İslam âlemi asırlar boyu süren bir kamplaşma yaşıyor. Zaman zaman çatışma noktasına kadar gelen bu soğuk duruş hep elimizi zayıflattı. Topraklarımızda, canımızda ve malımızda gözü olanların ise ekmeğine yağ sürüldü.
Bursa’da ‘Uluslararası Sosyal Devlet Milli Devlet’ Sempozyumu’ndaydık. Prof. Dr. Haydar Baş hocamızın kaleme aldığı İmam-ı Ali eseri matbaadan yeni gelmişti. Rusya’dan gelip sempozyuma katılan Prof. Dr. Victor Minin’e bu eser takdim edildi. Tercüman aracılığıyla eser hakkında bilgi aldıktan sonra bir konuşma yaptı. Haydar Baş Bey’e atfen, -“Milli Ekonomi Modeli” ile dünyanın ekonomi sorunlarına çözüm getiren hocamız şimdi de kaleme aldığı “İmam-ı Ali” eseriyle İslam âlemindeki Sünni - Şia çatışmasına son verecektir - demişlerdi. Aradan fazla zaman geçmedi. Sayın Minin’in tespitleri paralelinde her geçen gün daha fazla sinyaller almaya başladık.
Haydar Baş hocamız, Şia ve Sünni kaynaklardan hareket ile rivayet yoluyla Ehl-i Beyt Külliyatı eserlerini kaleme aldı. Yakında 12 İmamın da hayatı tamamlanmış olacak. Ehl-i Beyt Külliyatı hem Sünni hem Şia dünyası tarafından kabul gördü. Artık her iki dünyanın ortak olarak kabul ettiği kaynak eserlere sahibiz.
Bilindiği gibi Büyük Ortadoğu Projesi kapsamında 22 İslam ülkesi ABD tarafından işgal edilmek isteniyor. Bu süreç şimdilerde Arap ülkelerinde Arap Baharı adıyla tezgâhlanıyor. Bu proje epey mesafe de kat etmiş durumda. İşgalin son perdesi ise bir Sünni - Şia çatışması çıkartmaya yönelik. Önce İslam ülkelerinde bu çatışmayı başlatan ABD, şimdi de İslam ülkelerini Sünni - Şia diye kamplara ayıracak ve birbiriyle çarpıştıracak. Hedef, Sünni dünyanın başında Türkiye, Şia dünyasının başında da İran olmak üzere bir çatışma çıkartmak ve her iki dünyayı devre dışı bırakmak.
Arap baharı adı altında Arap ülkelerinde BOP’un işgal süreci devam ediyor. Onlarca yıl önceden planlanan Sünni - Şia çatışmasına ramak kaldı. Irak’ta tezgâha konan bu vahşi plan şimdi de Suriye’de tezgâhlanmaya çalışılıyor. Şia hilaline karşı Türkiye, Sünni bloğun başında yalın kılıç çatışmanın içine doğru sürükleniyor. Oyunun yol haritası hazırlanmış adım adım uygulamaya konuyor. Gün geçmesin ki bu süreci hızlandıracak gelişmeler yaşanmasın.
İşte böyle bir zaman diliminde Haydar Baş Bey’in talimatları ve gayretleriyle uluslararası Ehl-i Beyt Sempozyumu tertiplendi. Bu sempozyum tarihi bir dönüm noktası olmuştur.
Neden mi?
Irak’tan, İran’dan, Suriye’den, Lübnan’dan, ülkemizden ve diğer İslam ülkelerinden gelen âlimlerin Sünni, Şia, Alevi ve Caferi dünyasından gelen kanaat önderlerinin konuşmaları, yaşadıkları ruh halleri, yaptıkları tespitler ve döktükleri gözyaşları çok manidardı. Sanki iki nehrin buluşmasına şahit olmuştuk. Yıllardan beri birbiri hakkında yanlış bilgi ve önyargı sahibi olan bizler ve ekran başında nefeslerini tutarak programı takip edenler halden hale girdiler.
Programdan sonra Necef-i Eşref - Irak’tan tekrar Türkiye’ye gelen Ehl-i Beyt Alimi Sayın Seyyit İzzettin EL-Hekim hocamızın külliyatını Arapçaya çevirmek istediklerini talep ettiler.
Sempozyuma katılan İran İslam Cumhuriyeti Kültür Ataşesi Hallaç Münferid, Türklerle İranlıların aynı zaman diliminde İmam Rıza eliyle İslamiyet’i kabul ettiklerini bu anlamda iki kardeş olduklarını ifade etmişlerdi. Lübnan’dan, Suriye’den ve diğer İslam ülkelerinden gelen Sünni ve Şia âlimleri söylemleriyle her iki tarafın da gönlünü rahatlattılar. Sünni ve Şia’nın birbirini anlamaya başlaması aralarında diyalog geliştirmeleri ve Ehl-i Beyt paydasında buluşmaları İslam âlemi üzerinde yapılan menfur emelleri geçersiz kılacaktır.
Bursa’da ‘Uluslararası Sosyal Devlet Milli Devlet’ Sempozyumu’ndaydık. Prof. Dr. Haydar Baş hocamızın kaleme aldığı İmam-ı Ali eseri matbaadan yeni gelmişti. Rusya’dan gelip sempozyuma katılan Prof. Dr. Victor Minin’e bu eser takdim edildi. Tercüman aracılığıyla eser hakkında bilgi aldıktan sonra bir konuşma yaptı. Haydar Baş Bey’e atfen, -“Milli Ekonomi Modeli” ile dünyanın ekonomi sorunlarına çözüm getiren hocamız şimdi de kaleme aldığı “İmam-ı Ali” eseriyle İslam âlemindeki Sünni - Şia çatışmasına son verecektir - demişlerdi. Aradan fazla zaman geçmedi. Sayın Minin’in tespitleri paralelinde her geçen gün daha fazla sinyaller almaya başladık.
