Öğrenciler kılık-kıyafetekarışılmasını istemiyor
05.07.2002 00:00:00
Marmara Üniversitesi (MÜ) Atatürk Eğitim Fakültesi Eğitim Bölümü öğretim üyesi Yrd. Doç. Dr. Nurhayat Özdayı, Kadıköy'de 6 genel lisede okuyan 213 öğrenciyle "Kaliteli Eğitim Arayışları Bağlamında Öğrencilerin Gözüyle Lise Eğitimi" konulu bir araştırma gerçekleştirdi. Araştırmada, öğrencilerin en fazla şikayetçi olduğu konuların başında kılık kıyafet geldi. Katılımcıların yüzde 44'ü, "kılık kıyafetlerine çok fazla karışıldığını" ve "okula serbest giysilerle gelmek istediğini" belirtti. Yine şikayet edilen bir diğer konuyu da "ezbercilik" oluşturdu. Öğrencilerin yüzde 37.4'ü, "ezbere ve gereksiz bilgi verildiğini", ancak kendilerinin üretici ve yaratıcı bireyler olarak yetişmek istediklerini ifade etti. Katılımcıların yüzde 31.3'ü okullarda laboratuvar ve bilgisayar olmadığını ya da kullanılmadığını, yüzde 19.6'sı da sınıfların kalabalık olduğunu kaydetti.
"Öğretmenler psikolojimizi anlamıyor"
Öğretmen-öğrenci ilişkisinin de irdelendiği araştırmada, katılanların yüzde 37'si, "öğretmenlerin kendi psikolojilerini anlamadıklarını ve rehber olamadıklarını" savundu. Öğrencilerin yüzde 21'i, "öğretmenlerin zor soru sorarak kendilerini yıldırdığını" savunurken, yüzde 20.5'i de "rehberlik uzmanına rahatça danışamadıklarını" ifade etti. Katılımcıların yüzde 33.6'sı, "disiplin kurallarının çok katı olduğunu" dile getirdi.
Öneriler
Araştırmayı gerçekleştiren Yrd. Doç. Dr. Nurhayat Özdayı, çıkan bulguların, sık sık sözü edilen reform ve yenileşme kavramlarına en fazla eğitim kurumlarında ihtiyaç bulunduğunu gösterdiğini söyledi. Okuldaki tüm iyileştirme çabalarının merkezinde, öğrencilerin olması gerektiğini vurgulayan Yrd. Doç. Dr. Özdayı, şu önerilerde bulundu: "Eğitim programları öğrenciyi okuldan soğutucu, ezbere yönelik bilgi verme yerine, onların yaşadığı toplumla bütünleşmesini sağlayıcıbiçimde yapılandırılmalıdır. Öğrenci ve velileri bir müşteri gibi görüp, onların memnuniyetlerine yönelik, hizmette kaliteyi ön plana çıkaracak çalışmalara hız verilmelidir. Çocukların duygusal gelişimlerine de önem verilmeli."
"Öğretmenler psikolojimizi anlamıyor"
Öğretmen-öğrenci ilişkisinin de irdelendiği araştırmada, katılanların yüzde 37'si, "öğretmenlerin kendi psikolojilerini anlamadıklarını ve rehber olamadıklarını" savundu. Öğrencilerin yüzde 21'i, "öğretmenlerin zor soru sorarak kendilerini yıldırdığını" savunurken, yüzde 20.5'i de "rehberlik uzmanına rahatça danışamadıklarını" ifade etti. Katılımcıların yüzde 33.6'sı, "disiplin kurallarının çok katı olduğunu" dile getirdi.
Öneriler
Araştırmayı gerçekleştiren Yrd. Doç. Dr. Nurhayat Özdayı, çıkan bulguların, sık sık sözü edilen reform ve yenileşme kavramlarına en fazla eğitim kurumlarında ihtiyaç bulunduğunu gösterdiğini söyledi. Okuldaki tüm iyileştirme çabalarının merkezinde, öğrencilerin olması gerektiğini vurgulayan Yrd. Doç. Dr. Özdayı, şu önerilerde bulundu: "Eğitim programları öğrenciyi okuldan soğutucu, ezbere yönelik bilgi verme yerine, onların yaşadığı toplumla bütünleşmesini sağlayıcıbiçimde yapılandırılmalıdır. Öğrenci ve velileri bir müşteri gibi görüp, onların memnuniyetlerine yönelik, hizmette kaliteyi ön plana çıkaracak çalışmalara hız verilmelidir. Çocukların duygusal gelişimlerine de önem verilmeli."
