Ebu’l-Hasan er-Rıza’nın (a.s.) hayatı -3-
Mektupta şunlar yazıyordu: 'Yıldönümünde yıldız hesabına baktım, gördüm ki sen, falan falan ayda, çarşamba gününde, demirin ve ateşin sıcaklığını tadıyorsun. Senin, emirü'l-mü'minin'in ve İmam Rıza'nın, o gün hamama girdiğinizi görüyorum. Orada hacamat yaptığını ve elindeki isi silmek için eline kan döktüğünü gördüm.'
08.04.2024 08:47:00
Haber Merkezi
Haber Merkezi
Ali b. İbrahim, Yâsir'den şöyle rivayet etmiştir: "Memun, Horasan'dan Bağdat'a doğru hareket edince, Fadl Zürriyaseteyn de hareket etti. Biz de Ebu'l-Hasan (a.s.) ile birlikte yola çıktık. Fadl b. Sehl Zürriyaseteyn, yolda kardeşi Hasan b. Sehl'den bir mektup aldı.
Biz de bir yerde konaklamıştık. Mektupta şunlar yazıyordu:
'Yıldönümünde yıldız hesabına baktım, gördüm ki sen, falan falan ayda, çarşamba gününde, demirin ve ateşin sıcaklığını tadıyorsun. Senin, emirü'l-mü'minin'in ve İmam Rıza'nın, o gün hamama girdiğinizi görüyorum. Orada hacamat yaptığını ve elindeki isi silmek için eline kan döktüğünü gördüm.'
Zürriyaseteyn, bunu bir mektupla halife Memun'a bildirdi ve anlamını Ebu'l-Hasan'dan sormasını istedi. Memun, Ebu'l-Hasan'a bir mektup yazarak bunun ne anlama geldiğini sordu.
Ebu'l-Hasan (a.s.) ona şu cevabı verdi: 'Ben yarın hamama girmeyeceğim, senin ve Fadl'ın da hamama girmenizi uygun görmüyorum.'
Memun, iki kere daha yazdı, Ebu'l-Hasan ona şu cevabı verdi: 'Ben yarın hamama girmeyeceğim. Çünkü, bu gece, Resûlullah'ı (s.a.v.) rüyamda gördüm ve bana dedi ki: 'Ey Ali! Yarın hamama girme. Senin ve Fadl'ın da yarın hamama girmenizi uygun görmüyorum.'
Memun, ona şöyle yazdı: 'Doğru söyledin ey efendim! Ve Resûlullah doğru söylemiştir. Ben yarın hamama girmeyeceğim ama Fadl'ın kendisi bilir.'
Yâsir dedi ki: 'Akşam olup güneş batınca, İmam Rıza (a.s.) bize şöyle dedi: 'Bu gece inen kötülüklerden Allah'a sığınırız' deyin.
Durmadan bu sözü tekrarladık. İmam Rıza sabah namazını kılınca, bana şöyle dedi: 'Evin çatısına çık, bakalım bir şey duyacak mısın?'
Çatıya çıktığımda, gittikçe artan, yankılanan bir uğultu duydum. O sırada, Memun evinden İmam Rıza'nın evine açılan kapıdan göründü, şöyle diyordu: 'Ey efendim, Ey Ebu'l-Hasan! Fadl'dan dolayı Allah, seni ödüllendirsin. O, beni dinlememiş ve hamama girmişti. Bir grup, kılıçlarını çekerek onu hamamda öldürdüler. Hamamda onu öldürenlerden üçü yakalandı. Bunlardan biri, Fadl'ın teyzesinin oğlu İbn Zilkalemeyn'dir.'
Askerler, komutanlar ve Fadl'ın ailesinden olan bir sürü insan, Memun'un kapısında toplandılar ve dediler ki: 'Ona pusu kurup öldüren odur. -Memun'u kastediyorlardı- And olsun onun kanını yerde koymayacağız.' Kapıyı yakmak için ateş getirdiler.
Memun, Ebu'l-Hasan'a dedi ki: 'Ey efendim! Onların karşısına çıkıp dağılmalarını sağlasan olmaz mı?'
Yâsir dedi ki: 'Ebu'l-Hasan, atına bindi, bana da, 'Atına bin' dedi. Ben de bindim. Kapıdan dışarı çıkınca, insanlara baktı, büyük bir kalabalıktı. Eliyle dağılın, dağılın, diye işaret etti.'
Yâsir dedi ki: 'Allah'a yemin ederim ki, insanlar sağa sola kaçışarak birbirlerinin üzerine düşüyorlardı. Kime işaret ediyorduysa hemen kaçıp oradan uzaklaşıyordu."
