İran'da yayınlanan Vefak gazetesinin başyazarı Musib Naimi, ABD'nin İsrail'i tümüyle desteklemesinin sürpriz olmadığını belirterek, "Fakat, Bush yönetimi ne yaparsa yapsın, direniş özgürlük için en ağır bedeli bile ödemeye hazır" diyor ABD yönetiminin, Başkan George W. Bush'tan, Dışişleri Bakanı Condoleezza Rice ve Savunma Bakanı Donald Rumsfeld'e kadar tüm üyeleri, İsrail'in Lübnan ve Filistin'de yaptığı katliam ve yıkımdan duydukları sevinci gizlemedi. ABD bununla da yetinmeyip, Arap ve İslam dünyasının suskunluğu eşliğinde soykırım planını tamamlaması için İsrail'e büyük yıkım gücüne sahip yeni füzeler veriyor. Amerikan bombaları kulalnılıyorABD'nin bu tutumu aslında sürpriz değil. Lübnan'ı yakan ve altyapısını çökerten tüm bombalar zaten Amerikan yapımı. ABD, bunun yanı sıra BM'yi günahsız sivillerin kanını akıtan Siyonistleri rahatsız edebilecek bir hareketlenmeden alıkoyuyor. Asıl sürpriz, Rice'ın Hizbullah füzelerinin etkisini bizzat görmek için Tel Aviv'e gitmeden önce Beyrut enkazının üzerinden geçmesi. Hiç kuşkusuz, Lübnan'a yönelik yıkıcı operasyonların önünü açan ABD, kurban için girişimde bulunmuyor. Rice'ın ziyareti ve Bush'un ateşkesle ilgili sözleri işgalci Siyonist devleti korumayı amaçlıyor. İsrail'in Lübnan'da yarattığı felaket, Siyonist terör devletiyle birlikte yaşamanın imkânsızlığını bir kez daha gösterdi. Fakat İsrail bu kez 1982'deki planlarını tekrarladığını düşünürse hata yapar. Şartlar 1982'dekinden epey farklı. Zira, Lübnan direnişi ne kadar ağır olursa olsun ilkeleri uğruna bedel ödemeye hazır.