Basiret marketlerde satılmıyor

Yerli marketlerde olsun, uluslararası marketçilik yapan dev şirketlerde olsun iğneden ipliğe her şey bulabilirsiniz, varsa paranız bastırıp alabilirsiniz ama adamların kasalarına milyar dolarları bir anda yığsanız bile bir miktar basiret, bir tutam firaset, on gram vatan sevgisi, yüz gram bayrak sevgisi veremezler. Teknik-teknoloji henüz o kadar gelişmedi, bu değerleri üretemedi, hatta bu değerlerin hızla tüketildiği bir süreci yaşıyoruz.

Basiretin, firasetin, iz'an ve idrakin hava kadar, su kadar elzem olduğu bir zaman diliminden geçiyoruz. Gelişmeler, oldukça karmakarışık olduğu halde üzerimize üzerimize geliyor. Düşmanlarımız her zamankinden daha kalleş, daha namert ve daha donanımlı. İçimizden satın aldığı işbirlikçiler de hemen hemen kendisi kadar kalleş, namert ve donanımlı. Onların asla sahip olamayacakları, teknik üstünlükle elde edemeyecekleri, Avrupalı ve Amerikalı dostlarına ısmarlayıp getirtemeyecekleri vasıflar sadece ve sadece bizim medeniyetimizde var, bizim irfanımızda ve geleneğimizde var.

Basiret, firaset, iz'an, idrak ve yine Kur'ani adı ile "Furkan" ancak Müslüman olarak ve Müslüman kalarak kazanılacak özelliklerdir. Hak ile batılı, hayır ile şerri, iyi ile kötüyü birbirinden ayırabilecek kabiliyet demek olan "Furkan"ın takva sahiplerine, müttakilere verileceğini Kitabımız haber veriyor.Takva'nın açılımında elbette en başta Allah'a sadık, salih kul olmak, Peygambere layık ümmet olmak sayılmalıdır. Bunun ardından haramlardan uzak durmak, kul hakkından uzak durmak, kamu malından uzak durmak, zalimlerden uzak durmak, zulümden kaçınmak gelmektedir. Bunların yanı sıra, yetimin yanında olmak, yetimden yana olmak, yoksuldan yana olmak, cömertlikten yana olmak, yardım sever olmak, hem yardım eder olmak hem de yardımı tavsiye eden olmak, teşvik edenlerden olmak sayılmaktadır.

Her ibadetin, her Kur'an okumanın sonunda hepsine selam gönderdiğimiz peygamberlerin ve yakın arkadaşlarının, sadık bağlılarının ayrılmaz vasıflarından bu özellikler ve güzelliklerle dolanlar, donananlar bu gün de yarın da basiret, firaset, iz'an, idrak ve Furkan sahibi olacaklar ve oynanan oyunların perde arkasını çözebilecekler ve oyuna gelmeyeceklerdir. Bu üstün vasıflara, bu peygamberi özellik ve güzelliklere ulaşmak ve erişmek için gayreti elden bırakmış, bunları hedefinden silmiş bir toplumu basit dedikodularla, uydurma haberlerle yatırıp kaldırmak, rüzgarın önündeki kuru otlar gibi istenilen tarafa savurmak çok kolay olmaktadır. Sayısız örnekleri tarihimizde yaşanmış bu gün de maalesef bizler yaşamaktayız.

Toplumlar sahip oldukları üstün değerleri devam ettirmede gevşeklik gösterdikçe, düşmanlarına malzeme vermiş oluyorlar, cephe kazandırmış oluyorlar ve değerlerini kaybettikçe de düşmanlarına yaklaşmaya, düşmanlarını sevmeye başlıyorlar. Düşmanını sevmeye başlayan toplumlar kısa zamanda düşmanı ile aynı çizgide buluşuyor ve kendisi olmaktan çıkıyor, kendisine ait manevi değerlerini kaybettiği gibi, maddi varlıklarını da kaybediyor, vatanını da, yurdunu da yuvasını da kaybediyor. Gün geliyor ki, eskiden düşman bildiği, maddi ve manevi değerlerini ona karşı koruduğu, sonra yavaş yavaş sevmeye başladığı o gücün kapısında hizmetçi, onun işaret ettiği hedefe doğru havlayan bir mahluk durumuna düşüyor.Kaybettiğiniz takdirde hiçbir markette asla bulamayacağınız değerlere dört elle sarılın ve geliştirmeye devam edin ne olur.