İmam Cevad'ın (a.s.) ilmî metodu
Haber Merkezi
el-Kâfî'de İmam Muhammed Cevad'ın (a.s.) İmam Ca'fer Sâdık'tan (a.s.) rivâyet ettiğine göre, bir adam İmam Muhammed Bâkır'a (a.s.) bazı sorular sorar. Aralarında şöyle bir konuşma geçer:
İmam, adama dedi ki: "Onlara de ki: 'Resûlullah'ın (s.a.a.) Yüce Allah'ın ilmiyle ilgili olarak izhar ettiği şeylerde ihtilâf var mıdır?'
Eğer, 'Yoktur' derlerse, onlara şöyle de: 'O hâlde, kim, Allah'ın hükmüyle hükmeder de hükmünde ihtilâf olursa, Resûlullah'a (s.a.a.) muhalefet etmiş olur mu?' 'Evet' diyecekler. Eğer, 'Hayır' derlerse, önceki sözlerini nakzetmiş olurlar.
Yine onlara de ki: 'Kur'ân'ın te'vilini Allah'tan ve ilimde derin bilgiye ulaşanlardan başkası bilemez.'
Eğer, 'İlimde derinleşenler kimlerdir?' derlerse, onlara de ki: 'İlminde ihtilâf olmayan kimselerdir.'
Eğer, 'Kimdir onlar?' diye sorarlarsa, de ki: 'Resûlullah (s.a.a.) bu özelliğin sahibiydi... Eğer Resûlullah (s.a.a.) kendisinden sonra ilminde bir kimseyi seçip geriye bırakmadıysa, kesinlikle kendisinden sonra gelecek adamların sülblerindeki insanları zâyi etmiş demektir.'"
Adam dedi ki: "Kur'ân, onlar için yeterli olmayacak mı?"
Buyurdu ki: "Evet ama onu tefsir eden birini bulurlarsa."
Dedi ki: "Resûlullah (s.a.a.) onu tefsir etmedi mi?"
Buyurdu ki: "Evet, bir adama tefsir etti. Sonra bu adamın özelliklerini de ümmete açıkladı. Bu adam, Ali b. Ebû Talib'dir (a.s.)."
Yine şöyle buyurmuştur: "Muhkem iki şey değildir, bir şeydir. Bir kimse kendisinde ihtilâf olmayan bir hüküm verirse, Allah'ın hükmüyle hükmetmiş olur. Kendisinde ihtilâf olan bir hüküm verir de görüşünde isabetli olduğunu düşünürse, o kimse tağutun hükmüyle hükmetmiş olur."
-Güvenilir kaynaklarda Ehl-i Beyt İmamları'ndan nakledi¬len hadislerle amel etmenin zorunluluğu:
Yine el-Kâfî'de Muhammed b. Hasan b. Ebû Halid Şenbule'den şöyle rivâyet edilmiştir:
"Ebû Ca'fer'e (a.s.) dedim ki: 'Sana fedâ olayım, bizim şeyhlerimiz İmam Ebû Ca'fer el-Bâkır'dan (a.s.) ve Ebû Abdullah es- Sâdık'tan (a.s.) hadisler rivâyet etmişlerdir. O zamanlar sıkı bir takiyye uygulaması vardı. Bu yüzden yazdıklarını gizlemiş, kimse de onlardan rivayet etmemiştir. Kitaplar ise ancak onlar öldükten sonra bize ulaştı.'
'Bu hadisleri rivâyet edin. Onlar doğru ve gerçektirler' buyurdu."
-İmam'ın (a.s.) bir kimsenin sözüne göre amel etmeyi câiz görmesi durumunda bu kimsenin sözüne göre amel etmenin câizliği:
Ricâl-i Keşşî'de İmam Rızâ'nın (a.s.) hizmetçisi Hayran'dan şöyle rivâyet edilmiştir:
"Efendime (Efendisinden maksat burada İmam Rızâ, İmam Cevad veya İmam Hâdi'dir. Çünkü Hayran her üç İmam'ın da hizmetçiliğini yapmıştır) sekiz dirhem gönderdim... (Hadis bu şekilde devam ediyor...)
Dedim ki: 'Sana fedâ olayım, bazen adamlar gelir bana. Onların nezdinde senin hak olduğun bilgisi var veya senin hak konumunu bilmektedirler. Benden amel edecekleri şeyleri soruyorlar. Benim bu husustaki görüşüm, gizlice infak etmeleri şeklindedir.'
'Bu hususta kendi görüşüne göre amel et. Çünkü senin görüşün, benim görüşümdür. Sana itaat eden, bana itaat etmiş olur' buyurdu."
-Bilgisiz fetva vermenin câiz olmaması:
İmam Rızâ (a.s.) vefat ettiğinde, İmam Muhammed Takî (a.s.) yedi yaşındaydı. Bağdat'taki ve İslam dünyasının diğer bölgelerindeki Ehl-i Beyt taraftarlarının onunla ilgili kanaatleri farklılık gösterdi.
Bunun üzerine Ehl-i Beyt dostlarının ileri gelenleri ve fakihleri hac mevsiminde Ebû Ca'fer'i (a.s.) görmek üzere bir araya geldiler.
İmam Ca'fer Sâdık'ın (a.s.) evinde Abdullah b. Mûsâ'yı meclisin başköşesine oturmuş gördüler. Kendisine sorular soruluyor, o da Ehl-i Beyt takipçilerinin ileri gelenlerini ve fakihlerini hayrete düşürecek (yanlış) cevaplar veriyordu. Bu yüzden rahatsız olup çıkmak istediler.
Tam o sırada hizmetçi Muvaffak, Ebû Ca'fer'le (a.s.) birlikte içeri girdi. Hep birlikte kalkıp onu karşıladılar. Selâm verdiler. Sonra Ebû Ca'fer (a.s.) oturdu.
Sorular sormaya başladılar. Sorulara gerçek ve isabetli cevaplar veriyordu. Bunun üzerine sevindiler, ona dua ettiler ve övgülerini sundular. Ona dediler ki: 'Amcan şöyle şöyle fetvalar verdi.'
Bunun üzerine, 'La ilahe illallah! Ey amca! Bu tavrın Allah katında büyük bir suçtur. Yarın Allah huzuruna çıktığında sana, ümmet içinde senden daha âlim biri varken, niçin kullarıma bilmediğin hususlarda fetva verdin, derse hâlin ne olacak?' buyurdu." (Prof. Dr. Haydar Baş İmam Muhammed Taki eserinden)