Marmara Denizi'nde yine müsilaj tehdidi
Marmara Denizi'nde son dönemlerde denizanalarının sayısındaki artış, müsilaj oluşumu için uygun koşulları tekrar gündeme getirdi
21.03.2024 15:54:00
Fahri Fatih Özcan
Fahri Fatih Özcan
Marmara Denizi'nde son dönemlerde denizanalarının sayısındaki artış, müsilaj oluşumu için uygun koşulları tekrar gündeme getirdi. İstanbul Boğazı'nın kıyı kesimlerinde denizanası yoğunluğu dikkat çekici seviyelere ulaşırken, uzmanlar bu durumun müsilaj için bir zemin hazırladığı konusunda uyarıyorlar.
Küresel ısınmanın etkisiyle deniz suyu sıcaklıklarının artması, deniz kirliliği ve kıyı tahribatı gibi faktörler, denizanalarının çoğalmasına ve dolayısıyla müsilaj riskinin artmasına neden oluyor. İstanbul Üniversitesi Su Bilimleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Melek İşinibilir Okyar, denizanalarının bakteriyel aktiviteyi tetikleyerek müsilaj oluşumuna zemin hazırladığını belirtiyor.
Marmara Denizi'nde özellikle 'Aurelia aurita' olarak bilinen Aydeniz anası türünde ciddi bir artış gözlemleniyor. Bu artış, ekosistemin değiştiğini ve Marmara'nın ötrofik bir hale geldiğini gösteriyor. Prof. Dr. Okyar, müsilaj oluşturan fitoplanktonik türlerin stres altında olduğunda müsilajın oluşabileceğini ve denizanalarının artışının bu süreci hızlandırdığını ifade ediyor.
Bandırma Onyedi Eylül Üniversitesi Denizcilik Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mustafa Sarı ise, deniz suyu sıcaklıklarının mevsim normallerinin üzerinde seyrettiğini ve bu durumun müsilaj oluşumunu tetikleyebileceğini söylüyor. Prof. Dr. Sarı, müsilajın bir sonuç olduğunu ve nedenleri ortadan kalkmadan müsilajın tekrar etme ihtimalinin yüksek olduğunu vurguluyor.
Sonuç olarak, Marmara Denizi'nde müsilaj tehdidi devam ediyor ve bu durum, deniz ekosistemini korumak için acil önlemler alınması gerektiğini gösteriyor. Deniz suyu sıcaklıklarının artışı, deniz kirliliği ve kıyısal alan tahribatının azaltılması, denizanalarıyla beslenen balık türlerinin korunması gibi adımlar atılarak müsilaj riski minimize edilebilir. Ancak bu adımların etkili olabilmesi için bölgesel ve ulusal düzeyde koordineli bir çaba gerekmektedir.
Müsilaj, yani deniz salyası, insan sağlığı üzerinde çeşitli etkilere sahip olabilir. Uzmanlar, müsilajın insan sağlığına zarar verebileceğini ve müsilajın yoğun olduğu bölgelerde denize girilmemesi gerektiğini belirtiyorlar. Müsilaj tabakası, zararlı mikroorganizmaların üremesi için bir zemin oluşturabilir ve toksinlerin oluşumuna neden olabilir. Bu durum, ciltte kızarıklık, kaşıntı, şişlik gibi kısa vadeli sorunlara yol açabilir ve egzema veya sedef gibi kronik cilt hastalıklarını tetikleyebilir.
Müsilaj, ağır metalleri de bünyesine çekebilir ve bu da vücut için zararlı olabilir. Yüzme sırasında göze temas eden müsilaj, gözde kızarıklık, kaşıntı ve çapaklanmaya neden olabilir. Ayrıca, yüzme sırasında ağız yoluyla alınan toksinler, bulantı, kusma, karın ağrısı ve ishal gibi sindirim sistemi sorunlarına yol açabilir.
Müsilajın deniz canlıları üzerindeki olumsuz etkileri de insan sağlığını dolaylı yoldan etkileyebilir. Deniz canlılarının içerisine nüfus ederek onları zehirleyebilir ve bu durum, deniz ürünlerinin tüketimiyle insanlara geçebilir. Bu nedenle, müsilajın yoğun olduğu dönemlerde, bu bölgelerden çıkarılan deniz ürünlerinin tüketilmemesi önerilmektedir.
Bununla birlikte, müsilajın insan sağlığına doğrudan etkileyecek bir durum olmadığı, ancak ortamda sirkülasyonun azalması nedeniyle bakteriyel parçalanmanın yoğun olarak gerçekleşmesi, dolaylı olarak insan sağlığı üzerinde negatif etki oluşturabileceği belirtiliyor. Müsilajın yoğun olduğu sahillerde uzun süre dolaşmak, solunum yolu rahatsızlıklarına neden olabilir ve deniz canlısı tüketimi sonrasında baş ağrısı, sersemlik, baş dönmesi, bulantı, kusma veya ishal gibi belirtiler ortaya çıkarsa, müsilajın zararlı etkilerine maruz kalınmış olabileceği ve bir sağlık kuruluşuna başvurulması gerektiği ifade ediliyor.
