiye'de siyasetin nasıl bir şey olduğunu bir kez daha gördük.
Cumhur İttifakı'na 4 gün önce rest çeken YRP lideri Fatih Erbakan, önceki gün Cumhur İttifakı'na katılma kararını açıkladı.
Ülkemizde siyasetinde yüzde 99 ihtimal verdiğiniz şeyler çoğu zaman gerçekleşmezken, yüzde 1 ihtimal verdikleriniz genellikle gerçekleşebilir.
Bu bağlamda Türkiye siyasetinde yüzde 99 ile yüzde 1 gerçekte eşittir…
Ve Demirel'in dediği gibi 'Türkiye siyasetinde 24 saat çok uzun bir süredir…'
Rakip gibi görünenlerin müttefik, müttefik gibi sanılanların ise rakip oldukları garip bir seçim dönemi yaşıyoruz.
YRP'nin Cumhur İttifakı'na katılma kararını 24 Mart'ta Beştepe'de Cumhurbaşkanı Erdoğan'la görüşmesinde sonra duyuran Erbakan, parti olarak şart koştukları 30 maddenin tamamının imza altına alınarak kabul edildiğini söyledi.
Bu şartlardan bazılarını okuyunca, borç senetlerinin altına kolayca imza atanların genellikle o borcu ödemeye niyetli olmayanlar olduğu aklıma geldi.
Zira bahsi geçen 30 madde arasında öyle ifadeler var ki, bunlar 20 yıllık AKP hükümetlerinin icraatlarının tam tersi şeyler. Ya AKP 20 yıllık geçmişini inkâr edecek, ya da bu şartlar asla yerine gelmeyecek…
Zaten ne kadar aradıysam da imzalandığı ifade edilen 30 maddenin yer aldığı belgenin aslını bulamadım.
Tek görebildiğimiz Fatih Erbakan'ın ittifaka dahil olduğunu açıklarken elinde tuttuğu mutabakat metninin son cümlesinde "Göçmenlerin güvenli şekilde ülkelerine dönüşüne yardımcı olunacaktır" cümlesi oldu.
Ben ciddi ciddi 30 maddelik anlaşmanın bir aldatmaca olduğunu düşünüyorum.
Erbakan'ın bahsettiği mutabakatta ilave vergi ve zamlardan kaçınılması, çiftçi, esnaf ve üreten kuruluşların faiz borçlarının silinmesi, ana paranın faizsiz yapılandırılması, çalışanların ve emeklilerin aylık gelirlerinin yoksulluk sınırından aşağıda olmaması (Türk-İş'e göre Şubat 2023'te yoksulluk sınırı 30 bin 700 TL olduğunu hatırlatırım), mazottan vergi alınmaması, atamalarda adalet ve liyakatin dikkate alınması gibi maddelerin de yer aldığı ifade ediliyor.
İyi de bunları kâğıt üstüne yazmak hiçbir anlam ifade etmediğini AKP Türkiye'sinde hepimiz çok iyi biliyoruz.
Zira anayasada yazan pek çok kanuna AKP'li dönemlerde uyulmadı.
Bu uyulmayan anayasa maddelerinin son halkası da madde 101'de geçen "Cumhurbaşkanının görev süresi beş yıldır. Bir kimse en fazla iki defa Cumhurbaşkanı seçilebilir" ibaresi oldu.
Dolayısıyla anayasanın bağlamadığı bir politik anlayışın, var olup olmadığı şüpheli 30 maddelik mutabakatta yazanlara uyacağını zannetmek saflık olmayacak mıdır?
Bana öyle geliyor ki, bu 30 madde olayı, babası Necmettin Erbakan'ın AKP hakkında geçmişte söylediklerini hatırlatacaklara yanıt vermek için YRP'li Erbakan için düşünülmüş basit bir siyasi manevradan ibaret.
Yani 30 madde açıklamaları, sadece Fatih Erbakan'a Cumhur İttifakı'na katılması nedeniyle başlayan eleştirileri savuşturmasına hizmet edecek.
- Siyasette devrimi millet yapmalı / 22.03.2024
- İslam ülkeleri Endülüs’ün hâline düştü / 19.03.2024
- İktidardakiler sazan avına mı çıktı? / 14.03.2024
- Değişim istiyorsan önce sen değişmelisin! / 11.03.2024
- Hiçbir şey yapamıyorsanız ABD’nin istemediğini yapın / 20.09.2023
- Türkiye’ye göç etmek çok kolay! / 29.08.2023
- AKP beceremedi diye nas yok olmaz! / 26.08.2023
- Gerçek itibar ormanı yanmaktan korumaktır / 24.08.2023
- Aynı insanlarla değişim olmaz / 22.08.2023