Anlatacağım şeyler, Türkiye ile Yunanistan arasında çok, ama çok kritik bir günün bilançosu. Bunların bir kısmı somut bilgiler. Bir kısmı da bu somut bilgilerin yorumu. Molivyatis'in Türkiye ziyareti sırasında, bana göre çok karanlık bazı olaylar cereyan etti. Bu olayların asıl sorgulanması gereken adresin Ankara değil, Atina olduğuna inanıyorum.Bu yazıda işte bu karanlık olayları sorgulayacağım.Tek tek adres vererek.Önce ülke ziyaretleri sırasında benimsenen siyasi kültürden başlayayım.Dışişleri Bakanı Abdullah Gül, 27 Ekim 2003 tarihinde Atina'ya resmi bir ziyarete giderken, Türkiye Ege'deki uçuşları üç gün için durdurdu.Bu, siyasi nezaketin en basit kurallarından biriydi.Atina Olimpiyatları boyunca Ege'de tek Türk uçağı uçmadı.Ama bakın Yunanistan Dışişleri Bakanı, Ankara'ya geldiği gün neler oldu? Birinci karanlık nokta.Kardak adası civarı, Çiller dönemindeki krizden beri netameli bir yer.Yani oraya ne Yunan ne de Türk tekneleri yanaşıyor.Ama nedense, tam bakanın geleceği gün bir Yunan balıkçısı oraya gitmeye kalkışıyor. Hadi o cahil bir balıkçı, Molivyatis'in Ankara'da olduğunu bilmiyor. Ya Yunan sahil muhafaza botları?Balıkçı böyle kritik bir günde, onların gözü önünde Kardak'a doğru açılıyor. Sonra olaylar patlıyor.Yunan sahil muhafaza, Türk sahil muhafaza derken iş büyüyor.İkinci karanlık noktaOlay patladıktan sonra Atina ve Ankara'nın tutumları birbirinden çok farklı. Bazı çevreler daha sabahtan Yunan basınını harekete geçiriyor. Bakan Ankara'daymış takan yok. Durumu yatıştırma yönünde hiçbir resmi yetkili parmağını oynatmıyor. Tam aksine, Ankara'da Dışişleri Bakanlığı binasındaki ortak toplantıdan sonra şöyle ilginç bir olay yaşanıyor. Her iki taraf da kendi ülkesinin gazetecilerine ayrı ayrı brifing veriyor. Türk tarafının brifingi sakin geçerken, Yunanlıların bulunduğu salonda neredeyse kavga çıkıyor. Bazı Yunanlı gazeteciler, Yunan Dışişleri Bakanlığı'nın sözcüsüyle tartışmaya giriyor ve bakanı Atina'ya geri döndürmeye uğraşıyor. Belli ki Atina'da düğmeye basanlar, Ankara'da bazı mekanizmaları harekete geçiriyorlar.Üçüncü karanlık noktaGün boyunca Ankara'da garip şeyler oluyor. En önemli ayrıntı şu:Molivyatis, Yunan gemilerinin Kardak civarına geldiğinden habersiz.Yani Savunma Bakanlığı ona haber vermemiş. Bakan yanındakilere şaşkınlıkla gemileri soruyor. Daha bu şaşkınlığı geçmeden ikinci bir şok geliyor. Yunan uçakları Ege'de masif (yoğun) uçuşa başlıyor.Dışişleri Bakanı'nın bundan da haberi yok. Türk uçakları ise buna yine ölçülü cevap veriyor. Türkiye'nin Ege üzerindeki uçuşlarda Yunan uçaklarına cevabı çoğunlukla 1'e 6, hatta 1'e 10 oranında daha az oluyor. Dışişleri ile Genelkurmay tam bir işbirliği içinde hareket ediyor.Kriz patladığı halde Türk uçakları rutin uçuş dışına çıkmıyor. Hatta ziyaretin ertesi gününde de rutin uçuş dışına çıkılmıyor.