Suriye'de BOP planları

Brett McGurk, Ocak 2004'te ABD Bağdat Büyükelçiliği'nde hukuk danışmanlığına getirildi. 
O dönemde ABD Başkanı George W. Bush'du.
McGurk, 2005 yılında ABD Ulusal Güvenlik Konseyi Irak Direktörü ve daha sonra da Başkan Bush'un Irak ve Afganistan Özel Temsilcisi oldu.
2006'da McGurk, ABD'nin Irak politikasında köklü bir değişikliğe neden olan dalgalanma stratejisinin baş mimarlarından biri olarak sahneye çıktı. 
2009 yılında McGurk, George W. Bush'tan Barack Obama'ya geçişte görevde kalan yalnızca üç kişiden biri oldu ve hem Başkan Danışmanı hem de Irak Büyükelçiliği Kıdemli Danışmanı oldu.
2013'te Irak ve İran Dışişleri Bakanlığı Müsteşar Yardımcılığı'na atandı.
13 Eylül 2014'te McGurk, ABD Başkanı Obama'nın DEAŞ'a Karşı Küresel Koalisyon Özel temsilcisi oldu. 
Halihazırda bu görevi sürdüren Brett McGurk, Bush ve Obama'yı eskitti Trump'ı da eskitmek üzere.
McGurk'tan neden bahsettim?
Çünkü bu adam, ABD politikalarında Başkanların çok şey ifade etmediklerinin canlı bir örneği.
Başkanlar değişir ama ABD politikaları başkanlara göre değişmez. Politikalar sahadaki gelişmeler değerlendirilerek değiştirilir. Bazen firene basılır, bazen de gaza.
İşte Brett McGurk, 2004 yılından bu yana Irak, Afganistan ve Suriye politikalarında ABD'nin firene ya da gaza basmasında en etkin isim.

Ona Amerikalı Lawrence diyorlar
Gerçekten de bu lakabı hak ediyor, Çünkü Arabistanlı Lawrence nasıl Arapları, Türklere karşı ayaklandırmış ve kardeş kanı dökülmesine neden olmuşsa, Amerikalı Lawrence McGurk da Kürtleri kışkırtarak yeni bir kardeş kavgasının zeminini hazırlıyor. 
Türkiye'yi Afrin'e yönelik operasyon yapmasına neden olan ABD'nin tamamı YPG'li teröristlerden oluşacak olan 'Kuzey ordusu' adındaki birlik kurulması fikrinin perde arkasındaki mimarlarından biri de yine McGurk.
20 Ocak'ta başlayan Zeytin Dalı Harekâtı'ndan sonra hiç sesi çıkmayan, perde arkasında kalmaya özen gösteren Brett McGurk, geçtiğimiz günlerde yeniden sahneye çıktı ve "ABD artık yoğun şekilde gerilimi düşürmeye odaklanıyor. Türkiye'yle meşru güvenlik kaygıları doğrultusunda birlikte çalışmaya hazırız, ancak devam eden operasyon yenilginin eşiğine gelen DEAŞ'a can verme riski taşıyor" açıklamasında bulundu.

YPG'ye verilen silah 8 kat artacak
Türkiye'nin başta NATO olmak üzere pek çok platformda 'stratejik' ortak ya da müttefik olarak gördüğü ve PYD/YPG'ye silah vermesine tepki gösterdiği ABD'nin 2018 yılı planlarına terör örgütü PKK'nın Suriye kolu YPG'nin omurgasını oluşturduğu SDG'ye 2018'de yapacağı silah yardımını önceki yıla göre 8 kat artırılacak. Şimdi bir ABD'li, 'YPG'ye silah vermeyeceğiz' diyor, sonra bir başka ABD'li söz alıp, 'SDG'ye silah veremeye devam edeceğiz' diyor. Bu bir kafa karışıklığı değil, ABD'nin oyalama taktiği?
ABD Özel Kuvvetler Komutanı Orgeneral Raymond Thomas, "zekice bir hamle yapıp" itibar kazanması için YPG'ye SDG adını bulduklarını söylemişti.
Bugüne kadar PKK terör örgütünü düzenli ordu haline getirmek için PYD/YPG ya da SDG adındaki düzmece gruplara 4 bin TIR'dan fazla silah veren ABD yardımları ve silahlarıyla 2018 sonunda sahada savaşan silahlı terörist sayısı 30 bini bulacak. 
Hepsi ABD'den eğitim almış, 30 bin terörist.
Ne Türkiye'nin Afrin harekatı ne de hükümetten gelen tepkiler ABD'ye bu konuda geri attırabilmiş değil.  

