Kuş gribi tavuktan mı bulaşıyor, hükümetten mi?

Bir tek tavuğu kalmıştı köylünün, çiftçinin? "IMF gribi" yüzünden ahırdaki inekler satılmış, ağıldaki koyunlar-keçiler kurbanlık verilmişti? Köylünün cebinde, kendisi için, çoluk çocuğu için metelik kalmamıştı ki, davarı için, ineğine ot veya küspe için meteliği olsun. Ne yapsın köylü; cepte metelik olmayınca, sarı inekten davara ne varsa hepsi pazara çıkarıldı, satıldı."Cilvesine kurban olduğum Rebbum!"Kümeslerdeki üç-beş tavuk kalmıştı köylünün "hayat arkadaşı" ve yoldaşı olarak? Sofralarda "son katık" olarak üç-beş yumurta.Köylüyü ve çiftçiyi, yıllardan beri IMF ve hükümet vuruyor, şimdi de kuş gribi. Köylünün "son katık" olarak gözünün nuru gibi koruduğu yumurta da gitti, tavuk da.Kuş gribinin kaynağı belli, tamam da; ya bulaştıranlar? Hoca Nasrettin gibi, kitabın ortasından sorayım; kuş gribi tavuktan mı bulaşıyor, hükümetten mi?Sorunun cevabını biraz sonra hasbihal edelim. "Köylünün son katığı yumurta da gitti" dedim de; Temel'in hali hatırıma geldi? Günlerce süren sağanak yağmur ve şimşek derken, gece yarısı başlayan heyelan Temel ile Fadime'nin evini, barkını, arazisini, taşını-toprağını alıp götürüyor aşağıya doğru? Ortalık zifiri karanlık; gök ise suyunu bardaktan boşaltırcasına boşaltıyor. Bir Kızılağaç'ın altına sığınmış Temel ile Fadime, sırılsıklam vaziyette heyelanın götürdüğü varlıklarını uğurluyorlar? Bu arada şimşek çaktıkça çakıyor, gece yarısı ortalık gün gibi aydınlanıyor. Tam bu esnada Temel, Fadime'ye dönerek "Kurban olduğum Rebbumi cöriyi misun Fadime?! Bakayim Temel ile Fadime'nun başka bir şeyi kaldı mı diye bir o tarafa bir bu tarafa el feneri ile ışık saçıyor... Cilvesine kurban olduğum Rebbum, kalmadı başka bir şey? Kalmadı Temel ile Fadimenun bi şeyi" diyor. Cilvesine kurban olduğum Rabbim, köylünün bir yumurtası kalmıştı sofrasında, bir de tavuk kümesinde? Ona da kuş gribi bulaştı. Kalmadı köylünün bir şeyi!IMF gribi, IMF'ci hükümet gribi derken, şimdi de "kuş gribi"!Son katığını kaybetmenin hüznü içinde vatandaş ister istemez şunu soruyor: "Şu kuş gribi tavuktan mı bulaşıyor, hükümetten mi? Ne yaptık, ne ettik ki, son katığımızı da yitirdik?!"Milleti, ölü tavukları yemek zorunda bırakanlarKöylü ve çiftçi, öylesine yoksul vaziyete ve açlık seviyesinin altına düştü ki, vatandaş, "Ölmüş tavukları keserek yedik" diyor. TV'ler tabloyu yansıtıyor. Şimdi varın siz hesap edin bakalım, kuş gribi tavuktan mı bulaşıyor, IMF'ci hükümetten mi?Kuş gribi görülen yerlerdeki "itlaf sahnelerine ve tıbbî tedbirler"e bir bakın Allah aşkına... Yoksul Anadolu insanı, elleri çıplak, yalın ayak, yüzü burnu açık, "muhtemel gripli tavukları" güya itlaf için çuvala dolduruyor. Çuvalı tutan hükümetin adamlarının ise elleri eldivenli, yüzleri maskeli, kendileri beyaz tulumlu? Şimdi varın siz hesap edin bakalım, kuş gribi tavuktan mı bulaşıyor, IMF'ci hükümetten mi?Özür tamam da ya ölenler?Hafta başında "kuş gribi" hususunda "Bazı konularda, bizim dışımızda, bir kamu görevlisi, biraz da işgüzarlık olsun diye bir işlemi yapıyor, bir ihtimali gündeme getiriyor, o zaman da bütün dünyada Türkiye'de kuş gribi varmış gibi bir algılama meydana geliyor. Vahamet arz eden, endişe verici bir durum, kesinleşmiş bir durum söz konusu değil?" buyuran Adalet Bakanı ve  Hükümet Sözcüsü Cemil Çiçek, haftasonu canlı yayında "Özür dilerim. Bir tedbirsizlik varsa özür dilerim?" diyerek "işgüzarlık özrü" dilemek zorunda kalıyor. Özür beyanı tamam da, ölen masum çocukların vebali hususunda vicdanların kestiği faturayı kim ödeyecek? Şimdi varın siz hesap edin bakalım, kuş gribi tavuktan mı bulaşıyor, IMF'ci hükümetten mi?Hükümetin kuş gribi konusundaki yaklaşımını Başbakan R. T. Erdoğan özetleyerek "Vatandaşın bilinçli olması çok önemli. Konu Cuma hutbelerinde vatandaşa anlatılacak" diyor. Kuş gribinden üç insanın öldüğü Türkiye'de hükümet, kuş gribine yakalandığı düşünülen ve imdat bekleyen çocukları almak için Ağrı'nın Doğubeyazıt ilçesine 40 kilometre uzaklıktaki Güllüce köyüne yedi saatte ulaşabiliyor.İktidar böyle de, sanki muhalefet bunlardan çok mu farklı? MHP Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Şandır ise, Türkiye'de yaşayan bir kuş gribi virüsünden bahsetmenin cahillik olduğunu söylüyor. Şandır "Türkiye'de yaşayan ve hastalığa sebep olabilecek virüs varlığından bahsedilmesi, cehalet ötesi bir takım niyetler taşımanın ifadesidir. Bu virüs kümes hayvanlarına şırınga ile mi verildi?" buyuruyor. Şimdi varın siz hesap edin bakalım, kuş gribi tavuktan mı bulaşıyor, IMF'ci hükümetten mi? "Timur'un anketi"yle sözümü bağlıyayım? Halk, kendi arasında başlarına gelen bütün musibetlerin Timur'un yönetiminden ve zulmünden kaynaklandığını konuşur. Fısıltılar Timur'a ulaşır, ama ortada hesap soracak kimse de yoktur. Timur ahaliyi meydana toplar, "Ben zalim miyim? Başınıza yağan belalar benden midir" diye sorar. "Eh işte? Yani? Falan filan?" diyenlerin kellesini uçurur. Cevap sırası, Hoca Nasrettin'e gelir. "Estağfirullah sultanımız?" der Hoca, "Asıl zalim biziz ki, Yüce Mevla, zât-i âlilerinizi başımıza kondurdu. Asıl zalim ve günahkar olan biziz ki, başımıza sizin gibi bir devlet kuşu kondu" der.Şimdi varın siz hesap edin bakalım; kuş gribi, tavuktan mı bulaşıyor, IMF'ci hükümetten mi? Düşünün, taşının, hesap edin bakalım; kuş gribi, yoksulun tavuğundan mı bulaşıyor, başımıza kondurduğumuz "devlet kuşu"ndan mı? Bu soruların cevabını verecek ve taşı gediğine oturtacak bir Hoca Nasrettin bulun kendinize?