Faiz yemek orucu bozar mı?

Ramazan geldi, hoş geldi. Rabbim! Ümmeti Muhammed-i Ramazan hürmetine af eylesin. Bir ve beraber eylesin. Müşriklerin ve Ehl-i Kitabın ve bunların içimizdeki temsilcilerinin, ülkemiz ve İslam diyarındaki hesaplarını başlarına çevirsin. Münafıkların saltanatını yıksın.  Bizleri, Ehl-i Beyt çatısı altında küfre karşı tek bilek ve tek yürek eylesin. (Amin)Ramazan bolluk, bereket, rahmet ayı diye tariflendirilir. Doğrudur da. Yıllardır mantığını çözemediğim şey ise Ramazan yaklaştı mı, bir bakarsın ki, insanımız marketlere, dükkânlara koşuyor. Savaş çıkacak, olağanüstü hal ilan edilecek gibi mal stoklamaya girişiyor. Neden?Bir başka anlamadığım şey ise televizyonların fenomeni olan bol paralar alarak milletimizi, süslü cümlelerle rahmete, affa inandırmaya çalışan ilahiyatçılardır. Geçenlerde sosyal medyada bir vatandaşımızın, televizyon kanallarına yaptığı çağrı çok hoşuma gitti; "Ramazanda, ekrana çıkaracağınız hocalara vereceğiniz yüz binlerce lirayı fakir fukaraya verin. Söz veriyorum, ben geçen yılki programlarınızı izleyeceğim?" diyordu vatandaşımız. Tabi bu çağrılar cevap bulmaz. Ekranlar hazırlanır. Süslü hanımlar, yakışıklı erkekler arasına, bölüm başı iyi paralar alan birkaç ilahiyatçı da yerleşir ve; "Bikini ile denize girmek orucu bozar mı?", "Sakız çiğnemek orucu bozar mı?", "Peygamberimiz nasıl oruç tutmuştu" gibi soruların yanına, anlatırken birkaç damlada gözyaşı koydular mı, alsana reyting rekorları.Bende  ilk günden bir soru sorayım; "FAİZ YEMEK ORUCU BOZAR MI?"Hadi buyurun! Cevap verin. Ne cami kürsülerinde ve ne de tv ekranlarında faiz ve faize teslim olmuş hükümetler konuşulmaz. Faizin kötülüğü anlatılır, geçilir. Faizli sisteminin parçası olanlardan, kurtuluş yolu aramayanlardan, olmazsa olmaz kabul edenlerden vs. bahsedilmez. Evet, faiz haramdır, büyük günahlardandır, kıyamet alametlerindendir. "Faizi yemeyiniz." (Âli İmran 130)"Allah alış-verişi helâl, faizi haram kılmıştır." (Bakara 275)"Allah faiz yiyeni, yedireni, şahitlerini ve kâtibini lânetlemiştir." (Tirmizi)"Faizde, alan-veren eşittir. (günaha ortaktır.)" (Müslim)"İnsanlara mutlaka öyle bir zaman gelecek ki, malı helâl yolla mı, haram yolla mı aldıklarına aldırış etmeyecekler." (Buhari)"Bir memlekette zina ve faiz yaygınlaşırsa, o memleket halkı, Allah'ın azabını mutlaka helâl kılmış, hak etmişlerdir." (Taberâni)"İnsanlar üzerine öyle bir zaman gelecek ki, faiz yemeyen kimse kalmayacaktır. Faizin kendisini yemese bile tozunu yutacaktır." (Ebu Davut)Belki bu ayet ve hadisleri okuyan hocalarda çıkacaktır. Onlara sorun; "BU MİLLET FAİZE MAHKÛM MUDUR?", "BU MİLLETİ, FAİZE KİM MAHKÛM ETTİ"Bu millet faize asla mahkûm değildir. Ama faiz hakkında dinin hükümlerini sert cümleler kurarak iktidara gelenler, faizi dünya gerçeği olarak kabullenmiş, kapitalizmin gönüllü askeri olmuşlardır. Uyguladıkları politikalarla 12 yılda, vatandaşın alın terinden aldıkları vergilerin dörtte birini yani 611 katrilyonu, faiz lobilerinden aldıkları borcun faizi olarak ödemişlerdir. (Borç duruyor) Aynı tablo vatandaşa da sirayet etmiş. İnsanımız için faiz sıradanlaştırılmıştır. Artık ev, araba, tatil bir tarafa (!) insanımız market alışverişlerinde bile bankaların faizli paralarına muhtaç edilmiş, ekmeğini bile faizli para (kredi kartı) ile almaktadır. "Ne yapalım, devir, şartlar onu gerektiriyor," diyen siyasetçi, hoca veya kişilerin bilin ki, imanlarında sıkıntı vardır. Ne insanımız, ne ülkemiz ve ne de dünya faize, faiz lobilerine mecbur ve muhtaç değildir. Papaz Maltus'un faizci, insan sömürüsüne dayanan sistemi olan kapitalizmi, Prof. Dr. Haydar Baş ortaya koyduğu Milli Ekonomi Modeli ile yerle bir etmiş, işin, aşın, ekmeğin, alın terinin hakkının gasp edilemeyeceğini, faizden ve kapitalist sistemden kurtuluşun formülünü insanımıza ve insanlığa sunmuştur.Bu gerçeği görmeyen, göstermeyen hacısına, hocasına, siyasetçisine yazıklar olsun?