Bu hazırlıklar neden?
Bu 30 bin terörist ne için hazırlanıyor?
DEAŞ için başlamıştı. Ancak Amerikalı Lawrence McGurk, DEAŞ'ın Suriye'de elindeki bölgelerin yüzde 98'ini kaybettiğini açıkladı.
DEAŞ bittiyse bu teröristler kiminle savaşacak?
Son hamlelerinden anlaşılıyor ki; 4 bin TIR dolusu, modern silahla donatılmış bu 30 bin terörist, Suriye'de kurulacak özerk Kürt yapılanmasının düzenli ordusu olacak. Bütün bunlar Büyük Ortadoğu Projesi'nin (BOP) adımları. 
ABD'de kaç başkan değişti ama BOP hedefleri hiç ama hiç değişmedi farkında mısınız?  
ABD Başkanı Trump'ın DEAŞ'la Mücadele Koalisyonu Özel Temsilcisi Brett McGurk, "Suriye'de kalmaya ve yerel güçlerle birlikte çalışmaya devam edeceğiz. Ancak yıllar geçtikçe, desteğin türünde de ayarlamalar olacak. Bu her zaman planın bir parçasıydı. Yerel halkın, ellerindeki bölgelerin yönetiminden sorumlu olmalarını istiyoruz" ifadelerini kullanmıştı. Suriye'de kalıcı olduklarını ve yerel güçler, yani PKK uzantılarıyla çalışmayı sürdüreceklerini net ifade eden McGurk, ABD-SDG ortaklığında 'yıllardan' bahsediyor. 
Bu açıklamalar da gösteriyor ki; Suriye'de görünüşte SDG'den, gerçekte ise PKK'lı teröristlerden oluşan, perde arkasında bizzat ABD'nin yönettiği bir terör ordusu kurulması planları devrede.
Amaç, Rusya'nın ağırlığını koymasıyla parça parça etmeyi başaramadıkları Suriye'nin tam bir üniter yapıya yeniden kavuşmasını engellemek ve kaosun bölgede çok daha uzun yıllar ayakta kalmasını sağlamak. 
Bir taşla birkaç kuş vurma niyetinde olan ABD bu planla, hem Büyük İsrail'in nüvesini oluşturacak Kürt devleti yapısının Suriye ayağının temellerini sağlamlaştırmış oluyor, hem de başta Türkiye olmak üzere bölge ülkelerine istediği zaman müdahale edecek, tamamı teröristlerden oluşan silahlı bir nizami ordu kurmuş olacak. Bu ordunun Barzani'nin peşmergeleriyle birleşmesi ve bölgede göz ardı edilmesi mümkün olmayacak çok daha büyük bir orduya evrilmesi için anlaşılan çok beklemek gerekmeyecek.

Bu planlar önlenemez mi?
Zor olsa da ABD'nin planlarıyla bu noktalara gelen bu tehdit, görüş ayrılıklarını bir kenara bırakmayı başararak Rusya, Türkiye, İran ve Suriye'nin etkin bir işbirliğiyle bertaraf edilebilir. 
Türkiye'nin Zaytin Dalı Harekatı, bu plana büyük bir darbe vurdu. Ancak bu kazanımlar kalıcı hale getirilemezse, her zaman olduğu gibi ABD yine kaldığı yerden devam edecektir. 
Hâlihazırda Türkiye, Rusya ve İran'la ABD'ye rağmen işbirliği yapıyor. Bu ortaklığa ne yapıp edip, Suriye de dahil edilmelidir. 
Şu bir gerçektir ki, ABD planlarına Türkiye ile Suriye'nin işbirliğinin vuracağı darbeyi hiçbir ittifak vuramayacaktır. Bu dediğimin zor olduğunun farkındayım, ancak bu zaruri işbirliği, imkânsız değildir.
ABD, 30 bin kişilik terör ordusunu kapımıza dikmeden Türkiye'yi yönetenler artık yeni bir Suriye sayfası açmalıdır. 
Türkiye ile Suriye'nin işbirliği dışında hiçbir seçenek, önce Suriye'yi sonra da Türkiye'yi hedef alan ABD'nin BOP planlarını mezara gömemez.