logo
26 MAYIS 2024

BTP lideri Hüseyin Baş '1 Mayıs'ı değerlendirdi

1 Mayıs'ta yaşanan olayları değerlendiren BTP Genel Başkanı Hüseyin Baş, "Sendikalar, işçiler Taksim'i istiyor, hükümet vermiyor. Ne olur işçiler Taksim'e çıksa, ne zararı var? Hiçbir zararı yok ama kayıkçı kavgası, yani 'çıkamaz-çıkmayacak' anlayışıyla Taksim'e izin verilmiyor. Kıbrıs'ın verilmesinde bile bir mahsur görmeyen iktidar, Taksim'in işçilere verilmesinde mahsur görüyor. Bu da iktidarın enteresan bir paradoksu" dedi
03.05.2024 12:28:00 / Güncelleme: 03.05.2024 12:32:45
Haber Merkezi
BTP lideri Hüseyin Baş '1 Mayıs'ı değerlendirdi
BTP lideri Hüseyin Baş '1 Mayıs'ı değerlendirdi
Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) Genel Başkanı Hüseyin Baş 1 Mayıs İşçi Bayramında çıkan olayları değerlendirdi.

"1 Mayıs Türkiye'de hiçbir zaman bayram değil aksine hep gösterilere sahne olan, çekişmenin, kavganın had safhada olduğu bir gün olarak geçiyor" diyen BTP lideri, "Bunun temelinde ne var? Sendikalar, işçiler Taksim'i istiyor, hükümet vermiyor. Ne olur işçiler Taksim'e çıksa, ne zararı var? Hiçbir zararı yok ama kayıkçı kavgası, yani 'çıkamaz-çıkmayacak' anlayışıyla Taksim'e izin verilmiyor. Kıbrıs'ın verilmesinde bile bir mahsur görmeyen iktidar, Taksim'in işçilere verilmesinde mahsur görüyor. Bu da iktidarın enteresan bir paradoksu" ifadelerini kullandı.

"İşçilerin polis dövmek gibi bir derdi mi var?"

İstanbul Saraçhane'de bir grubun polise saldırmasını da eleştiren BTP lideri şunları söyledi:

"Türkiye'de işçiler haklarını elde etmek için bir şeyler yapabilirler, gösteri yapabilirler, tamam da işçilerin polis dövmek gibi bir isteği mi var? Orada toplanan grup polise saldırıda bulunuyor. Türkiye'deki bütün işçilere soralım; polis dövmek mi istiyorlar, olayların gergin olmasını mı istiyorlar? Dolayısıyla yapılan eylemle talepler farklı, böyle bir şeyin olduğunu gözlemliyoruz.

Bu gergin ortam ülkemiz için riskli bir durum. Gerilim iki tarafın da istediği bir şey aslında. Türkiye iki partili sisteme oturtulmuş olsun isteniyor. Bir tarafını iktidar temsil etsin, bir tarafını muhalefet temsil etsin isteniyor. Bu iki görüş arasında kavgalar, gerginlikler devam etsin gibi bir beklenti var. Dolayısıyla iktidar sürekli muhalefetin istediği şeylere set çekiyor, muhalefet de bunları elde etmek için gerginlik oluşturuyor. Günün sonunda kazanan kim? Kazanan hiç kimse!"

"Madenler peşkeş çekilirken hiç kimse bir şey söylemiyor"

"İşçiler Taksim'e çıksa ve miting yapsa bunun iktidara zararı ne, hiçbir şey! Peki bunun işçiye faydası ne, bu da hiçbir şey!" diyen Hüseyin Baş şu ifadeleri kullandı:

"Madenler peşkeş çekilirken hiç kimse bir şey söylemiyor,  fabrikalar özelleştiriliyor, kapatılıyor, binlerce işçi işsiz kalıyor kimse bir şey söylemiyor. Nitekim buna karşı muhalefet partililerinin de bir şeyi yok. Bundan gayet mutlular, 'evet özelleştirme yapmak durumundayız' gibi bir düşüncesi var muhalefet partilerinin. Muhalefetin, 'biz kaynaklarımızı kullanamayız veya bizim ülkemizde maden yoktur dolayısıyla bu madenleri işletemeyiz veya işletmesi için yabancılara verebiliriz' görüşüyle ilgili muhalefetin bir kavgası, bir gürültüsü yok."

"Sendikaların işçi haklarını aramak diye bir derdi yok"

Sendikaların tavrını da eleştiren Hüseyin Baş, "Türkiye'de işçi haklarını arama diye bir gündem yok. İşçilerin haklarının teslim edilmesi diye Türkiye'de bir gündem yok. Sendikalar var ama 'işçilerin haklarını temsil edelim' diye bir gündemleri yok. Bugün iktidara yakın sendika var, muhalefete yakın sendika var. İşçileri bile sendikalar yoluyla ikiye böldüler. Birisi iktidarın sözcülüğünü yapıyor,  diğeri muhalefetin sözcülüğünü yapıyor. Oradan iktidara ve muhalefete insan taşımakla meşguller, oy taşımakla meşguller. Başka bir gündemleri, başka bir dertleri yok" dedi.

