Yine İmam-ı Gazalî, Kimya-yı Saadet adlı eserinde Allah'ı zikir bahsinde diyor ki: "Bütün ibadetlerin özü ve aslı Allah'ı hatırlamaktır. Dinin direği namazdır ve namazdan da maksat Allah'ı zikirdir." Nitekim Allahu Teala buyuruyor: Namaz insanı çirkin ve kötü şeylerden uzaklaştırır. Muhakkak ki Allah'ı zikir en büyüktür.
İmam-ı Rabbanî de şöyle der: "Bir kere Lailaheillallah diyen cennete girer, hadis-i şerifine kısa görüşlüler hayret ederler. Bunlar bu güzel kelimenin bereketini bilmiyorlar. Ben anladım ki, eğer âlemin tamamını bu kelimenin bir kere zikrine bahşiş olarak verseler ve cennete koysalar tahammülü vardır. Meşhurdur ki, bu mukaddes kelimenin bereketi eğer âlemin tamamına paylaştırılsa ebediyete kadar bütün insanların hepsini istifade ettirirdi. Dünyanın tamamı, bu kelimenin yanında hiçbir değer taşımaz. Bu kelimenin denizi yanında dünya bir damla bile olamaz. Bu kelimenin azametinin zuhuru derecesi zikrin derecesi itibariyledir. Şöyle ki, ne vakit bunu okuyanın derecesi yükselirse, bu kelimenin de azameti o nispette ziyade zuhura gelir."
İbn-i Abidin Hazretleri, "Reddü'l-Muhtar Ale'd-Durri'l-Muhtar Şerh-ü Tenviri'l-Ebsar" kitabında, gizli aşikare zikir yapılabileceğini, bunun kişilerin hallerinin değişmesine göre değişeceğini bildirdikten sonra diyor ki: "Riya korkusu veya namaz kılanların ve uyuyanların incinmesi tehlikesi varsa gizli zikir yapılmalıdır. Fakat böyle sakıncalar yoksa cehren zikir efdaldir. Çünkü ondaki amel çok fazladır ve faydası dinleyenlere geçer ve uykuyu giderir. Aşkı heyecanı arttırır. İlave olarak da selef ve halef uleması mescitlerde vesair yerlerde cemaatle zikrin müstehab olduğunda ittifak etmişlerdir. Ancak bunların cehren zikri uyuyanı, namaz kılanları ve okuyanları teşviş ediyorsa, o zaman müstesna." demektedir.
Seyyid Ahmet Rufai Hazretleri, "El Burhanü'l-Müeyyed" adlı kitabında şöyle diyor: "Ehlullah demiştir ki, her kim Allah'ı zikrederse, o Rabbinden hoş ve kalbinden itminan ve düşmanından selamet üzeredir. Zikrullah ruhun gıdasıdır, Allah'ı sena etmek ruhun içeceği ve Allah'dan hayâ da ruhun elbisesidir."
İbn-i Abbas der ki: "Kalbinde şeytan bulunmayan mümin yoktur. Fakat o mümin Allah'ı zikrederse şeytan geriler, Allah'ı unutursa vesvese vermeye başlar. Hadis-i şerifte, 'Allah'ı o kadar zikrediniz ki sizi deli sansınlar.' buyurulmuştur Her gün ölüm meleği önünüzden ve arkanızdan, 'Nerede olursanız ölüm size yetişir!' diye bağırmaktadır. Halbuki biz gafletimizin, cehaletimizin ve şehvetlerimizin sarhoşluğunda boğulmaktayız."
İmam-ı Rabbanî de şöyle der: "Bir kere Lailaheillallah diyen cennete girer, hadis-i şerifine kısa görüşlüler hayret ederler. Bunlar bu güzel kelimenin bereketini bilmiyorlar. Ben anladım ki, eğer âlemin tamamını bu kelimenin bir kere zikrine bahşiş olarak verseler ve cennete koysalar tahammülü vardır. Meşhurdur ki, bu mukaddes kelimenin bereketi eğer âlemin tamamına paylaştırılsa ebediyete kadar bütün insanların hepsini istifade ettirirdi. Dünyanın tamamı, bu kelimenin yanında hiçbir değer taşımaz. Bu kelimenin denizi yanında dünya bir damla bile olamaz. Bu kelimenin azametinin zuhuru derecesi zikrin derecesi itibariyledir. Şöyle ki, ne vakit bunu okuyanın derecesi yükselirse, bu kelimenin de azameti o nispette ziyade zuhura gelir."
İbn-i Abidin Hazretleri, "Reddü'l-Muhtar Ale'd-Durri'l-Muhtar Şerh-ü Tenviri'l-Ebsar" kitabında, gizli aşikare zikir yapılabileceğini, bunun kişilerin hallerinin değişmesine göre değişeceğini bildirdikten sonra diyor ki: "Riya korkusu veya namaz kılanların ve uyuyanların incinmesi tehlikesi varsa gizli zikir yapılmalıdır. Fakat böyle sakıncalar yoksa cehren zikir efdaldir. Çünkü ondaki amel çok fazladır ve faydası dinleyenlere geçer ve uykuyu giderir. Aşkı heyecanı arttırır. İlave olarak da selef ve halef uleması mescitlerde vesair yerlerde cemaatle zikrin müstehab olduğunda ittifak etmişlerdir. Ancak bunların cehren zikri uyuyanı, namaz kılanları ve okuyanları teşviş ediyorsa, o zaman müstesna." demektedir.
Seyyid Ahmet Rufai Hazretleri, "El Burhanü'l-Müeyyed" adlı kitabında şöyle diyor: "Ehlullah demiştir ki, her kim Allah'ı zikrederse, o Rabbinden hoş ve kalbinden itminan ve düşmanından selamet üzeredir. Zikrullah ruhun gıdasıdır, Allah'ı sena etmek ruhun içeceği ve Allah'dan hayâ da ruhun elbisesidir."
İbn-i Abbas der ki: "Kalbinde şeytan bulunmayan mümin yoktur. Fakat o mümin Allah'ı zikrederse şeytan geriler, Allah'ı unutursa vesvese vermeye başlar. Hadis-i şerifte, 'Allah'ı o kadar zikrediniz ki sizi deli sansınlar.' buyurulmuştur Her gün ölüm meleği önünüzden ve arkanızdan, 'Nerede olursanız ölüm size yetişir!' diye bağırmaktadır. Halbuki biz gafletimizin, cehaletimizin ve şehvetlerimizin sarhoşluğunda boğulmaktayız."