BTP Genel Başkan Yardımcısı Değirmenci, çiftçinin 7 Aralık'ta Aydın'da gerçekleştirdiği AKP Hükümeti karşıtı geniş katılımlı mitingi hatırlatarak, IMF ve AB politikalarının Türk tarımını bitirme noktasına getirdiğini vurguladı BTP Genel Başkan Yardımcısı Ali Değirmenci, özkaynakları itibariyle dünyada kendi kendine yetebilme özelliğine sahip yedi ülkeden biri olan Türkiye'nin verimli toprakları ve elverişli iklim şartlarıyla başlıbaşına bir tarım ülkesi olduğunu belirtti. Değirmenci, şunları söyledi: "Bu imkanlarını tam kapasite devreye koyduğunda diğer kaynaklarını kullanmasa dahi hatırı sayılır bir zenginlik ve uluslararası itibara sahip olabileceği halde, ne yazık ki mevcud hükümetin ve daha önceliklerinin uyguladığı ABD-AB-IMF eksenli yanlış tarım politikalarıyla tarımın ve tarım kesiminin geldiği içleracısı durum ortadadır. Şunu da söylemek gerekir ki döneminde tarım mamülleri ithalatında yüzde 100 artış yaşanan yaşanan AKP hükümetinin bu vehametteki sorumluluğu diğerlerinden çok daha büyüktür."
Çiftçiden anlamlı tokat
Değirmenci, meydanlara çıkma konusunda diğer bütün kesimlerden daha sabırlı olan Türk çiftçisinin 7 Aralık'ta Aydın'da yaptığı ve yaklaşık onbeşbin kişiyle gerçekleştirilen mitingin artık bıçağın kemiğe dayandığını göstermesi bakımından oldukça önemli olduğunu hatırlatarak, şunları söyledi: "Başbakanın Erzurum'da 'millet size mi çalışacak' diyerek tahkir ettiği Türk çiftçisi adına konuşan Aydın, İzmir, Denizli ziraat odaları Başkanları konuşmalarında 'AKP bizi kandırdı; destek değil, köstek oldu; ihracat yapmadan tarım gelişir mi; enflasyon düştü diyorlar, mazot, gübre, elektrik pahalı, enflasyon nasıl düşer' diyerek mağduriyetlerini dile getirdiler; talepleri değerlendirilmezse mitinglerinin büyüyerek devam edeceğini söylediler.
AKP, AB'nin dediğini yapıyor
6 Ekim İlerleme Raporu'ndaki tarımla ilgili talimatlar ortadayken AKP hükümetinin bu sese kulak vermesi mümkün değildir. Çünkü bu raporda AKP, AB tarafından bazı ürünleri ekmemeye, bazılarını sınırlı ekmeye, ihracatını sınırlamaya, sübvansiyon vermemeye, ithalata sınırlarını açmaya, tarım sektöründe çalışanların yüzde otuzunu yani on milyon çiftçiyi devredışı bırakmaya memur kılınmıştır. Bütün bunlardan da anlaşılacağı gibi AB aldığı tedbirlerle Türk tarım ürünlerine serbest dolaşımı engelleyerek Türk çiftçisini oradan çıkarmayı ve Türk tarımını tamamen öldürmeyi planlamaktadır.
Hükümetin, bizzat başbakanın ifadesiyle katolik nikahıyla bağlı olduğu AB'nin bu talimatlarından dışarı çıkmasını beklemek hayaldir. Ancak iyi niyetle kendisinden beklenilen bu duyarlılığı göstereceğini farzetsek bile, AKP dönülmesi hayli zor bir yola girmiştir.
Osmanlı'dan alınacak ders
Nitekim ecdadımız Osmanlı keyfiyet bakımından İlerleme Raporu'ndaki talimatların aynısı olan 1838 Baltalimanı Anlaşmasını 1914'te çöpe atıp, yeni gümrük vergileri düzenlediği; ithal mallara uygulanan gümrük vergisini yüzde 15'e çıkardığı; yine aynı yılda çıkarılan Tarım Kanunu'yla çiftçiye parasız tohum dağıttığı; askerlik, vergi, gümrük vergisi muafiyeti gibi kolaylıklar sağladığı halde, daha önce attığı imzaları telafi edememiş; imparatorluğun akıbetini değiştirememiştir.
Bugün gelinen noktada hükümetin anlaması gereken şey, mitingte konuşan ziraat odaları başkanlarının da dediği gibi meselenin 'zarar' değil, 'iflas' olduğudur.
Tarım kesimi
nasıl kurtulur?
Hükümetin, bu anlayışsızlığının bedelini AB'ye girmeye çalışan bütün hükümetler gibi köylü-çiftçi tarafından yıkılarak ödemesi muhtemeldir ve bu manada bu mitingi AKP hükümeti adına sonun başlangıcı olarak da okumak mümkündür.
