Maliyeti yüksek yatırımlar ilk yıllarda devletlere yaptırılmış, simdi ise bu kârlı yatırımlar, bedava fiyattan global şirketlere devredilmektedir. Vatandaşların gelirlerinin global tefecilere aktarılması için arada köprü vazifesi görecek olan bir kuruma ihtiyaç vardır.
Toplanan vergiler tefecilere gidiyorBu sebeple yüksek meblağlarda bu odaklara borçlandırılan devletler, faiz ödemesi adı altında vatandaşlarından topladığı vergileri global sermaye sahiplerine aktarmaktadır. İlk dönemlerde mutlu azınlıklar, ulus devlet yapılanması üzerinden vatandaşların gelirlerine hakim olurken; zaman içerisinde büyüyüp gelişmiş ve global bir kimlik kazanmıştır. Bu değişime bağlı olarak artık global odakların çıkarlarına hizmet etmesi gereken devletlerin de bir değişim geçirmesi kaçınılmazdır.Kapitalist süreç içerisinde despot devlet anlayışına karşı başlayan özgürlükçü halk hareketleri, zaman içerisinde liberalizm adını alarak felsefi bir temel kazanmıştır. Ancak günümüzde özgürlükler adına yapılanlar, ulus devletlerin tasfiye edilerek global sermaye sahiplerinin onların yerini almasıdır. Liberalizm, dünyada bulunan birçok kral yerine, halkları dünya krallığının kontrolüne teslim etmektedir.
Sosyal devlet anlayışı tarumar ediliyorLiberal anlayışın kıskacındaki ulus devletler, Sosyal Güvenlik harcamalarını kısmalı, daha çok vergi toplamalı ve topladığı bu vergileri, global odaklara faiz ödemesi olarak aktarmalıdır. Kapitalizmin tarif ettiği devlet, global odaklara bağımlı, onlar adına vatandaşlarının gelirini toplayıp bu odaklara teslim eden, yine global firmaların ele geçirdiği kaynakların bekçiliğini yapan bir devlettir.Örneğin; Carlos Menem, Arjantin'de çıkardığı yasalarla madenlerin ancak yabancı firmaların işletmesine imkan verdi. Çıkartılan madenin sadece % 3'ü devlete vergi olarak verilirken; bu madenleri, Patagonya limanlarından yurtdışına çıkaran global firmalar devletten % 5 ihracat teşviki almaktalar. Yani hem madenler bedavadan bu global firmalara devredildi, ayrıca % 2 de üstüne para verilmeye başlandı. Bu konuda başta ülkemiz olmak üzere yüzlerce örnek sunmak mümkündür. Ancak geleceğimiz nokta kapitalist anlayışta devletlerin global tefecilerin çıkarlarının bekçiliğini yaptığını söylemek olacaktır.
SOSYAL DEVLET - MİLLİ DEVLET / Prof. Dr. Haydar Baş'ın kaleminden
SOSYAL DEVLET - MİLLİ DEVLET İÇİN NE DEDİLER
Prof. Dr. İbrahim Arslanoğlu / Gazi Üniversitesi Öğretim Üyesi:Tüketime teşvik Prof. Dr. Baş'ın projesiDünya ekonomisi, büyük bir krizin içindedir ve serbest piyasa ekonomisi çoktan çökmeye başlamıştır. Nitekim ABD'deki konut kredilerinin geri dönmemesi, önce bankacılık kesimini sonra borsaları vurmuş olması, bu çöküşü su yüzüne çıkarmıştır. Sonra bu dalga dalga dünyaya yayılarak Asya ve Avrupa borsalarının da çökmesine sebep olmuştur. ABD'deki bu krizi Beyaz Saray, ekonomik paket ile tüketicinin cebine 157 milyar dolar koyarak çözmeyi planladı. Bundan başka ABD'nin emisyonu artırma, para basma veya borçlanma yoluna gidebileceği belirtiliyor. Halbuki Prof. Dr. Haydar Baş "Milli Ekonomi Modeli" adlı eserinde Türkiye'nin ürettiği mal ve hizmet karşılığı olarak senyoraj hakkını kullanarak para basması gerektiğini yıllarca önce yazmıştı. Ayrıca ABD yönetiminin bir defaya mahsus tüketiciyi desteklemesine karşılık Prof. Baş, herkese "Vatandaşlık Maaşı" ve Ev kadınlarına maaş verilerek tüketimin sürekli teşvik edilmesi gerektiğini ifade etmişti. Prof. Baş, "Sosyal Devlet Milli Devlet" adlı eserinde ise Milli Ekonomi Modelinin nasıl uygulanıp hayata geçirebileceğimizi kısaca şöyle açıklamıştır: "Herkese iş bulunacak, vatandaş aç ve açık bırakılmayacaktır. Ayrıca zengin fakir arasındaki eşitsizlik ortadan kaldırılacak, fakir çocukların kendilerini geliştirebilmeleri için fırsat eşitliği sağlanacaktır..."
