Seçim meydanlarda hem komedi, hem de trajedi yaşıyoruz. Sayın Cumhurbaşkanı meydan meydan dolaşıyor. Neden, sorusuna 10 dakika önce söylediği sözlere, "hayır" söylemedim, diyen Erdoğan, bu soruya, "ben, size sıradan cumhurbaşkanı olmayacağım demiştim" sözüyle cevap veriyor. Makam olarak sıradan olmadığını ispatladı Sayın Erdoğan. Ama söylem, itham ve örnekleriyle hala 80'lerin, 90'ların çizgisinde?Geçen gün Kayseri'de açılışlara katıldı. İlginçtir! Medyada geçen gün açılışı yapılan kuruluşların daha önceden de şaşaalı terörlerle defalarca açılışının yapılmış olduğu iddiasıydı. Olur mu? 13 senede buna çok tanık olduk?Sayın Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı makamını önceki Cumhurbaşkanlarına göre sıradanlıktan çıkardı. Ama kendisi bir türlü dün yaptığı sıradan söylem ve siyaseti bırakamadı."Biz, kefenimizi giyerek bu yola çıktık"Kefen, demişken geçen gün bir karikatüre rastladım. Harbiden güldürdü. Adamın biri kefen giymiş, koltuk altında ayakkabı kutusu. Kendisine hayretle bakanlara; "Biz kefenimizi giyerek yola çıktık" diyor. Kalabalığın içinde bir kişi; "iyi de o ayakkabı kutusu nedir" diye soruyor. Kefenli; "Kardeşim! Kefenin cebi yok. Ne yapalım yani" diyor. Olay bu. Konuya dönelim. Sayın Cumhurbaşkanı konuştukça açılıyor. Önümüzü kestiler, ezdiler, bitçilerden icraatlara geliyor. Şunu yaptık, bunu ettik derken, Cumhurbaşkanı olduğunu hatırlayıp; "ben her partiye eşit mesafedeyim" cümlesini kurmak gereği duyuyor.Sonra tekrar başlıyor saymaya. Şu parti şöyle, o parti böyle vs. Sayın Cumhurbaşkanı! Bir iki kelime de şu adı "ak" olan partiye et. Mesela! Bakaracılar var orda! Milletin malını, "babalar gibi satarım" diyenler var. Yargıda aklanmamış Cumhuriyet tarihinin en büyük yolsuzluk dosyaları var. Kısaca AKP içinde yok yok. Hatır için bir iki eleştiri de AKP için yapar insan. Gerçi Sayın Erdoğan sıradan olmadığı için sıradan siyasette yapmıyor! Sayın Cumhurbaşkanı sözü "asgari ücrete" getiriyor. Artık inkar edilmez gir gerçek var. Nedir o? Bu genel seçimlerin yörüngesini BTP lideri Prof. Dr. Haydar Baş çizdi. Tabi muhalefet partileri bu yörüngeye girmek yerine koparabildiklerini almaya çalıştılar. AKP ise yörüngenin büyüklüğünden başı döndü. Hala kendine gelemedi. Mesela! Asgari ücret. Sayın Baş, Milli ekonomi Modeli iktisat tezinin hayata geçmesi için tüketimin arttırılması, asgari ücretin fakirlik sınırının üzerinde olması gerektiğinin her defasında vurguladı. Ülkemizde fakirlik sınırı (AKP rakamı) 4.230 TL. Sayın Baş bu gerçeğe binaen asgari ücretin en az 5.000 TL olması gerektiğini açıkladı.Muhalefet neden, niçinini anlamadan "ben 1.400, ben 1.500, ben 1.800 TL vereceğim, açıklamalarına girdiler.Tabi almaya alışık olan AKP zihniyeti afalladı. Ne desek, ne yapsak, derken muhalefet partilerine kendilerince cevaplar verdiler. Ama Sayın Baş karşısında ne yapacaklardı! Çünkü Sayın Baş'ın tezinin matematiği bile ortadaydı. Başladılar mahalle ağzına, "nerden verecek". ABD, İsrail, Kanada, AB ve yandaşlarınıza sattığınız yer altı madenlerimizi devletleştirip, millete vereceğiz"Baktılar! Bu soru olmadı. Millet uyanacak ve kime, kaça, neden, nasıl, niçin sattınız gibi sorular soracak. O zaman fedailiği geçelim, dediler; "Kimin malını kime veriyorsun" diye ortaya çıktılar. Milletin malını millete veriyoruz" cevabını alınca, "susmak bizim için hayırlıdır" deyip, Saray'a bakmaya başladılar.Sayın Erdoğan çıktı. Asgari ücreti konuşuyor. Biri şunu, diğeri bunu veriyor. Siz 5.000 TL verene oy verin, diyor. Kendince bir şeyler ifade etmeye çalışıyor ve başlıyor 949 TL'nin fedailiğini yapmaya.Muhalefet partileri "asgari ücretin" ne olduğunu bilmiyormuş. Asgari ücret işçiyi korumak için belirlenen en alt rakammış. Bu rakamın altında kimse işçi çalıştıramazmış. İşverenler istediği miktarda (bu rakamdan fazla) ücret verebilirlermiş. Ülkemizde asgari ücretin altında emekli maaşı alan yüz binlerce insan var mı? Var. Asgari ücretin altında yüz binlerce insan, çocuk kaçak olarak çalıştırılıyor mu? Çalıştırılıyor? Gidin ve bir gemicik sahibine bir temizlik personeliniz kaç para maaş alıyor, diye sorun. Biliyor mu acaba!Sahi! Siz, asgari ücretle kendinizi koruyabiliyor musunuz?
Akın Aydın / diğer yazıları
- Bu soykırıma hahamlar, Yahudiler neden sessiz? / 02.06.2024
- Kendini tarif edemeyen insanlık / 01.06.2024
- Erdoğan iktidarda olduğunu yine unuttu / 31.05.2024
- Hamd, dua ve tövbe / 30.05.2024
- Kobani’ye giden yolu açan AKP, patlatan HDP’dir / 27.05.2024
- Suçluyu saklamak suç mudur? / 26.05.2024
- Katledilen Filistinlilerin sayıları neden düşük tutuluyor? / 25.05.2024
- İmam Ali'nin seçildiği güne bir ay kaldı / 24.05.2024
- AKP döneminde ‘aile’ kurumu da dağıldı / 23.05.2024
- Erdoğan’ın cevaplanmayan sorusu: ‘Burası kabile devleti mi?’ / 22.05.2024
- Kendini tarif edemeyen insanlık / 01.06.2024
- Erdoğan iktidarda olduğunu yine unuttu / 31.05.2024
- Hamd, dua ve tövbe / 30.05.2024
- Kobani’ye giden yolu açan AKP, patlatan HDP’dir / 27.05.2024
- Suçluyu saklamak suç mudur? / 26.05.2024
- Katledilen Filistinlilerin sayıları neden düşük tutuluyor? / 25.05.2024
- İmam Ali'nin seçildiği güne bir ay kaldı / 24.05.2024
- AKP döneminde ‘aile’ kurumu da dağıldı / 23.05.2024
- Erdoğan’ın cevaplanmayan sorusu: ‘Burası kabile devleti mi?’ / 22.05.2024