20 Ocak 1990 Bakü katliamı hakkında gördüğüm ve duyduğum şeyleri gençlere iletmekle yükümlüyüm. Allah şehitlerimize rahmet eylesin!
Bu cinayeti görmek ne kadar zorsa, onu hatırlamak da o kadar zor. Ama asla unutulmayacak!
Öncelikle, size bu cinayeti gerçeğe dönüştüren nedenleri anlatmak istiyorum. Hain Gorbaçov rejimi (SSCB son başkanı) Ermenistan'a Karabağ'ı hediye etmek istedi. Kahraman halkımız bunu reddetti. Nahçıvan'da, devrimciler Sovyet demir sınırlarını söküp İran sınırını açtılar. Gösteriler başladı. Gündüz ve gece insanlar Bakü'deki mevcut Azadlık meydanındaydı. Ülkemiz, SSCB ülkeleri arasında ilk kez bağımsızlık yasasını kabul etti. Aynı yıl, ünlü Avrupa dergilerinden biri Azerbaycan'ı en çok mücadele eden halk olarak tanımladı. Baltık Cumhuriyetleri de aynı yolu izledi. Uyanış Orta Asya ülkelerinde de ortaya çıktı. Sovyetler Birliği'nin çöküşü başladı. Sovyet şovenizmi buna izin veremezdi. Bu nedenle, 20 Ocak 1990 Bakü katliamı yapıldı!
Bakü'ye getirilen askerlerin çeşitli bölgelerde konuşlanmış Ermeni askerlerinden oluştuğu zaten iyi bilinmektedir. Gorbaçov Bakü'de olağanüstü hal ilan etti ve bu konuda halkı bilgilendirmedi. Sovyet rejiminin vahşetlerinden rahatsız olan insanlar sokaklara döküldü. Askerler Bileceri üzerinden şehre girerken, yüksek katlı binanın 7. katında oturan meslektaşım ve arkadaşım Baba Hammedov ailesi ile birlikte onların attıkları kurşunların kurbanı oldular. Şimdi mezarı şehitler Caddesi'nde ilk sırada. Allah ona rahmet etsin!
Askerler şimdiki 20 Ocak metro istasyonundan (o zaman XI Kızıl Ordu istasyonu idi) şehre dahil oldular. Orası kalabalıktı. Onlar kalabalığı kurşuna dizdiler. Orada metro istasyonu olmasaydı, öldürülen kişi sayısı daha fazla olurdu.
O zamanlar 7. Mahalle'de (mikrorayon) yaşıyordum. Çocuklar gözlerini açtıklarında (20 Ocak'daydım), mahallenin askerlerle dolu olduğunu görüyorlar. İnsanların kafalarını evden çıkarmasına bile izin vermediler. Yanımızda bir Rus ailesi vardı. Askerler bu evde mühimmat tutuyorlardı. Sıradan insanların yaşadığı sokaklar da askerlerle doluydu. Karşılarına çıkanları kurşunladılar. İnsanlar tankların altında inliyordu. Resmi olarak 146 kişi öldürüldü. Fakat gerçek ölüm sayısı fazla idi. Nargin adasında (Hazar Denizinin Bakü kıyısında olan) birçok kişi gizlice gömüldü. Bu olaylar, SSCB'nin çökmesine neden oldu.
Öldürülenlerin cenazesi sırasında yüz binlerce insan meydanlara akın etti. Sokaklarda kalabalık askerler onları korkutmadı. Askerlerin üzerine yürüyorlardı. O zamanlar Bakü köylerinde seralarda yetiştirilen binlerce kırmızı karanfiller meydana serildi ve orayı al kana boyadı. Sovyet İmparatorluğu şehitleri gözlerden uzak bir yere gömmek istediler. Ancak korkusuz insanlar asker çemberini kırarak Şehitler Mezarlığına çıktılar. Mezarlar kazılırken insan kemikleri çıkıyordu. Bunlar, rejimin hangi suçlarını rapor ediyordu?!
Kapalı Sovyet rejimi, bu cinayeti dünya kamuoyundan gizlemeyi amaçladı. Fakat 20 Ocak sabahı büyük lider Haydar Aliyev, Moskova'daki Azerbaycan Büyükelçiliğinde basın toplantısı düzenleyerek 20 Ocak olaylarını tüm dünyaya bir katliam olarak ilan etti. Allah ona rahmet etsin!
Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Haydar oğlu Aliyev, 44 günlük Karabağ savaşında (27 Eylül - 10 Kasım 2020) bu katliamın intikamını aldı. Topraklarımızı işgalden kurtardı. Kırmızı karanfiller yerine zafer sembolü olan Harı Bülbül geldi. Her karanlık gecenin bir gündüzü olur! Türkiye ile birleşen Azerbaycan parlak bir gelecek buldu ve gelişme yolunda güvenle ilerliyor.