Bulunduğu coğrafi konumu ile Avrupa ile Asya’yı birleştiren Türkiye, aynı zamanda Batı ile Arap İslam coğrafyası arasında köprü olmuştur.
Bugün Ortadoğu’da yaşanılan batının demokratik işgalidir. Ve Türkiye itikadı bir bu dünyaya karşı, konumunun da etkisi ile büyük vazifeler yüklenmiştir.
Libya sürecinde, İzmir’deki NATO üssünden kalkan uçaklar aktif rol oynamıştır.
Malatya Kürecik’e konuşlanan savunma sistemi, İran’ın tehditlerine karşı İsrail’i korumaktadır.
Ve bugün patriotların alımını konuşuyoruz.
Gelinen noktada Türkiye, NATO üyesi ülkeler içinde komşuları ve bulunduğu bölge dikkate alındığında belki de en büyük mesuliyeti alıyor.
Bu noktada Sayın Başbakanın birbirinin tersi açıklamaları da dikkat çekicidir.
Libya işgali öncesinde “NATO’nun Libya’da ne işi var” demiş, bu beyandan iki hafta sonra NATO Libya’ya müdahale etmişti.
Patriot konusu da aynı. “Böyle bir talep olsa benim haberim olurdu” şeklindeki söylemlerden kısa bir süre sonra NATO’dan füze alımı konusunda resmi talep yapıldı.
Yakın geçmişte de buna benzer zıt çıkışların pek çok örneği var.
Malum, İmralı ile görüşmelerin basına yansımasının ardından “PKK ile görüşen şerefsizdir” diyen Başbakan bugün “görüştük, yine görüşeceğiz” diyebilmekte.
Mavi Marmara vahşetinden sonra, “İsrail özür dilemeli” diye dünyaya seslenmiş ama İsrail buna dahi tenezzül etmemiştir.
“One minute” başka bir İsrail seslenişi. İkisinden de prestij kaybından başka bir netice çıkmamıştır. Bugün İsrail ile ilişkiler aynen devam etmektedir.
Bedelli askerlik konusu Türkiye’de gündem olduğunda, “fakir fukara bunu istemez, yapmayız” beyanında bulunmuş, ama bedelliyi de çıkarmıştır.
2002’de bu iktidar döneminde idam kaldırılmıştı. Geçtiğimiz günlerde kendilerinin icraatını terk etmekten bahsederek, “idamı tekrar getirebiliriz” dedi.
Ve Suriye ile girilen çıkmazda, iki sene evveline kadar, ailecek görüşülüyor, kardeşim şeklinde hitap ediliyordu. Bugün Esad, “terörist” olmuştur!
Türkiye, milli menfaatler istikametinde şekillenecek dış politikaları arttırmalıdır.
Aksi halde, AB, ABD veya NATO talepleri ile rota belirlemek, kendi düşüncesi ile farklı açıklamaları ardarda yapmayı getirir.
Bunun ise, uzun vadede ne siyasilerimize ne de milletimize faydası olmayacaktır.
Bugün Ortadoğu’da yaşanılan batının demokratik işgalidir. Ve Türkiye itikadı bir bu dünyaya karşı, konumunun da etkisi ile büyük vazifeler yüklenmiştir.
Libya sürecinde, İzmir’deki NATO üssünden kalkan uçaklar aktif rol oynamıştır.
Malatya Kürecik’e konuşlanan savunma sistemi, İran’ın tehditlerine karşı İsrail’i korumaktadır.
Ve bugün patriotların alımını konuşuyoruz.
Gelinen noktada Türkiye, NATO üyesi ülkeler içinde komşuları ve bulunduğu bölge dikkate alındığında belki de en büyük mesuliyeti alıyor.
Bu noktada Sayın Başbakanın birbirinin tersi açıklamaları da dikkat çekicidir.
Libya işgali öncesinde “NATO’nun Libya’da ne işi var” demiş, bu beyandan iki hafta sonra NATO Libya’ya müdahale etmişti.
Patriot konusu da aynı. “Böyle bir talep olsa benim haberim olurdu” şeklindeki söylemlerden kısa bir süre sonra NATO’dan füze alımı konusunda resmi talep yapıldı.
Yakın geçmişte de buna benzer zıt çıkışların pek çok örneği var.
Malum, İmralı ile görüşmelerin basına yansımasının ardından “PKK ile görüşen şerefsizdir” diyen Başbakan bugün “görüştük, yine görüşeceğiz” diyebilmekte.
Mavi Marmara vahşetinden sonra, “İsrail özür dilemeli” diye dünyaya seslenmiş ama İsrail buna dahi tenezzül etmemiştir.
“One minute” başka bir İsrail seslenişi. İkisinden de prestij kaybından başka bir netice çıkmamıştır. Bugün İsrail ile ilişkiler aynen devam etmektedir.
Bedelli askerlik konusu Türkiye’de gündem olduğunda, “fakir fukara bunu istemez, yapmayız” beyanında bulunmuş, ama bedelliyi de çıkarmıştır.
2002’de bu iktidar döneminde idam kaldırılmıştı. Geçtiğimiz günlerde kendilerinin icraatını terk etmekten bahsederek, “idamı tekrar getirebiliriz” dedi.
Ve Suriye ile girilen çıkmazda, iki sene evveline kadar, ailecek görüşülüyor, kardeşim şeklinde hitap ediliyordu. Bugün Esad, “terörist” olmuştur!
Türkiye, milli menfaatler istikametinde şekillenecek dış politikaları arttırmalıdır.
Aksi halde, AB, ABD veya NATO talepleri ile rota belirlemek, kendi düşüncesi ile farklı açıklamaları ardarda yapmayı getirir.
Bunun ise, uzun vadede ne siyasilerimize ne de milletimize faydası olmayacaktır.
Sinem Baş / diğer yazıları
- Geçmiş olsun Sayın Baş / 23.03.2020
- Gün BTP iktidarına çalışma günüdür / 19.11.2019
- Tebrikler Türk milleti! / 02.04.2019
- Ne mutlu ‘BTP’liyim’ diyebilene / 06.03.2019
- 2. buluşma iktidarın ayak sesleri / 26.02.2019
- Artık ‘Bağımsız Türkiye Partisi’ demeliyiz / 05.02.2019
- Prof. Dr. Haydar Baş’a çirkin saldırı / 11.01.2019
- Cumhuriyet ve iftiralar / 29.10.2018
- 10. Milli Ekonomi Modeli Kongresi / 29.05.2018
- Yarın 23 Nisan / 22.04.2018
- Gün BTP iktidarına çalışma günüdür / 19.11.2019
- Tebrikler Türk milleti! / 02.04.2019
- Ne mutlu ‘BTP’liyim’ diyebilene / 06.03.2019
- 2. buluşma iktidarın ayak sesleri / 26.02.2019
- Artık ‘Bağımsız Türkiye Partisi’ demeliyiz / 05.02.2019
- Prof. Dr. Haydar Baş’a çirkin saldırı / 11.01.2019
- Cumhuriyet ve iftiralar / 29.10.2018
- 10. Milli Ekonomi Modeli Kongresi / 29.05.2018
- Yarın 23 Nisan / 22.04.2018