Vatandaşlık Maaşı Prof. Dr. Baş’ın projesi

Bugün koronavirüs sebebiyle ekonomileri allak bullak olan kapitalist ülkeler, kapitalizmi bir kenara koyup Milli Ekonomi Modeli'nin (MEM) tüketimi teşvik projelerini devreye koymaya başlayınca, bazı siyasilerimiz MEM'in projelerini yine kopya çekmeye başladılar.

Kapitalizmi yeşile boyayarak "milli" olarak yutturmaya çalışan bu siyasilerimiz, koronavirüs sebebiyle Türkiye Cumhuriyeti kimliği taşıyan 83 milyon vatandaşa 1000'er TL dağıtılması gerektiğini ifade ettiler. Bu projenin kime ve hangi modele ait olduğunu Türkiye'de de, dünyada da bilmeyen yok. Sağır sultan bile duydu.

Biz, sağır olmadıkları halde sırf gizlemek kastıyla sağır numarası yapan siyasilerimize ve medya-basına tekrar ifade edelim: Elbette ki bu proje; Prof. Dr. Haydar Baş'a aittir, Milli Ekonomi Modeli'nin bir sosyal devlet projesidir.

Türkiye'nin siyasileri, siyasi ahlak kurallarının dışına çıkarak her zaman olduğu gibi tek çözüm sahibi Prof. Dr. Baş'tan çalıp, kendilerine aitmiş gibi lanse etmeye devam ediyorlar.

Medya-basın organları ise mal bulmuş mağribi gibi sanki bu ülkede bu projeler başkası tarafından hiç söylenmemiş gibi çalanın ağzıyla servis ediyorlar.

Kısacası, körler, sağırlar birbirini ağırlıyor.

Türkiye Cumhuriyeti kimliği taşıyan her Türk vatandaşına 1000 TL Vatandaşlık Maaşı projesi Prof. Dr. Baş'ın daha MEM'i yazmadan önce ortaya koyduğu bir projedir.

Hatırlayalım, 2002 seçimlerinde Vatandaşlık Maaşı projesi Noter Tasdikli taahhütnameler olarak halkımıza dağıtılmıştı; hem de milyonlarca adet…

Dünya tarihinde ilk kez bir siyaset adamı, projelerini hukuki bir taahhütnameye dönüştürmüş ve iktidara gelip de uygulamadığı takdirde hem tüm mal varlığını hem de kendi özgürlüğünü ortaya koymuştu.

Projesine bu denli güvenen, uygulayacağına inanan ve bu noktada kendini Noter vasıtasıyla hukuken bağlayan dünya tarihinde başka bir siyaset adamı var mı?

Medya-basın bu gerçeği yıllardır görmezden geldi, gelmeye de devam ediyor.

Aynı medya-basın, Prof. Dr. Baş'ın bu projesini siyasi ahlaktan uzak olarak çalan siyasilerin hem de sosyal medyada paylaştığı bir mesajını baz alarak manşete taşıyor.

Bu nasıl bir ikiyüzlülüktür, ahlaksızlıktır.

Ama daha önce de ifade ettiğimiz gibi, biz buna asla şaşırmıyoruz.

Çünkü aynı medya-basın, Prof. Dr. Baş'ın 3,5 yıllık hukuki mücadelesinde hakkında atılan iftiraları manşete taşıdı, mahkeme sonuçlanıp oybirliğiyle beraat kararı çıkınca sus pus oldu. İftiraları manşetlere taşıyıp, mahkeme kararını gizleyen medya-basından ne olur?

Çalan çırpan siyasilerden de bir şey olmaz, iftiracıları, çalanları ön plana çıkartıp, proje ve çözüm sahiplerinin üstünü örten medya-basından da bir şey olmaz.

Ama şunu unutmayalım ki, bunlar bu cesareti milletten alıyorlar.

Biz millet olarak çözüme, çözüm sahiplerine, doğrulara, hakka hukuka pirim vereceğiz ki, yalan ve yanlışları bayraklaştıranlar cesaret bulamasın.

Şimdi gelelim işin biraz detaylarına…

Siyasilerimiz diyor ki, 83 milyon vatandaşa 1000'er TL verelim, peki, uyguladığımız mevcut kapitalist sistemle bu mümkün müdür? Elbette ki hayır…

Bir kereliğine bile böyle bir maaş verseniz toplamda 83 milyar TL'lik bir kaynak gerekir.

Soruyorum; 2020 yılı için 138,9 milyar TL'lik bir bütçe açığı hedeflenen ülkemizde mevcut şartlarda ayrıca böyle bir rakam verilebilir mi? 

Bu, bütçe açığının 220 milyar TL'ye çıkması demektir.

Bir de, siyasilerimizin vergi geliri hesabı tutarsa bu kadar bütçe açığı verilecek; görünen o ki, koronavirüs sebebiyle hedeflenen vergileri toplamak da imkânsız…

Bunun sonucunda daha fazla borçlanacağız, doğal olarak da bu, vergilerin zamlanmasına, yeni yeni vergilerin çıkmasına neden olacak.

Prof. Dr. Baş'ın yıllardır ifade ettiği gibi, kaşıkla verecekler, kepçeyle geri alacaklar.

Peki, Prof. Dr. Baş'ın Vatandaşlık Maaşı projesi nasıl?

Öncelikle Prof. Dr. Baş'ın bu projesi, Milli Ekonomi Modeli'nin bütüncül sistemi içinde bir projedir. Modelin diğer adımları atılmadan bu maaş verilemez. Üstelik Vatandaşlık Maaşı sadece bir kereye mahsus değil, vatandaşlar ölene kadar verilecek olan bir maaştır.

MEM devletin elini güçlendirecek yepyeni gelir kalemleri sunmaktadır.

Emek ve üretim karşılığı ve de madenler karşılığı senyorajın devreye konulması, en önemli gelir kalemleridir. Bir kuruş vergi alınmasa bile bu gelir kalemleri devletin bütün hizmetlerini yapması için fazlasıyla yeterlidir.

Sürekli bir Vatandaşlık Maaşı için sürekli bir gelir şarttır, işte MEM bu gelir kapısını sunmaktadır. Öyle ki, tüketim arttıkça üretim artmaktadır, sürekli sağlıklı bir büyüme sağlanmaktadır; bu üretim artışı, senyoraj gelirinin de sürekli artmasına vesile olmaktadır.

Tükettikçe üreten, üretikçe geliri artan bir model anlayışı…

Gelir, sistemin kendi içerisinde, matematiği var ve birbiriyle uyumlu…

Kopyacı siyasilere aldanmaya, iftiralar üzerine haber yapan medya ve basına güvenmeye devam ederseniz, elbette ki bu bilimsel ve mükemmel çözümle buluşamazsınız.

Unutmayalım, doğruyla ve doğrularla beraber olmak mükellefiyetimizdir.

Dünyada kurtuluş burada olduğu gibi, ahirette hesaba da buradan çekileceğiz.