Musafir şöyle rivayet etmiştir: "Hârun b. Müseyyeb, Muhammed b. Câfer'le savaşmaya karar verdiği zaman, Ebu'l-Hasan er-Rıza (a.s.) bana dedi ki: 'Ona git ve de ki: Yarın çıkma. Eğer, çıkarsan yenilirsin, adamların öldürülür.
Eğer bunu nereden biliyorsun diye sorarsa, rüyamda gördüm -Gördüm, kelimesinde sırlı anlatım vardır- 'Belki de bu işi şu büyükleri yapmıştır' de.'
İmam'ın dediği gibi, gittim ve ona dedim ki: 'Kurban olduğum, yarın çıkma. Çünkü çıkarsan yenilirsin ve adamların öldürülür.'
Bana dedi ki: 'Bunu nereden biliyorsun?'
'Rüyamda gördüm' dedim.
Dedi ki: 'Taharetsiz uyuyan bir kölenin rüyası başka nasıl olabilir ki?'
Sonra savaşa çıktı, yenildi ve adamları öldürüldü."
Musafir bana şöyle anlattı: "Mina'da Ebu'l-Hasan er-Rıza'nın (a.s.) yanındaydım. Yahya b. Hâlid oradan geçti. Üstü başı toz içindeydi.
Dedi ki: 'Zavallılar, bu sene başlarına nelerin geleceğini bilmiyorlar.'
Sonra şöyle dedi: 'Ben ve Hârun, şu iki parmak gibi birbirimize yakınız.'
Musafir dedi ki: İmam'ın bu sözlerinin anlamını, onu Halife Hârun'dan hemen sonra defnettiğimizde anlamıştık."
Ali b. Muhammed el-Kasanî şöyle rivayet etmiştir:
"Bizim arkadaşlardan biri bana şöyle anlattı: 'Ebu'l-Hasan er- Rıza'ya (a.s.) yüklü miktarda para götürdüm. Ama İmam'ın bun-dan dolayı sevinmediğini görünce, üzüldüm ve kendi kendime dedim ki: 'Bu kadar para getirdim; ama o sevinmedi.'
İmam, 'Ey hizmetçi! Su ve leğen getir' dedi.
Sonra, bir kürsünün üzerine oturdu ve eliyle hizmetçiye su dökmesini işaret etti. Gördüm ki, parmaklarının arasından leğene altın akıyor, sonra bana döndü ve dedi ki: Durumu böyle olan biri, senin getirdiğin paraya iltifat etmez."
Muhammed b. Sinan şöyle rivayet etmiştir:
"Ali b. Mûsa (a.s.) iki yüz iki tarihinde, kırk dokuz yaşında vefat etti. Kırk dokuz yıl bir kaç ay yaşamıştı. Mûsa b. Câfer'den sonra on dokuz sene, dokuz veya on ay yaşadı." (Prof. Dr. Haydar Baş İmam Ali Rıza eserinden)
Biz de bir yerde konaklamıştık. Mektupta şunlar yazıyordu:
'Yıldönümünde yıldız hesabına baktım, gördüm ki sen, falan falan ayda, çarşamba gününde, demirin ve ateşin sıcaklığını tadıyorsun. Senin, emirü'l-mü'minin'in ve İmam Rıza'nın, o gün hamama girdiğinizi görüyorum. Orada hacamat yaptığını ve elindeki isi silmek için eline kan döktüğünü gördüm.'
Zürriyaseteyn, bunu bir mektupla halife Memun'a bildirdi ve anlamını Ebu'l-Hasan'dan sormasını istedi. Memun, Ebu'l-Hasan'a bir mektup yazarak bunun ne anlama geldiğini sordu.
Ebu'l-Hasan (a.s.) ona şu cevabı verdi: 'Ben yarın hamama girmeyeceğim, senin ve Fadl'ın da hamama girmenizi uygun görmüyorum.'
Memun, iki kere daha yazdı, Ebu'l-Hasan ona şu cevabı verdi: 'Ben yarın hamama girmeyeceğim. Çünkü, bu gece, Resûlullah'ı (s.a.v.) rüyamda gördüm ve bana dedi ki: 'Ey Ali! Yarın hamama girme. Senin ve Fadl'ın da yarın hamama girmenizi uygun görmüyorum.'
Memun, ona şöyle yazdı: 'Doğru söyledin ey efendim! Ve Resûlullah doğru söylemiştir. Ben yarın hamama girmeyeceğim ama Fadl'ın kendisi bilir.'
Yâsir dedi ki: 'Akşam olup güneş batınca, İmam Rıza (a.s.) bize şöyle dedi: 'Bu gece inen kötülüklerden Allah'a sığınırız' deyin.
