ABD, Arap Baharını demokrasi ve insan hakları getireceğiz diye meşrulaştırmaya çalışsa da, özellikle işgal altındaki ülkeler gerçekleri geç de olsa anlamaya başladı.
Afganistan’da Kur’an-ı Kerim yakan ABD askerlerine karşı duyulan öfke, bizzat Obama’nın özür dilemesine rağmen henüz geçmiş değil.
Libya’da petrol kaynaklarına çöreklenenlerin, Kaddafi dönemindeki gibi halka bedava petrol dağıtmayacağı anlaşıldı.
Tunus’ta anayasada yapılan değişikliklerin sadece ABD yanlılarına hizmet edeceği anlaşılmıştır ve bu nedenle halk tatmin olmamıştır.
Suriye’de de bu gerçeklerin fark edilmesi ile Batının istediği halk isyanları çıkarılamamaktadır. Bazı basın organları ne kadar taraflı yayın yapsalar da halk bu oyuna gelmemekte ve Esad’ı desteklemeye devam etmektedir. Halk, gelecek sahte demokrasiyi değil, ülke bütünlüğünü istiyor.
İran’ın da başı Arap Baharı ile dertte. Ancak köklü tarihi ve tecrübeli devlet adamları ile halkı ile kenetlenmiş İran hiç de kolay bir lokma olacağa benzemiyor.
ABD işgale direnen halkları ve işgal bölgelerinin değişen çehresini gördükçe eskisi kadar rahat hareket edemeyecektir.
Suriye ve İran konusunda Türkiye’nin ön safa sürülmesi de bu sebepledir.
Üstelik hem Suriye’nin, hem de İran’ın kendilerine yönelik bir savaş halinde önce müttefiklerden başlanacağı ikazını defalarca yaptıkları bir ortamda.
Kırgızistan bu ikazdan etkilenmiş olacak ki, ABD’nin ülkesindeki üssünü kapatacağını ilan etti.
2014’te gerçekleşecek icraattan önce ABD’nin, Kırgız yetkililere yaptığı ikna turları da bir işe yaramadı.
Kırgızistan olası bir İran - ABD savaşında ülkesini korumak için ABD üssünü istemediğini açıkladı.
Türkiye’de Adana İncirlik Üssü ve Malatya Kürecik’teki Füze Kalkanı ile elbette ki aynı tehditler altındadır.
Bunlara rağmen, halen ABD için ve ABD adına bölgede turlara ve açıklamalara devam ediyoruz.
Son olarak Tunus’ta yapılan ve yetmiş ülkenin katıldığı Suriye toplantısında, Türkiye ağır yaptırım kararlarını seve seve uygulayacağının sinyallerini vermiştir.
Kırgızistan ülke güvenliği için “muhtemel bir savaşın” tedbirlerini almaya çalışırken, Türkiye kendine savaş çıkarmaya uğraşıyor.
Suriye’ye veya İran’a, muhtemelen Türkiye üzerinden gelecek bir savaş ortamında bu ülkelerin bize karşılık vermesi kesindir.
ABD hangi ülke ile kendi çıkarlarına ters bir müttefiklik yapmıştır veya ABD bize bu projede yer alma karşılığında neyi vaat etmiştir?
İzlediği hangi politika işgal ettiği ülkelere veya halklarına zerre fayda vermiştir?
Kaynaklar savaşı ve menfaatler, medeniyetler çatışması ile birleşince ortaya ABD’nin bugün çizdiği kan ve gözyaşı tablosu çıkmaktadır.
Sonra Ortadoğu’da veya dünyada kendisinin koltuğa oturttuğu hangi lideri işi bitince oradan indirmemiştir ki?
Türkiye ayık olmak zorundadır. Hem ABD’nin üssü ve hem de sözcüsü olan bizler, Kırgızistan gibi milli menfaatler istikametinde tedbirler almazsak, kendimizi hızarın ağzında bulabiliriz.
Bu da bir anda yok olmaktan başka bir şey değildir.
Afganistan’da Kur’an-ı Kerim yakan ABD askerlerine karşı duyulan öfke, bizzat Obama’nın özür dilemesine rağmen henüz geçmiş değil.
Libya’da petrol kaynaklarına çöreklenenlerin, Kaddafi dönemindeki gibi halka bedava petrol dağıtmayacağı anlaşıldı.
Tunus’ta anayasada yapılan değişikliklerin sadece ABD yanlılarına hizmet edeceği anlaşılmıştır ve bu nedenle halk tatmin olmamıştır.