Haydar Baş hocamız, Şia ve Sünni kaynaklardan hareket ile rivayet yoluyla Ehl-i Beyt Külliyatı eserlerini kaleme aldı. Yakında 12 İmamın da hayatı tamamlanmış olacak. Ehl-i Beyt Külliyatı hem Sünni hem Şia dünyası tarafından kabul gördü. Artık her iki dünyanın ortak olarak kabul ettiği kaynak eserlere sahibiz.
Bilindiği gibi Büyük Ortadoğu Projesi kapsamında 22 İslam ülkesi ABD tarafından işgal edilmek isteniyor. Bu süreç şimdilerde Arap ülkelerinde Arap Baharı adıyla tezgâhlanıyor. Bu proje epey mesafe de kat etmiş durumda. İşgalin son perdesi ise bir Sünni - Şia çatışması çıkartmaya yönelik. Önce İslam ülkelerinde bu çatışmayı başlatan ABD, şimdi de İslam ülkelerini Sünni - Şia diye kamplara ayıracak ve birbiriyle çarpıştıracak. Hedef, Sünni dünyanın başında Türkiye, Şia dünyasının başında da İran olmak üzere bir çatışma çıkartmak ve her iki dünyayı devre dışı bırakmak.
Arap baharı adı altında Arap ülkelerinde BOP’un işgal süreci devam ediyor. Onlarca yıl önceden planlanan Sünni - Şia çatışmasına ramak kaldı. Irak’ta tezgâha konan bu vahşi plan şimdi de Suriye’de tezgâhlanmaya çalışılıyor. Şia hilaline karşı Türkiye, Sünni bloğun başında yalın kılıç çatışmanın içine doğru sürükleniyor. Oyunun yol haritası hazırlanmış adım adım uygulamaya konuyor. Gün geçmesin ki bu süreci hızlandıracak gelişmeler yaşanmasın.
İşte böyle bir zaman diliminde Haydar Baş Bey’in talimatları ve gayretleriyle uluslararası Ehl-i Beyt Sempozyumu tertiplendi. Bu sempozyum tarihi bir dönüm noktası olmuştur.
Neden mi?
Irak’tan, İran’dan, Suriye’den, Lübnan’dan, ülkemizden ve diğer İslam ülkelerinden gelen âlimlerin Sünni, Şia, Alevi ve Caferi dünyasından gelen kanaat önderlerinin konuşmaları, yaşadıkları ruh halleri, yaptıkları tespitler ve döktükleri gözyaşları çok manidardı. Sanki iki nehrin buluşmasına şahit olmuştuk. Yıllardan beri birbiri hakkında yanlış bilgi ve önyargı sahibi olan bizler ve ekran başında nefeslerini tutarak programı takip edenler halden hale girdiler.
Programdan sonra Necef-i Eşref - Irak’tan tekrar Türkiye’ye gelen Ehl-i Beyt Alimi Sayın Seyyit İzzettin EL-Hekim hocamızın külliyatını Arapçaya çevirmek istediklerini talep ettiler.
Sempozyuma katılan İran İslam Cumhuriyeti Kültür Ataşesi Hallaç Münferid, Türklerle İranlıların aynı zaman diliminde İmam Rıza eliyle İslamiyet’i kabul ettiklerini bu anlamda iki kardeş olduklarını ifade etmişlerdi. Lübnan’dan, Suriye’den ve diğer İslam ülkelerinden gelen Sünni ve Şia âlimleri söylemleriyle her iki tarafın da gönlünü rahatlattılar. Sünni ve Şia’nın birbirini anlamaya başlaması aralarında diyalog geliştirmeleri ve Ehl-i Beyt paydasında buluşmaları İslam âlemi üzerinde yapılan menfur emelleri geçersiz kılacaktır.
Doç. Dr. Ahmet H. Kepekçi / diğer yazıları
- Temel ihtiyaçlarımızı karşılayabiliyor muyuz? Türkiye'nin ekonomik model arayışı / 09.06.2024
- Enflasyonun gölgesinde gelecek kaygısı / 06.06.2024
- Enflasyonun gölgesinde gelecek kaygısı / 06.06.2024
- Dünya barışı için güçlü olmak şart; ama nasıl? / 29.05.2024
- Jeopolitik satranç / 22.05.2024
- Bunlar ağlatıyor, Haydar Hoca güldürüyor / 15.05.2024
- Gazze'de yaşananları ülkemizin güvenliği adına okumaya var mısınız? / 10.05.2024
- Amerika'nın iki yüzü / 09.05.2024
- Tarihin derinliklerinden günümüze: Ermeni tehciri ve tarihsel gerçekler / 06.05.2024
- Geçmişten geleceğe 23 Nisan: Millî bayramlar ve kimlik inşası / 24.04.2024
- Enflasyonun gölgesinde gelecek kaygısı / 06.06.2024
- Enflasyonun gölgesinde gelecek kaygısı / 06.06.2024
- Dünya barışı için güçlü olmak şart; ama nasıl? / 29.05.2024
- Jeopolitik satranç / 22.05.2024
- Bunlar ağlatıyor, Haydar Hoca güldürüyor / 15.05.2024
- Gazze'de yaşananları ülkemizin güvenliği adına okumaya var mısınız? / 10.05.2024
- Amerika'nın iki yüzü / 09.05.2024
- Tarihin derinliklerinden günümüze: Ermeni tehciri ve tarihsel gerçekler / 06.05.2024
- Geçmişten geleceğe 23 Nisan: Millî bayramlar ve kimlik inşası / 24.04.2024