Toplanan vergiler tefecilere gidiyorBu sebeple yüksek meblağlarda bu odaklara borçlandırılan devletler, faiz ödemesi adı altında vatandaşlarından topladığı vergileri global sermaye sahiplerine aktarmaktadır. İlk dönemlerde mutlu azınlıklar, ulus devlet yapılanması üzerinden vatandaşların gelirlerine hakim olurken; zaman içerisinde büyüyüp gelişmiş ve global bir kimlik kazanmıştır. Bu değişime bağlı olarak artık global odakların çıkarlarına hizmet etmesi gereken devletlerin de bir değişim geçirmesi kaçınılmazdır.Kapitalist süreç içerisinde despot devlet anlayışına karşı başlayan özgürlükçü halk hareketleri, zaman içerisinde liberalizm adını alarak felsefi bir temel kazanmıştır. Ancak günümüzde özgürlükler adına yapılanlar, ulus devletlerin tasfiye edilerek global sermaye sahiplerinin onların yerini almasıdır. Liberalizm, dünyada bulunan birçok kral yerine, halkları dünya krallığının kontrolüne teslim etmektedir.
Sosyal devlet anlayışı tarumar ediliyorLiberal anlayışın kıskacındaki ulus devletler, Sosyal Güvenlik harcamalarını kısmalı, daha çok vergi toplamalı ve topladığı bu vergileri, global odaklara faiz ödemesi olarak aktarmalıdır. Kapitalizmin tarif ettiği devlet, global odaklara bağımlı, onlar adına vatandaşlarının gelirini toplayıp bu odaklara teslim eden, yine global firmaların ele geçirdiği kaynakların bekçiliğini yapan bir devlettir.Örneğin; Carlos Menem, Arjantin'de çıkardığı yasalarla madenlerin ancak yabancı firmaların işletmesine imkan verdi. Çıkartılan madenin sadece % 3'ü devlete vergi olarak verilirken; bu madenleri, Patagonya limanlarından yurtdışına çıkaran global firmalar devletten % 5 ihracat teşviki almaktalar. Yani hem madenler bedavadan bu global firmalara devredildi, ayrıca % 2 de üstüne para verilmeye başlandı. Bu konuda başta ülkemiz olmak üzere yüzlerce örnek sunmak mümkündür. Ancak geleceğimiz nokta kapitalist anlayışta devletlerin global tefecilerin çıkarlarının bekçiliğini yaptığını söylemek olacaktır.
SOSYAL DEVLET - MİLLİ DEVLET / Prof. Dr. Haydar Baş'ın kaleminden
SOSYAL DEVLET - MİLLİ DEVLET İÇİN NE DEDİLER
Prof. Dr. İbrahim Arslanoğlu / Gazi Üniversitesi Öğretim Üyesi:Tüketime teşvik Prof. Dr. Baş'ın projesiDünya ekonomisi, büyük bir krizin içindedir ve serbest piyasa ekonomisi çoktan çökmeye başlamıştır. Nitekim ABD'deki konut kredilerinin geri dönmemesi, önce bankacılık kesimini sonra borsaları vurmuş olması, bu çöküşü su yüzüne çıkarmıştır. Sonra bu dalga dalga dünyaya yayılarak Asya ve Avrupa borsalarının da çökmesine sebep olmuştur. ABD'deki bu krizi Beyaz Saray, ekonomik paket ile tüketicinin cebine 157 milyar dolar koyarak çözmeyi planladı. Bundan başka ABD'nin emisyonu artırma, para basma veya borçlanma yoluna gidebileceği belirtiliyor. Halbuki Prof. Dr. Haydar Baş "Milli Ekonomi Modeli" adlı eserinde Türkiye'nin ürettiği mal ve hizmet karşılığı olarak senyoraj hakkını kullanarak para basması gerektiğini yıllarca önce yazmıştı. Ayrıca ABD yönetiminin bir defaya mahsus tüketiciyi desteklemesine karşılık Prof. Baş, herkese "Vatandaşlık Maaşı" ve Ev kadınlarına maaş verilerek tüketimin sürekli teşvik edilmesi gerektiğini ifade etmişti. Prof. Baş, "Sosyal Devlet Milli Devlet" adlı eserinde ise Milli Ekonomi Modelinin nasıl uygulanıp hayata geçirebileceğimizi kısaca şöyle açıklamıştır: "Herkese iş bulunacak, vatandaş aç ve açık bırakılmayacaktır. Ayrıca zengin fakir arasındaki eşitsizlik ortadan kaldırılacak, fakir çocukların kendilerini geliştirebilmeleri için fırsat eşitliği sağlanacaktır..."