Asgari ücret görüşmeleri nasıl yürüyor?

Asgari ücret gündemini de değerlendiren Hüseyin Baş, "Asgari ücret görüşmeleri nasıl yürüyor? Şöyle yürüyor adeta;  geliyor işveren diyor ki 'ne vereyim abime?' O da 'ne verirsin bana' diyor. 'Ne vereyim abime - ne verirsin bana' derken ne işçiyi mutlu eden, ne işvereni mutlu eden bir rakam çıkmıyor. Mesela asgari ücret Ocak'ta en son belirlendiğinde 17 bin 2 lira diye belirlendi. İşveren ortalığı ayağa kaldırıyor doğal olarak kendi penceresinden, 'ben bunu nasıl vereceğim' diyor. Tamam işveren mutsuz anladık bari işçi mutlu olsun ama daha 4 ay geçmeden açlık sınırının altında kalan bir ücret olmuş oldu. Temmuz'da asgari ücret artışı olmayacak. Eskiden en azından bir beklenti vardı; 3-4 ay acı çektik ama sonra Temmuz'da bir daha güncelliyoruz, birkaç ay da oradan kurtarıyoruz' diye işçinin bir hesabı vardı. Şimdi seçimler bitti artık, seçimler bitince iktidar 'daha artış falan yok' dedi. Türkiye'de yoksulluk, açlık endeksleri var. Bence sefalet endeksi, sefillik endeksini de koymamız lazım, ciddi anlamda sefaletle yaşayan yani açlığı falan geçtim sefaletle sefillik içinde yaşayan bir toplum oluşturuluyor. İktidarın buna hiçbir çözümü yok, bunun karşılığında bununla ilgili pazarlık yapması gereken o sendikal faaliyetleri sürdüren örgütler de hiçbir çözüm ortaya koymuyor. Dolayısıyla sendikalar tamamen içi boşaltılmış hale geldi" dedi.
Emeklilere 15 maddelik söz verdi
Hakkınızı söke söke alacağım!
Barışma toplantısında 3 kişi hayatını kaybetmişti
'Bizi pusuya düşürdüler'
Pahalılığın nedenini daha net görecekler
Askıda gözlük kampanyası!
Dışarı çıkmadan hava durumuna bakın
Bazı iller için sağanak uyarısı
Üniversiteli Aslıhan'ı bıçaklayan saldırgan aranıyor
Görüntü var fail yok
Karpuzu iade etmek istedi, elde bıçakla itiraz etti
Vatandaşa kelek!
Özgür Demirtaş'tan felaket senaryosu
'Maalesef size iyi haber veremiyorum'
Lunaparkta yangın faciası
9'u çocuk 27 kişi hayatını kaybetti
20 yıl önce kaybolan evladından haber bekliyor
'Ölü veya diri bulunmasını istiyorum'
El-Kassam Tugaylarından açıklama
'Bir grup İsrail askerini esir aldık'
Caddeler göle döndü, araçlar suya gömüldü
Meteorolojini turuncu kod vermişti
Hayvan tartışması kavgaya dönüştü
2'si ağır 7 yaralı
ABD'de yargılanmaları da gündemde
Eylem Tok ile oğlunu ABD iade edecek mi?
Ablası sağlık gerekçesiyle tahliye edilmişti.
Bahar Candan hastaneye kaldırıldı
Ayşe Ateş'ten MHP’li vekil hakkında çarpıcı iddia
PTS kayıtlarını paylaştı
Emeklilere 15 maddelik söz verdi
Hakkınızı söke söke alacağım!
Barışma toplantısında 3 kişi hayatını kaybetmişti
'Bizi pusuya düşürdüler'
Pahalılığın nedenini daha net görecekler
Askıda gözlük kampanyası!
Dışarı çıkmadan hava durumuna bakın
Bazı iller için sağanak uyarısı
Üniversiteli Aslıhan'ı bıçaklayan saldırgan aranıyor
Görüntü var fail yok
Karpuzu iade etmek istedi, elde bıçakla itiraz etti
Vatandaşa kelek!
Özgür Demirtaş'tan felaket senaryosu
'Maalesef size iyi haber veremiyorum'
Lunaparkta yangın faciası
9'u çocuk 27 kişi hayatını kaybetti
20 yıl önce kaybolan evladından haber bekliyor
'Ölü veya diri bulunmasını istiyorum'
El-Kassam Tugaylarından açıklama
'Bir grup İsrail askerini esir aldık'
Caddeler göle döndü, araçlar suya gömüldü
Meteorolojini turuncu kod vermişti
Hayvan tartışması kavgaya dönüştü
2'si ağır 7 yaralı
ABD'de yargılanmaları da gündemde
Eylem Tok ile oğlunu ABD iade edecek mi?
Ablası sağlık gerekçesiyle tahliye edilmişti.
Bahar Candan hastaneye kaldırıldı
Ayşe Ateş'ten MHP’li vekil hakkında çarpıcı iddia
PTS kayıtlarını paylaştı

