Adı Türkiye Kupası? Ülkenin adı verilen kupaya veda edince "süt kupası" oluverdi. Kedi uzanamadığı ciğere pis dermiş. Kedi de değilsin arkadaş, sen Türk futboluna damgasını vurmuş anlı şanlı bir "Kara Kartal" sın. 1903 yılından beri ambleminde Türk Bayrağını taşıma onuruna sahipsin. Ama böyle bir kulübün başkanı öyle bir laf etti ki, ne kendisine ne de makamına yakışır.
Beşiktaş ve Fenerbahçe futbol takımları arasında oynanan maçı kaybeden Beşiktaş kupadan elendi.
Müsabaka bu, kazanırsın kaybedersin. Sonucu kabullenmek de ayrı bir meziyettir. Haksızlık yapıldığına inanıyorsan bunu da kimseyi ve bazı değerleri aşağılamadan, hakaret etmeden kamuoyuyla paylaşırsın ve gerekiyorsa yasal yolları izlersin.
5 Şubat Pazar günü oynanan maç sonrası başkan Fikret Orman, kupayı önemsemediklerini ima edercesine süt kupası ifadesini kullandı.
Maç için futbol açısından olumlu şeyler de söyleyemiyoruz; kırmızı kart, kavga ve gerilimin öne çıktığı mücadelede bizim bu köşede değinmek istediğimiz husus ezeli rekabetten ziyade ezeli derdimiz şiddet olayıdır. Bu bir maç yazısı değildir, derdimiz uzlaşma kültürüdür.
Kültürün oluşmasında hukuku gözden uzak tutamayız. Yazının başlığını da koyarken "süt kupası" maçındaki olaylar nedeniyle verilen cezalardan esinlendik. Ceza adaleti ya da adalete uygunluğu tartışılan kararlar çıktı. Ya da dağ fare mi doğurdu?
PFDK (Profesyonel Futbol Disiplin Kurulu) maçla ilgili cezalar verirken caydırıcı oldu mu? Verilen cezaların yeteri kadar ağır olmadığı tartışılıyor.
Yaptırımın ağırlığı tek başına caydırmaya yetmez. Kuralı çiğneyen etik değerleri de hırpalamıştır. O halde bu alanda her türlü önleyici ve eğitici, bilgilendirici görevleri yerine getirebiliyor muyuz?
Olayı toplumun geneline yansıttığımızda, cezadan önce kişilerde kurala karşı saygıyı uyandıracak damarları beslemeliyiz. Bu da bir boyutuyla eğitimden geçer.
Adaletin barışa verdiği katkı da önemlidir. Toplum; huzursuzluğun, krizin hukukun inisiyatifinde, hakkaniyete uygun olarak giderilmesini arzu ve talep eder.
Meşin yuvarlağa müptela zevkin, sahalarda dört gözle beklediği adaleti de başka bahara ertelemeyelim!
Beşiktaş ve Fenerbahçe futbol takımları arasında oynanan maçı kaybeden Beşiktaş kupadan elendi.
Müsabaka bu, kazanırsın kaybedersin. Sonucu kabullenmek de ayrı bir meziyettir. Haksızlık yapıldığına inanıyorsan bunu da kimseyi ve bazı değerleri aşağılamadan, hakaret etmeden kamuoyuyla paylaşırsın ve gerekiyorsa yasal yolları izlersin.
5 Şubat Pazar günü oynanan maç sonrası başkan Fikret Orman, kupayı önemsemediklerini ima edercesine süt kupası ifadesini kullandı.
Maç için futbol açısından olumlu şeyler de söyleyemiyoruz; kırmızı kart, kavga ve gerilimin öne çıktığı mücadelede bizim bu köşede değinmek istediğimiz husus ezeli rekabetten ziyade ezeli derdimiz şiddet olayıdır. Bu bir maç yazısı değildir, derdimiz uzlaşma kültürüdür.
Kültürün oluşmasında hukuku gözden uzak tutamayız. Yazının başlığını da koyarken "süt kupası" maçındaki olaylar nedeniyle verilen cezalardan esinlendik. Ceza adaleti ya da adalete uygunluğu tartışılan kararlar çıktı. Ya da dağ fare mi doğurdu?
PFDK (Profesyonel Futbol Disiplin Kurulu) maçla ilgili cezalar verirken caydırıcı oldu mu? Verilen cezaların yeteri kadar ağır olmadığı tartışılıyor.
Yaptırımın ağırlığı tek başına caydırmaya yetmez. Kuralı çiğneyen etik değerleri de hırpalamıştır. O halde bu alanda her türlü önleyici ve eğitici, bilgilendirici görevleri yerine getirebiliyor muyuz?
Olayı toplumun geneline yansıttığımızda, cezadan önce kişilerde kurala karşı saygıyı uyandıracak damarları beslemeliyiz. Bu da bir boyutuyla eğitimden geçer.
Adaletin barışa verdiği katkı da önemlidir. Toplum; huzursuzluğun, krizin hukukun inisiyatifinde, hakkaniyete uygun olarak giderilmesini arzu ve talep eder.
Meşin yuvarlağa müptela zevkin, sahalarda dört gözle beklediği adaleti de başka bahara ertelemeyelim!
Prof. Dr. Ali Ünal Emiroğlu / diğer yazıları
- Terör / 01.02.2024
- Yerel yönetim / 25.01.2024
- Muhalefet / milli irade / 22.01.2024
- Anayasa Mahkemesi yoksa… / 18.01.2024
- Soykırım davası / 15.01.2024
- Sosyal devlet için / 11.01.2024
- Hukuk devletine başkaldırı / 25.12.2023
- Güç dengesi / 21.12.2023
- Yerel seçime giderken / 14.12.2023
- İnsanlığın anayasası / 11.12.2023
- Yerel yönetim / 25.01.2024
- Muhalefet / milli irade / 22.01.2024
- Anayasa Mahkemesi yoksa… / 18.01.2024
- Soykırım davası / 15.01.2024
- Sosyal devlet için / 11.01.2024
- Hukuk devletine başkaldırı / 25.12.2023
- Güç dengesi / 21.12.2023
- Yerel seçime giderken / 14.12.2023
- İnsanlığın anayasası / 11.12.2023