Her sahada olduğu gibi tarımda da çözüm BTP Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş'ın ortaya koyduğu Milli Ekonomi Modeli'yle gerçekleşecektir. Üretimi ve çok çalışmayı teşvik için çiftçinin devlet tarafından avanslarla desteklenmesi; gerçekçi projelere sıfır faizli kredi verilerek tarım sektörünün kat kat güçlendirilmesi hedefi bu modelin hususiyetlerindendir.
Unutmayalım ki, tarımın kurtulması Türkiye'nin kurtulmasının ayrılmaz bir parçasıdır. Bu mutlu sonuca BTP olarak milletimizle bütünleşerek ulaşacağımıza inanıyoruz."
Çiftçiden anlamlı tokat
Değirmenci, meydanlara çıkma konusunda diğer bütün kesimlerden daha sabırlı olan Türk çiftçisinin 7 Aralık'ta Aydın'da yaptığı ve yaklaşık onbeşbin kişiyle gerçekleştirilen mitingin artık bıçağın kemiğe dayandığını göstermesi bakımından oldukça önemli olduğunu hatırlatarak, şunları söyledi: "Başbakanın Erzurum'da 'millet size mi çalışacak' diyerek tahkir ettiği Türk çiftçisi adına konuşan Aydın, İzmir, Denizli ziraat odaları Başkanları konuşmalarında 'AKP bizi kandırdı; destek değil, köstek oldu; ihracat yapmadan tarım gelişir mi; enflasyon düştü diyorlar, mazot, gübre, elektrik pahalı, enflasyon nasıl düşer' diyerek mağduriyetlerini dile getirdiler; talepleri değerlendirilmezse mitinglerinin büyüyerek devam edeceğini söylediler.
AKP, AB'nin dediğini yapıyor
6 Ekim İlerleme Raporu'ndaki tarımla ilgili talimatlar ortadayken AKP hükümetinin bu sese kulak vermesi mümkün değildir. Çünkü bu raporda AKP, AB tarafından bazı ürünleri ekmemeye, bazılarını sınırlı ekmeye, ihracatını sınırlamaya, sübvansiyon vermemeye, ithalata sınırlarını açmaya, tarım sektöründe çalışanların yüzde otuzunu yani on milyon çiftçiyi devredışı bırakmaya memur kılınmıştır. Bütün bunlardan da anlaşılacağı gibi AB aldığı tedbirlerle Türk tarım ürünlerine serbest dolaşımı engelleyerek Türk çiftçisini oradan çıkarmayı ve Türk tarımını tamamen öldürmeyi planlamaktadır.
Hükümetin, bizzat başbakanın ifadesiyle katolik nikahıyla bağlı olduğu AB'nin bu talimatlarından dışarı çıkmasını beklemek hayaldir. Ancak iyi niyetle kendisinden beklenilen bu duyarlılığı göstereceğini farzetsek bile, AKP dönülmesi hayli zor bir yola girmiştir.
Osmanlı'dan alınacak ders
Nitekim ecdadımız Osmanlı keyfiyet bakımından İlerleme Raporu'ndaki talimatların aynısı olan 1838 Baltalimanı Anlaşmasını 1914'te çöpe atıp, yeni gümrük vergileri düzenlediği; ithal mallara uygulanan gümrük vergisini yüzde 15'e çıkardığı; yine aynı yılda çıkarılan Tarım Kanunu'yla çiftçiye parasız tohum dağıttığı; askerlik, vergi, gümrük vergisi muafiyeti gibi kolaylıklar sağladığı halde, daha önce attığı imzaları telafi edememiş; imparatorluğun akıbetini değiştirememiştir.
Bugün gelinen noktada hükümetin anlaması gereken şey, mitingte konuşan ziraat odaları başkanlarının da dediği gibi meselenin 'zarar' değil, 'iflas' olduğudur.
Tarım kesimi
nasıl kurtulur?
Hükümetin, bu anlayışsızlığının bedelini AB'ye girmeye çalışan bütün hükümetler gibi köylü-çiftçi tarafından yıkılarak ödemesi muhtemeldir ve bu manada bu mitingi AKP hükümeti adına sonun başlangıcı olarak da okumak mümkündür.
Her sahada olduğu gibi tarımda da çözüm BTP Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş'ın ortaya koyduğu Milli Ekonomi Modeli'yle gerçekleşecektir. Üretimi ve çok çalışmayı teşvik için çiftçinin devlet tarafından avanslarla desteklenmesi; gerçekçi projelere sıfır faizli kredi verilerek tarım sektörünün kat kat güçlendirilmesi hedefi bu modelin hususiyetlerindendir.
Unutmayalım ki, tarımın kurtulması Türkiye'nin kurtulmasının ayrılmaz bir parçasıdır. Bu mutlu sonuca BTP olarak milletimizle bütünleşerek ulaşacağımıza inanıyoruz."