Niçin Resulullah’a ümmî denilmiştir?
Ca’fer b. Muhammed es-Sûfî rivâyet etmiştir: “Ebû Ca’fer Muhammed b. Ali er-Rızâ’ya (a.s.) dedim ki: ‘Ey Resûlullah’ın oğlu! Niçin Resûlullah’a (s.a.a.) ümmî denilmiştir? Okuma yazma bilmediği için mi?’
10.05.2024 08:49:00
Haber Merkezi
Haber Merkezi
Davud b. Kâsım el-Ca'ferî rivâyet etmiştir: "Ebû Ca'fer'e (a.s.), 'Sana fedâ olayım, Samed ne demektir?' diye sordum.
'Az olsun, çok olsun her ihtiyaç için kastedilen kimse demektir' buyurdu."
Ebû Hâşim el-Ca'ferî rivâyet etmiştir: "Ebû Ca'fer'e (a.s.) sordum: 'Vahid ne demektir?'
'Bütün dillerin bir olduğu hususunda ittifak ettiği zât demektir. Nitekim Yüce Allah şöyle buyurmuştur: 'And olsun ki onlara, gökleri ve yeri kim yarattı, diye sorsan, elbette Allah'tır, derler' buyurdu."
Ca'fer b. Muhammed es-Sûfî rivâyet etmiştir: "Ebû Ca'fer Muhammed b. Ali er-Rızâ'ya (a.s.) dedim ki: 'Ey Resûlullah'ın oğlu! Niçin Resûlullah'a (s.a.a.) ümmî denilmiştir? Okuma yazma bilmediği için mi?'
Buyurdu ki: 'Allah'ın laneti onların üzerine olsun; yalan söylüyorlar. Böyle bir şey olabilir mi?
Allah, Kitab'ının muhkem ayetinde şöyle buyurmuştur: 'Ümmîlere içlerinden, kendilerine âyetlerini okuyan, onları temizleyen, onlara Kitab'ı ve hikmeti öğreten bir peygamber gönderen O'dur.'
Resûlullah (s.a.a.) bilmediği bir şeyi onlara nasıl öğretebilirdi?
Allah'a yemin ederim ki, Resûlullah (s.a.a.) yetmiş iki dilden veya yetmiş üç dilden okuma yazma bilirdi.
'Ümmî olarak isimlendirilmesinin nedeni, Mekkeli olmasıdır. Çünkü Mekke'nin bir adı da Ummü'l-Kura/Şehirlerin Anası'dır. Nitekim Yüce Allah bir âyette şöyle buyurmuştur: 'Ummü'l-Kura/ Mekke ve çevresindekileri uyarman için...'
Ayrıca "Ümmî" kavramını bu şekilde anlamlandırmak, Hz. Peygamber'in (s.a.a.) hiç kimseden okuma yazma öğrenmemiş olması gerçeğiyle de çelişmez. Bu, Resûlullah'ın (s.a.a.) hayatında belirginleşen mucizelerden biridir.
Hiç kimseden ders almadan en yüksek düzeyde ilimle nitelenmiş olması, insana bilmediğini öğreten Âlim Allah ile irtibatının delilidir.
Amr b. Ebû'l-Mikdam rivâyet etmiştir ki: "İmam Rızâ (a.s.) ile İmam Muhammed Cevad'ın (a.s.), 'İyi işi işlemekte Sana karşı gelmesinler' âyetiyle ilgili olarak şöyle dediğini duydum:
'Resûlullah (s.a.a.) Fâtıma'ya (a.s.) dedi ki: Ben öldüğüm zaman, yüzünü tırmalama, saçını başını yolma, âh u vâh edip figân etme, başımda feryat edip ağlama! Yüce Allah'ın Kitab'ında yer alan 'İyi işi işlemekte Sana karşı gelmesinler' âyetinde sözünü ettiği ma'ruf/iyi iş budur.'"
el-Kâfî'de Ebû Ca'fer el-Cevad'ın (a.s.) şöyle dediği rivayet edilmiştir:
"Yüce Allah Kadir Gecesi ile ilgili olarak şöyle buyurmaktadır: 'Her hikmetli işe o gecede hükmedilir.' Yani her hikmetli emir o gece indirilir.
Muhkem iki şey olmaz. O, ancak bir tanedir. Bir kimse içinde ihtilâf olmayan bir hüküm verirse, bu, Yüce Allah'ın hükmündendir. Ama içinde ihtilâf olan bir hüküm verip de, bunu doğru olarak kabul eden kimse tağutun hükmüyle hükmetmiştir.
Her sene Kadir Gecesi'nde Veliyy-i Emr'e/Emir Sahibi o senenin işlerinin tefsiri iner. O kendisi ile ilgili şu şu emirlerle, insanlarla ilgili olarak da şu şu emirlerle emredilir.
Bundan başka Emîr Sahibi her gün Allah'ın özel, gizli, hayret verici ve saklı ilmine muhatap olur. Tıpkı Kadir Gecesi inen emir gibi...
