Milli devletlerin güçsüzleştirilmesi

Konuya girmeden önce, 'ulus devlet' kavramını irdelemek gerekir. Ulus, millet demektir. Ulus devlet kavramı da 'millet devlet' anlamına gelmektedir ki, hiçbir şey ifade etmemektedir. Milli devlet yerine kullanılacaksa, 'ulusal devlet' kavramı kullanılmalıdır. Ulus devlet kavramının amaçlı kullanıldığını iddia edenler vardır. Bu iddia sahiplerine göre, ulus devlet kavramı ile ırk esasına dayalı ırkçı devlet vurgusu yapılmaktadır. Halbuki milli devletler, milli değerler üzerine kurulur ve o değerleri benimseyenleri bir çatı altında toplar.Bu girişten sonra, milli devletlere karşı başlatılan yıkıcı propaganda ve mücadeleye dönebiliriz. Deniliyor ki, "milli devletler Fransız Devrimi ile tarih sahnesine çıkmış ve ömrünü tamamlamıştır". Bu görüşü seslendirenlerin sayısı, küreselleşme süreciyle birlikte artmıştır. Ne gariptir ki, bunu söyleyenler, milli devletlerin tamamen ortadan kalkmasını da istemiyorlar. İstedikleri, milli devletleri etkisiz ve güçsüz kılmak, daha doğrusu, ulusüstü şirketlerin emrine sokmaktır. Hedefleri, milli devletlerin yetkilerinin bir kısmını ulusüstü şirketlere, bir kısmını da ulusaltı yönetimlere devretmektir. Bu hedef, Dünya Bankası'nın 1997 yılında hazırladığı 'Değişen Dünyada Devlet' başlıklı raporunda ayrıntılı bir şekilde ifade edilmiştir.Ulusüstü şirketlerin sözcüleri şu görüşleri savunuyorlar: "Ekonomi siyasetten ayrı ve ondan daha üstündür. Ekonomi küreselleştiğine göre, klâsik anlamda milli devletlere de ihtiyaç kalmadı. Artık toprak bütünlüğüne bağlı devletlerin yerini, küresel ağlarla birbirine bağlı yerel yönetimler almalıdır". Bu görüşlerini, 'küresel ağlar, herkesi bağlar' sloganı ile saf dimağlara yerleştirmeye uğraşıyorlar. Kim ne derse desin, milli devletler hâlâ güçlüdür. Güçlerini yerinde ve zamanında doğru kullansalar, en güçlü ulusüstü şirketleri bile dize getirirler. Devletlerin gücü insanlara, şirketlerinki ise paraya dayanır. Para, insanlardan daha güçlü ve etkili olabilir mi? Dikkat edilirse, ulusüstü şirketlerin güçlerini sadece paradan almadıkları, para ile kendilerine ram ettikleri insanlardan aldıkları görülür.Ne hazin bir tecellidir ki, Türkiye'de ihtilâl ve ekonomik kriz olunca, ekonominin yönetimine, milli devletlerin güçsüzleştirilmesini amaç edinen Dünya Bankası ve IMF gibi kuruluşlarda çalışan elemanlar getiriliyor. Meselâ, 1960 ihtilâlinde Maliye Bakanlığına IMF uzmanı Kemal Kurdaş getirilmişti. Kemal Kurdaş, IMF yetkililerine "Türkiye'ye gelmeyin, zahmete kalmayın, sizin isteklerinizi ben biliyorum, gerekeni yaparım" demişti ve gerçekten de yapmıştı. 12 Mart Muhtırası'ndan sonra da ekonomiden sorumlu Bakan Atillâ Karaosmanoğlu olmuştu. O da Dünya Bankası elemanı idi.  2001 yılında IMF programının sonucunda Türkiye krize girdi. Bu sefer de yine Dünya Bankası'ndan Kemal Derviş görevlendirildi. Kemal Derviş diyor ki: "Merkez Bankası'nın bağımsızlaştırılmasından söz ettiğimde herkes şaşırmıştı, ama sonunda bunu başardık". Merkez Bankalarının bağımsızlaştırılması, paranın kontrolünün milli devletlerin elinden alınması demektir. Milli devletleri güçsüzleştiren en önemli adım da işte budur. Merkez Bankası'nın hangi mücadeleler sonucunda kurulduğunu hatırlarsak, yapılan işin vahametini daha iyi anlarız. Osmanlı Devleti döneminde senyoraj hakkını İngiliz ve Fransız ortak sermayesine dayanan Osmanlı Bankası kullanıyordu. Cumhuriyet'in ilândan sonra da Osmanlı Bankası'nın aynı hakkı kullanması için yapılan baskılara Cumhuriyet'in kurucuları direnerek Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası'nı kurdular. Merkez Bankası'nın sermayesinin oluşumu için halkın hisse satın alması yönünde kamuoyunda reklâm kampanyaları yürütüldü. Atatürk, bu kampanya hakkında şunları söyler: "Memleketin mali ve iktisadi bir vasıtası olarak bu milli müesseseye vatandaşların ciddi alaka göstereceklerine şüphemiz yoktur". Milli müessesesini bağımsızlaştırılarak millilikten çıkaran ve milli parasını kontrol edemeyen devlet, milli kalabilir mi? Demek ki, milli devleti güçlendirmenin yolu, milli parayı güçlendirmekten geçer. Çünkü milli parasız milli ekonomi, milli ekonomisiz de milli devlet olmaz.