Giresunlu papaz olayında görevini yapmıştır efendiler.. Giresunlu üzerine düşeni, tarihin kendisine verdiği görevi tam bir millet şuuru ile, milletin ferdi-parçası olmak şuuru ile yerine getirmiştir. Darısı diğer illerimizin başına. Evet "Giresun'da kayıklar/Kızlar fındık ayıklar" çok popüler ve eski bir Giresun türküsüdür ama Giresun'da şimdilerde sadece "finduk" değil papaz da ayıklanmaktadır. 29 Haziran 2005 günü Giresun'a bir papaz ve 30-40 kişilik bir 'turist' grubu gelir.İşe bak işeBaşka hiç yer kalmamış gibi, Giresun'un başka hiç turistik yeri yokmuş gibi, adası, kalesi, Osman Ağa mezarı, yaylaları, denizi yokmuş gibi eski Tabyabaşı'ndaki müze'ye giderler. Müze, eski bir kilise olup Kurtuluş Savaşı'ndan bu yana Giresun'daki bütün Rumların 'çanına ot tıkandığı' için kilise olarak değil, 'müze' olarak kullanılmaktadır.Turist kafilesi'nin geldiğini ve müzede "ayin yapacağını" duyan Anaforoğlu Ahmet Beğ "durumdan vazife çıkarıp" kopup gider "olay mahalline"."Memleketime hoş geldiniz'' dedi. "Türk'ün geleneksel misafirperverliğinden sizi faydalandıracağımdan şüpheniz olmasın" dedi. Ama döndü papaza sordu: "Senin ne işin var burada?" "Her karış toprağını atalarının kanı ile sulayan Türkiye Cumhuriyeti devletine kimse meydan okuyamaz. Memleketlerinde hala İstanbul'u Konstantinopolis olarak okutanlar Giresun'a gelip Papaz elbiseleri ile şehir turu atıp, eskiden kilise olarak kullanılan müzede sözde ziyaret amacı güderek ayine hazırlanıyorlarsa buna da kimseden korkmadan dur deriz. Kimsenin Türkiye Cumhuriyeti devletinin toprakları üzerinde gözü olmasın. Yoksa gözü olanın gözünü çıkarırız. Dün atalarımızın topraklarına ayak bastırmadığı art niyetlilerin bugünkü torunlarının 'Buraları bir zamanlar bizimdi. Bir gün yine bizim olacaktır?' söylemleri ile turizm adı altında memleketimizde papaz cübbesi ile caka satıyorlarsa buna da her zaman olduğu gibi dur deriz" dedi.Papaz dersini aldıPapaz'a taksi çağırarak efendice olay mahallinden uzaklaştırıp oteline yolladı. "Turist" kisvesi ile gelen tarikat mensupları da ürkerek otobüslerine bindi ve Trabzon'a doğru şehri terk etti.Anaforoğlu Ahmet üzerine düşeni yapmıştır, çünkü?.Çünkü bundan bir süre önce; 5 ARALIK 2001 tarihinde Giresun Jandarma Bölge Komutanı Tuğgeneral Baki Onurlubaş Giresun Gazeteciler Cemiyeti'nde aynen şunları söylemişti:"Giresun Jandarma Bölge ve Garnizon Komutanı Tuğgeneral Baki Onurlubaş, Doğu Karadeniz yöresinde Pontusçuluk faaliyetlerinin tekrar hortlamaya başladığını, yöre insanının bu konuda dikkatli ve uyanık olması gerektiğini belirtti. Tuğgeneral Onurlubaş, Giresun Gazeteciler Cemiyeti'ne yaptığı ziyarette yaptığı konuşmada, Pontusculuk hayallerini hayata geçirmeyi arzulayan Rumların Trabzon'u merkez seçerek yörede bir takım bölücü faaliyetlerde bulunduğuna dikkati çekerek, bu bölücü hareketin bizzat Yunanistan'daki bazı dernekler tarafından desteklendiğini söyledi. Yunanlı yazar Yorgo Andreyadis'in, Pontusçuluk hayalini dile getirdiği kitaplarının yöreye gizlice sokularak dağıtıldığını belirten Onurlubaş, yöreye Rumlar tarafından turizm gezisi adı altında düzenlenen bazı turlarda, Pontusçuluk propagandasının yapıldığını ifade ederek, şunları söyledi: 'Trabzon'un, Tonya ve Sürmene ilçesinde, 20-30 kadar fakir öğrenciyi (Eğitimlerine yardımcı olacağız) diyerek Yunanistan'a götürenlerin asıl amacını gayet iyi biliyoruz. Bu, Rumların yıllardır yöre üzerinde gizliden gizliye yürütmüş oldukları Pontusçuluk hayalinin hayata geçirilmesinin ince planlarından biridir. Yunanistan'ın Trabzon'a konsolosluk açmak istemesinin en önemli nedeni, yöre üzerindeki pontusçuluk hareketlerine yardımcı olmaktır. Yunanistan Başkonsolusu'nun sık sık yapmış olduğu Doğu Karadeniz gezisinin temelinde de bu Pontusçuluk düşüncesi yatmaktadır. Yunanlı işadamlarını, (çevreciler) adı altında bir gemi ile Trabzon Limanı'na demir attıran yine bu düşüncedir. Yunanistan'dan yörenin muhtelif yerlerine, turizm adı altında yapılan tur organizasyonları, bu konudaki bazı misyoner çalışmalara yardımcı olmak için düzenlenmiştir. Pontusçuluk faaliyetleri konusunda yöre insanımız daha dikkatli ve uyanık olmalıdır. Yöre insanı her zamanki duyarlılığını bu konuda da göstermelidir. Bu hassas ve önemli konuyla ilgili 156 Jandarma İmdat telefonuna ihbar yapılmasını bekliyoruz.''