'Şayet yeryüzündeki ağaçlar kalem, deniz de arkasından yedi deniz katılarak (mürekkep olsa), yine Allah'ın sözleri (yazmakla) tükenmez. Şüphe yok ki, Allah mutlak gâlip ve hikmet sahibidir.' (Prof. Dr. Haydar Baş İmam Muhammed Taki eserinden)
'Az olsun, çok olsun her ihtiyaç için kastedilen kimse demektir' buyurdu."
Ebû Hâşim el-Ca'ferî rivâyet etmiştir: "Ebû Ca'fer'e (a.s.) sordum: 'Vahid ne demektir?'
'Bütün dillerin bir olduğu hususunda ittifak ettiği zât demektir. Nitekim Yüce Allah şöyle buyurmuştur: 'And olsun ki onlara, gökleri ve yeri kim yarattı, diye sorsan, elbette Allah'tır, derler' buyurdu."
Ca'fer b. Muhammed es-Sûfî rivâyet etmiştir: "Ebû Ca'fer Muhammed b. Ali er-Rızâ'ya (a.s.) dedim ki: 'Ey Resûlullah'ın oğlu! Niçin Resûlullah'a (s.a.a.) ümmî denilmiştir? Okuma yazma bilmediği için mi?'
Buyurdu ki: 'Allah'ın laneti onların üzerine olsun; yalan söylüyorlar. Böyle bir şey olabilir mi?
Allah, Kitab'ının muhkem ayetinde şöyle buyurmuştur: 'Ümmîlere içlerinden, kendilerine âyetlerini okuyan, onları temizleyen, onlara Kitab'ı ve hikmeti öğreten bir peygamber gönderen O'dur.'
Resûlullah (s.a.a.) bilmediği bir şeyi onlara nasıl öğretebilirdi?
Allah'a yemin ederim ki, Resûlullah (s.a.a.) yetmiş iki dilden veya yetmiş üç dilden okuma yazma bilirdi.
'Ümmî olarak isimlendirilmesinin nedeni, Mekkeli olmasıdır. Çünkü Mekke'nin bir adı da Ummü'l-Kura/Şehirlerin Anası'dır. Nitekim Yüce Allah bir âyette şöyle buyurmuştur: 'Ummü'l-Kura/ Mekke ve çevresindekileri uyarman için...'
Ayrıca "Ümmî" kavramını bu şekilde anlamlandırmak, Hz. Peygamber'in (s.a.a.) hiç kimseden okuma yazma öğrenmemiş olması gerçeğiyle de çelişmez. Bu, Resûlullah'ın (s.a.a.) hayatında belirginleşen mucizelerden biridir.
Hiç kimseden ders almadan en yüksek düzeyde ilimle nitelenmiş olması, insana bilmediğini öğreten Âlim Allah ile irtibatının delilidir.
Amr b. Ebû'l-Mikdam rivâyet etmiştir ki: "İmam Rızâ (a.s.) ile İmam Muhammed Cevad'ın (a.s.), 'İyi işi işlemekte Sana karşı gelmesinler' âyetiyle ilgili olarak şöyle dediğini duydum:
'Resûlullah (s.a.a.) Fâtıma'ya (a.s.) dedi ki: Ben öldüğüm zaman, yüzünü tırmalama, saçını başını yolma, âh u vâh edip figân etme, başımda feryat edip ağlama! Yüce Allah'ın Kitab'ında yer alan 'İyi işi işlemekte Sana karşı gelmesinler' âyetinde sözünü ettiği ma'ruf/iyi iş budur.'"
el-Kâfî'de Ebû Ca'fer el-Cevad'ın (a.s.) şöyle dediği rivayet edilmiştir:
"Yüce Allah Kadir Gecesi ile ilgili olarak şöyle buyurmaktadır: 'Her hikmetli işe o gecede hükmedilir.' Yani her hikmetli emir o gece indirilir.
Muhkem iki şey olmaz. O, ancak bir tanedir. Bir kimse içinde ihtilâf olmayan bir hüküm verirse, bu, Yüce Allah'ın hükmündendir. Ama içinde ihtilâf olan bir hüküm verip de, bunu doğru olarak kabul eden kimse tağutun hükmüyle hükmetmiştir.
Her sene Kadir Gecesi'nde Veliyy-i Emr'e/Emir Sahibi o senenin işlerinin tefsiri iner. O kendisi ile ilgili şu şu emirlerle, insanlarla ilgili olarak da şu şu emirlerle emredilir.
Bundan başka Emîr Sahibi her gün Allah'ın özel, gizli, hayret verici ve saklı ilmine muhatap olur. Tıpkı Kadir Gecesi inen emir gibi...
'Şayet yeryüzündeki ağaçlar kalem, deniz de arkasından yedi deniz katılarak (mürekkep olsa), yine Allah'ın sözleri (yazmakla) tükenmez. Şüphe yok ki, Allah mutlak gâlip ve hikmet sahibidir.' (Prof. Dr. Haydar Baş İmam Muhammed Taki eserinden)