Çarpık kentleşmenin nedenleri
Prof. Dr. Alper Ünlü, “Çarpık kentleşme diğer idari problemlerle beraber ele alınması gereken bir durum. Bunun arkasında ihale kanunu, devletin işleyen mekanizmaları içerisindeki bazı boşluklar ve bu boşluklarla ilgili ortaya çıkan sorumsuzluk da var” dedi.
21.03.2024 15:06:00
Önder Yılmaz
Önder Yılmaz
Çarpık kentleşme Türkiye'nin kronik sorunlarından biri. Her seçim öncesi olduğu gibi 31 Mart'ta yapılacak yerel seçimler öncesinde de bu konu gündemde.
Ancak tüm tartışmalara hatta büyük deprem felaketlerine rağmen çarpık kentleşmenin önüne geçilemiyor.
Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi Başkanı Prof. Dr. Alper Ünlü konuyla ilgili açıklamalarda bulundu.
Ünlü şunları söyledi;
"Bu rant odaklı durum artık sürdürülebilir olmaktan çıkmış vaziyette kentlerimizde. Bizim birkaç sene öncesinde tespit ettiğimiz riskli bölgeler bugün bu çarpık kentleşmeyle birlikte riskli alanlara daha farklı riskli alanlar eklenmekte ve yani 3-5 sene öncenin riskli bölgeleri daha genişlemekte. Risk tanımı da değişmekte. Bu riski afet ve acil durum olarak kabul edebilirsiniz.
"Riskler günbegün artmakta"
Çok dinamik bir kentleşmeyle karşı karşıyayız ve dolayısıyla riskler günbegün artmakta. Bu, maalesef çarpık kentleşmenin ötesinde diğer idari problemlerle beraber ele alınması gereken bir durum. Bunun arkasında ihale kanunu, devletin işleyen mekanizmaları içerisindeki bazı boşluklar ve bu boşluklarla ilgili ortaya çıkan sorumsuzluk da var. Bu az gelişmiş ülkelerde gördüğümüz bir durum oysa Türkiye bunu hak edecek bir ülke değil. Türkiye çok gelişmiş insan gücünün egemen olduğu ve dünyanın mimarlık ve inşaat branşında son derece güçlü ülkelerinden bir tanesi. Bundan dolayı hicap duyuyorum ama maalesef bu durum da gerçek. Bunun arkasında sadece çarpık kentleşmenin ötesinde bizim kendi mali ve idari mekanizmalarımız ve boşluklarımız da var.
"İmar affı bizim çok yumuşak karınlarımızdan bir tanesi"
İmar affı bizim çok yumuşak karınlarımızdan bir tanesi haline dönüştü. Bu af aslında toplumda bir başka problem de yarattı hem etik açıdan, hem sosyolojik açıdan, hem de hukuka inanma adalete inanma açısından. Aflar sadece insanların gayrimenkullerini kurtardıkları veya bu yaşam kesitinde kendilerine bir mecra buldukları küçük bir hak değil. Onun ötesinde olayı toplumsal görmek lazım. Bunun sosyolojik etkileri var, diğer kuşaklara etkileri var. Toplum içerisinde bu anlamda ahlaki sorunlar oluşmakta ve bunları biz çocuklarımıza devretmek zorunda kalmaktayız. Mimarlık teknik bir branş gibi görünebilir ama mimarlık gerçekten sosyolojik, psikolojik ve antropolojik bir bilim dalıdır. Sadece bizi binaların yıkılması veya onlarla ilgili aflar değil bunun ötesinde sosyolojik çözülmeler de bizi daha çok ilgilendiriyor."
Ancak tüm tartışmalara hatta büyük deprem felaketlerine rağmen çarpık kentleşmenin önüne geçilemiyor.
Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi Başkanı Prof. Dr. Alper Ünlü konuyla ilgili açıklamalarda bulundu.
Ünlü şunları söyledi;
"Bu rant odaklı durum artık sürdürülebilir olmaktan çıkmış vaziyette kentlerimizde. Bizim birkaç sene öncesinde tespit ettiğimiz riskli bölgeler bugün bu çarpık kentleşmeyle birlikte riskli alanlara daha farklı riskli alanlar eklenmekte ve yani 3-5 sene öncenin riskli bölgeleri daha genişlemekte. Risk tanımı da değişmekte. Bu riski afet ve acil durum olarak kabul edebilirsiniz.
"Riskler günbegün artmakta"
Çok dinamik bir kentleşmeyle karşı karşıyayız ve dolayısıyla riskler günbegün artmakta. Bu, maalesef çarpık kentleşmenin ötesinde diğer idari problemlerle beraber ele alınması gereken bir durum. Bunun arkasında ihale kanunu, devletin işleyen mekanizmaları içerisindeki bazı boşluklar ve bu boşluklarla ilgili ortaya çıkan sorumsuzluk da var. Bu az gelişmiş ülkelerde gördüğümüz bir durum oysa Türkiye bunu hak edecek bir ülke değil. Türkiye çok gelişmiş insan gücünün egemen olduğu ve dünyanın mimarlık ve inşaat branşında son derece güçlü ülkelerinden bir tanesi. Bundan dolayı hicap duyuyorum ama maalesef bu durum da gerçek. Bunun arkasında sadece çarpık kentleşmenin ötesinde bizim kendi mali ve idari mekanizmalarımız ve boşluklarımız da var.
"İmar affı bizim çok yumuşak karınlarımızdan bir tanesi"
İmar affı bizim çok yumuşak karınlarımızdan bir tanesi haline dönüştü. Bu af aslında toplumda bir başka problem de yarattı hem etik açıdan, hem sosyolojik açıdan, hem de hukuka inanma adalete inanma açısından. Aflar sadece insanların gayrimenkullerini kurtardıkları veya bu yaşam kesitinde kendilerine bir mecra buldukları küçük bir hak değil. Onun ötesinde olayı toplumsal görmek lazım. Bunun sosyolojik etkileri var, diğer kuşaklara etkileri var. Toplum içerisinde bu anlamda ahlaki sorunlar oluşmakta ve bunları biz çocuklarımıza devretmek zorunda kalmaktayız. Mimarlık teknik bir branş gibi görünebilir ama mimarlık gerçekten sosyolojik, psikolojik ve antropolojik bir bilim dalıdır. Sadece bizi binaların yıkılması veya onlarla ilgili aflar değil bunun ötesinde sosyolojik çözülmeler de bizi daha çok ilgilendiriyor."