Suriye’de de bu gerçeklerin fark edilmesi ile Batının istediği halk isyanları çıkarılamamaktadır. Bazı basın organları ne kadar taraflı yayın yapsalar da halk bu oyuna gelmemekte ve Esad’ı desteklemeye devam etmektedir. Halk, gelecek sahte demokrasiyi değil, ülke bütünlüğünü istiyor.
İran’ın da başı Arap Baharı ile dertte. Ancak köklü tarihi ve tecrübeli devlet adamları ile halkı ile kenetlenmiş İran hiç de kolay bir lokma olacağa benzemiyor.
ABD işgale direnen halkları ve işgal bölgelerinin değişen çehresini gördükçe eskisi kadar rahat hareket edemeyecektir.
Suriye ve İran konusunda Türkiye’nin ön safa sürülmesi de bu sebepledir.
Üstelik hem Suriye’nin, hem de İran’ın kendilerine yönelik bir savaş halinde önce müttefiklerden başlanacağı ikazını defalarca yaptıkları bir ortamda.
Kırgızistan bu ikazdan etkilenmiş olacak ki, ABD’nin ülkesindeki üssünü kapatacağını ilan etti.
2014’te gerçekleşecek icraattan önce ABD’nin, Kırgız yetkililere yaptığı ikna turları da bir işe yaramadı.
Kırgızistan olası bir İran - ABD savaşında ülkesini korumak için ABD üssünü istemediğini açıkladı.
Türkiye’de Adana İncirlik Üssü ve Malatya Kürecik’teki Füze Kalkanı ile elbette ki aynı tehditler altındadır.
Bunlara rağmen, halen ABD için ve ABD adına bölgede turlara ve açıklamalara devam ediyoruz.
Son olarak Tunus’ta yapılan ve yetmiş ülkenin katıldığı Suriye toplantısında, Türkiye ağır yaptırım kararlarını seve seve uygulayacağının sinyallerini vermiştir.
Kırgızistan ülke güvenliği için “muhtemel bir savaşın” tedbirlerini almaya çalışırken, Türkiye kendine savaş çıkarmaya uğraşıyor.
Suriye’ye veya İran’a, muhtemelen Türkiye üzerinden gelecek bir savaş ortamında bu ülkelerin bize karşılık vermesi kesindir.
ABD hangi ülke ile kendi çıkarlarına ters bir müttefiklik yapmıştır veya ABD bize bu projede yer alma karşılığında neyi vaat etmiştir?
İzlediği hangi politika işgal ettiği ülkelere veya halklarına zerre fayda vermiştir?
Kaynaklar savaşı ve menfaatler, medeniyetler çatışması ile birleşince ortaya ABD’nin bugün çizdiği kan ve gözyaşı tablosu çıkmaktadır.
Sonra Ortadoğu’da veya dünyada kendisinin koltuğa oturttuğu hangi lideri işi bitince oradan indirmemiştir ki?
Türkiye ayık olmak zorundadır. Hem ABD’nin üssü ve hem de sözcüsü olan bizler, Kırgızistan gibi milli menfaatler istikametinde tedbirler almazsak, kendimizi hızarın ağzında bulabiliriz.
Bu da bir anda yok olmaktan başka bir şey değildir.
Prof. Dr. Haydar Baş / diğer yazıları
- Ne AB, ne ABD; tek çare Bağımsız Türkiye / 01.11.2024
- Atatürk'ün maaşı / 31.10.2024
- Cumhuriyet Bayramı'nda Atatürk'ü anlamak / 30.10.2024
- Cumhuriyet / 29.10.2024
- Atatürk vatandır / 28.10.2024
- Tevhidin merkezi Ehl-i Beyt / 27.10.2024
- Beytullah’a yönelmek Tevhit içindir / 26.10.2024
- Türk çiftçisine bir hatırlatma / 25.10.2024
- Madenleri millete vereceğiz / 24.10.2024
- Haydar Hoca Rusçu mu olmuş? / 23.10.2024
- Atatürk'ün maaşı / 31.10.2024
- Cumhuriyet Bayramı'nda Atatürk'ü anlamak / 30.10.2024
- Cumhuriyet / 29.10.2024
- Atatürk vatandır / 28.10.2024
- Tevhidin merkezi Ehl-i Beyt / 27.10.2024
- Beytullah’a yönelmek Tevhit içindir / 26.10.2024
- Türk çiftçisine bir hatırlatma / 25.10.2024
- Madenleri millete vereceğiz / 24.10.2024
- Haydar Hoca Rusçu mu olmuş? / 23.10.2024