Durmadan bu sözü tekrarladık. İmam Rıza sabah namazını kılınca, bana şöyle dedi: 'Evin çatısına çık, bakalım bir şey duyacak mısın?'
Çatıya çıktığımda, gittikçe artan, yankılanan bir uğultu duydum. O sırada, Memun evinden İmam Rıza'nın evine açılan kapıdan göründü, şöyle diyordu: 'Ey efendim, Ey Ebu'l-Hasan! Fadl'dan dolayı Allah, seni ödüllendirsin. O, beni dinlememiş ve hamama girmişti. Bir grup, kılıçlarını çekerek onu hamamda öldürdüler. Hamamda onu öldürenlerden üçü yakalandı. Bunlardan biri, Fadl'ın teyzesinin oğlu İbn Zilkalemeyn'dir.'
Askerler, komutanlar ve Fadl'ın ailesinden olan bir sürü insan, Memun'un kapısında toplandılar ve dediler ki: 'Ona pusu kurup öldüren odur. -Memun'u kastediyorlardı- And olsun onun kanını yerde koymayacağız.' Kapıyı yakmak için ateş getirdiler.
Memun, Ebu'l-Hasan'a dedi ki: 'Ey efendim! Onların karşısına çıkıp dağılmalarını sağlasan olmaz mı?'
Yâsir dedi ki: 'Ebu'l-Hasan, atına bindi, bana da, 'Atına bin' dedi. Ben de bindim. Kapıdan dışarı çıkınca, insanlara baktı, büyük bir kalabalıktı. Eliyle dağılın, dağılın, diye işaret etti.'
Yâsir dedi ki: 'Allah'a yemin ederim ki, insanlar sağa sola kaçışarak birbirlerinin üzerine düşüyorlardı. Kime işaret ediyorduysa hemen kaçıp oradan uzaklaşıyordu."
Musafir şöyle rivayet etmiştir: "Hârun b. Müseyyeb, Muhammed b. Câfer'le savaşmaya karar verdiği zaman, Ebu'l-Hasan er-Rıza (a.s.) bana dedi ki: 'Ona git ve de ki: Yarın çıkma. Eğer, çıkarsan yenilirsin, adamların öldürülür.
Eğer bunu nereden biliyorsun diye sorarsa, rüyamda gördüm -Gördüm, kelimesinde sırlı anlatım vardır- 'Belki de bu işi şu büyükleri yapmıştır' de.'
İmam'ın dediği gibi, gittim ve ona dedim ki: 'Kurban olduğum, yarın çıkma. Çünkü çıkarsan yenilirsin ve adamların öldürülür.'
Bana dedi ki: 'Bunu nereden biliyorsun?'
'Rüyamda gördüm' dedim.
Dedi ki: 'Taharetsiz uyuyan bir kölenin rüyası başka nasıl olabilir ki?'
Sonra savaşa çıktı, yenildi ve adamları öldürüldü."
Musafir bana şöyle anlattı: "Mina'da Ebu'l-Hasan er-Rıza'nın (a.s.) yanındaydım. Yahya b. Hâlid oradan geçti. Üstü başı toz içindeydi.
Dedi ki: 'Zavallılar, bu sene başlarına nelerin geleceğini bilmiyorlar.'
Sonra şöyle dedi: 'Ben ve Hârun, şu iki parmak gibi birbirimize yakınız.'
Musafir dedi ki: İmam'ın bu sözlerinin anlamını, onu Halife Hârun'dan hemen sonra defnettiğimizde anlamıştık."
Ali b. Muhammed el-Kasanî şöyle rivayet etmiştir:
"Bizim arkadaşlardan biri bana şöyle anlattı: 'Ebu'l-Hasan er- Rıza'ya (a.s.) yüklü miktarda para götürdüm. Ama İmam'ın bun-dan dolayı sevinmediğini görünce, üzüldüm ve kendi kendime dedim ki: 'Bu kadar para getirdim; ama o sevinmedi.'
İmam, 'Ey hizmetçi! Su ve leğen getir' dedi.
Sonra, bir kürsünün üzerine oturdu ve eliyle hizmetçiye su dökmesini işaret etti. Gördüm ki, parmaklarının arasından leğene altın akıyor, sonra bana döndü ve dedi ki: Durumu böyle olan biri, senin getirdiğin paraya iltifat etmez."
Muhammed b. Sinan şöyle rivayet etmiştir:
"Ali b. Mûsa (a.s.) iki yüz iki tarihinde, kırk dokuz yaşında vefat etti. Kırk dokuz yıl bir kaç ay yaşamıştı. Mûsa b. Câfer'den sonra on dokuz sene, dokuz veya on ay yaşadı." (Prof. Dr. Haydar Baş İmam Ali Rıza eserinden)