Küresel ısınmanın etkisiyle deniz suyu sıcaklıklarının artması, deniz kirliliği ve kıyı tahribatı gibi faktörler, denizanalarının çoğalmasına ve dolayısıyla müsilaj riskinin artmasına neden oluyor. İstanbul Üniversitesi Su Bilimleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Melek İşinibilir Okyar, denizanalarının bakteriyel aktiviteyi tetikleyerek müsilaj oluşumuna zemin hazırladığını belirtiyor.
Marmara Denizi'nde özellikle 'Aurelia aurita' olarak bilinen Aydeniz anası türünde ciddi bir artış gözlemleniyor. Bu artış, ekosistemin değiştiğini ve Marmara'nın ötrofik bir hale geldiğini gösteriyor. Prof. Dr. Okyar, müsilaj oluşturan fitoplanktonik türlerin stres altında olduğunda müsilajın oluşabileceğini ve denizanalarının artışının bu süreci hızlandırdığını ifade ediyor.
Bandırma Onyedi Eylül Üniversitesi Denizcilik Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mustafa Sarı ise, deniz suyu sıcaklıklarının mevsim normallerinin üzerinde seyrettiğini ve bu durumun müsilaj oluşumunu tetikleyebileceğini söylüyor. Prof. Dr. Sarı, müsilajın bir sonuç olduğunu ve nedenleri ortadan kalkmadan müsilajın tekrar etme ihtimalinin yüksek olduğunu vurguluyor.
Sonuç olarak, Marmara Denizi'nde müsilaj tehdidi devam ediyor ve bu durum, deniz ekosistemini korumak için acil önlemler alınması gerektiğini gösteriyor. Deniz suyu sıcaklıklarının artışı, deniz kirliliği ve kıyısal alan tahribatının azaltılması, denizanalarıyla beslenen balık türlerinin korunması gibi adımlar atılarak müsilaj riski minimize edilebilir. Ancak bu adımların etkili olabilmesi için bölgesel ve ulusal düzeyde koordineli bir çaba gerekmektedir.
Müsilajın insan sağlığına etkisi nedir?
Müsilaj, yani deniz salyası, insan sağlığı üzerinde çeşitli etkilere sahip olabilir. Uzmanlar, müsilajın insan sağlığına zarar verebileceğini ve müsilajın yoğun olduğu bölgelerde denize girilmemesi gerektiğini belirtiyorlar. Müsilaj tabakası, zararlı mikroorganizmaların üremesi için bir zemin oluşturabilir ve toksinlerin oluşumuna neden olabilir. Bu durum, ciltte kızarıklık, kaşıntı, şişlik gibi kısa vadeli sorunlara yol açabilir ve egzema veya sedef gibi kronik cilt hastalıklarını tetikleyebilir.
Müsilaj, ağır metalleri de bünyesine çekebilir ve bu da vücut için zararlı olabilir. Yüzme sırasında göze temas eden müsilaj, gözde kızarıklık, kaşıntı ve çapaklanmaya neden olabilir. Ayrıca, yüzme sırasında ağız yoluyla alınan toksinler, bulantı, kusma, karın ağrısı ve ishal gibi sindirim sistemi sorunlarına yol açabilir.
Müsilajın deniz canlıları üzerindeki olumsuz etkileri de insan sağlığını dolaylı yoldan etkileyebilir. Deniz canlılarının içerisine nüfus ederek onları zehirleyebilir ve bu durum, deniz ürünlerinin tüketimiyle insanlara geçebilir. Bu nedenle, müsilajın yoğun olduğu dönemlerde, bu bölgelerden çıkarılan deniz ürünlerinin tüketilmemesi önerilmektedir.
Bununla birlikte, müsilajın insan sağlığına doğrudan etkileyecek bir durum olmadığı, ancak ortamda sirkülasyonun azalması nedeniyle bakteriyel parçalanmanın yoğun olarak gerçekleşmesi, dolaylı olarak insan sağlığı üzerinde negatif etki oluşturabileceği belirtiliyor. Müsilajın yoğun olduğu sahillerde uzun süre dolaşmak, solunum yolu rahatsızlıklarına neden olabilir ve deniz canlısı tüketimi sonrasında baş ağrısı, sersemlik, baş dönmesi, bulantı, kusma veya ishal gibi belirtiler ortaya çıkarsa, müsilajın zararlı etkilerine maruz kalınmış olabileceği ve bir sağlık kuruluşuna başvurulması gerektiği ifade ediliyor.