Belki hırsızlığı yapmazsın. Ama içindeki o tabiatı yok edemiyorsun. O tabiatın iyi tabiata tebdil edilemisen biz terbiye diyoruz. Güzel ahlaka dönüşmesine terbiye diyoruz. Onun için o güzel ahlaka dönüşmesi bakımından, dönüştürecek bir gücün, bir iradenin mutlak surette insana eğitim vermesi zaruridir ve şarttır.O bakımdan mili maarifimiz bu bakanlığın adına "Milli Eğitim Bakanlığı" demiştir. Öğretim Bakanlığı değil, Eğitim Bakanlığı. Zaten insanların okumaktaki asıl maksatları da eğitilmektedir. Ona bilgiyi yüklemişsin ama eğitmedikten sonra, ne işe yarar? Şimdi bilgisayarlar o işi görüyor. O bilginin istikametinde nefse bu hallerin kazandırılması lazım. İşte o bakımdan mutlaka bu hali insana öğreten ve yaşatan bir mürebbinin olması zaruridir, şartır.Bu konuda Cenab-ı Hak Kur'an-ı Kerim'de şöyle buyuruyor: "Nitekim kendi içinizden size ayetlerinizi okuyan, sizi tezkiye eden/kötülüklerden arındıran, size Kitab-ı ve hikmetli talim edip bilmediklerinizi size öğreten bir Resul gönderdik."(Bakara, 2/151)Bir başka ayet-i kerimede de şöyle buyuruyor:"Andolsun ki içlerinden, kendilerine Allah'ın ayetlerini okuyan, (kötülüklerden ve inkardan kendilerini temizleyen, kendilerine Kitap ve hikmeti öğreten bir Peygamber göndermekle Allah, müminlere büyük bir lütufta bulunmuştur. Halbuki daha önce onlar apaçık, bir sapıklık içinde idilir. (Al-i İmran, 3/164; ayrıca bkz, Cuma 62/2)Şimdi de ayet-i kerimeleri tahlil edelim."Onlara okuyan" Kim okuyor? Peygamberimiz.. Neyi okuyor? Allah'ın ayetlerini. Kime okuyor? Sahabesine okuyor. Şimdi çok enterasan bir incelik var: "Ve yüzekkihim." Peygamber ayetleri okumakla işi bırakmıyor. Sahabesini aynı zamanda tezkiye ediyor, temizliyor. Nefislerini arındırıyor.Bakınız ve dikkat ediniz, önce; "Temizliyor/yüzekkihim." Bu tezkiye işi bittikten sonra; "Ve yuallimu hümü'l kitabe ve'l hikmete"; ondan sonrada kitabı ve hikmeti öğretiyor onlara. Temizlemeden kitabı, Kur'an'ı ve hikmeti öğretmiyor. Resulüllah terbiye ediyor, tezkiye ediyor, ondan sonra Kur'an'ı ve hikmeti öğretiyor onlara. Tezkiye etmeden niye öğretmiyor? Demek ki, onu anlayacak idrak onda olmaz manası ortaya çıkar.