Bakan Yerlikaya: 'Sibergöz-41' operasyonlarında 65 şüpheli yakalandı

İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, 13 ilde jandarma tarafından yasa dışı bahis ve nitelikli dolandırıcılık suçlarına yönelik düzenlenen 'Sibergöz-41' operasyonlarında 65 şüphelinin yakalandığını açıkladı.
26.05.2024 08:52:00 / Güncelleme: 26.05.2024 08:56:11
İhlas Haber Ajansı
Bakan Yerlikaya: 'Sibergöz-41' operasyonlarında 65 şüpheli yakalandı
Bakan Yerlikaya: 'Sibergöz-41' operasyonlarında 65 şüpheli yakalandı
İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya'nın paylaştığı bilgilere göre, Jandarma Genel Komutanlığı Siber Suçlarla Mücadele Daire Başkanlığı koordinesinde; İl Jandarma Komutanlıklarınca Konya, Adana, Mersin, Ağrı, Kastamonu, Malatya, Antalya, Mardin, Gaziantep, Diyarbakır, Şanlıurfa, Hatay ve Karaman'da yasa dışı bahis ve nitelikli dolandırıcılık suçlarına yönelik 'Sibergöz-41' operasyonları düzenlendi.



13 ilde düzenlenen operasyonlarda toplam 65 şüpheli yakalanırken Bakan Yerlikaya yaptığı paylaşımda sanal devriyelerin devam ettiğini belirterek, 'Yasa dışı bahis oynatanların, bilişim sistemlerini kullanarak nitelikli dolandırıcılık yapanların enselerindeyiz. Onlara göz açtırmayacağız. Kara Vatan olduğu gibi Siber Vatan'da sanal devriyelerimiz 7 gün 24 saat görevlerinin başında' ifadelerine yer verdi.

Konya İl Jandarma Komutanlığı Siber Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğünce yapılan çalışmalar sonucu; Organize suç örgütü kurarak nitelikli dolandırıcılık suçunu işleyen şüphelilere yönelik Konya merkezli Adana, Mersin, Ağrı ve Kastamonu'da düzenlenen operasyonlarda, sosyal medya platformu üzerinden irtibat kurdukları vatandaşları kendi oluşturdukları internet sitelerine yönlendirdikleri, internet siteleri üzerinden paylaşım ve beğeni gibi görevler vererek, bu görevler karşılığında yüksek kazanç vaadiyle vatandaşları dolandırarak haksız kazanç sağladıkları ve bu kazançları da kripto borsalarında aklamaya çalıştıkları tespit edilen 14 şüpheli yakalandı.

Mersin merkezli Malatya ve Antalya'da düzenlenen operasyonlarda Organize suç örgütü kurarak çevrim içi yasa dışı bahis suçunu işleyen şüphelilere yönelik düzenlenen operasyonlarda ise yurt dışı bahis siteleri üzerinden yasa dışı bahis oynanmasına imkan sağlayarak, haksız kazanç sağladığı tespit edilen 31 şüpheli yakalandı.

Malatya ve Diyarbakır merkezli Adana, Mersin, Mardin, Gaziantep, Şanlıurfa, Hatay ve Karaman'da düzenlenen operasyonlarda sosyal medya platformu üzerinden 'sahte klima ve tarım aleti satışı' ilanı vererek vatandaşları dolandıran ve haksız kazanç sağladıkları tespit edilen 20 şüpheli yakalandı.

Ayrıca operasyonlarda suçtan elde edildiği tespit edilen 5 adet lüks araç ile çok miktarda ziynet eşyası ile ele geçirilen 2 adet ruhsatsız tabanca, 1 adet ruhsatsız av tüfeği, çok sayıda bilgisayar, telefon, simkart ve taşınabilir bellek, 4 bin 460 adet banka/kredi kartı ile çok miktarda döviz ve Türk Lirasına el konuldu.

Hatay'da caddeler göle döndü, araçlar suya gömüldü

Meteorolojini turuncu kodlu uyarı verdiği Hatay'ın Antakya ilçesinde aniden bastıran sağanak yağışla birlikte göle dönen caddelerde çok sayıda araç mahsur kaldı. Araçlar su içerisinde adeta kayboldu.
26.05.2024 08:42:00 / Güncelleme: 26.05.2024 08:46:59
İhlas Haber Ajansı
Hatay'da caddeler göle döndü, araçlar suya gömüldü
Hatay'da caddeler göle döndü, araçlar suya gömüldü
Meteoroloji Genel Müdürlüğü tarafından yapılan uyarıların ardından Hatay'da Cuma günü sabah saatlerinden itibaren yağışlı hava etkili olmaya başladı.

İlçelerde bölge bölge etkili olan yağış, Antakya ilçesinde akşam saatlerinde kendini hissettirdi.

Bardaktan boşanırcasına yağan yağmur nedeniyle sürücüler zor anlar yaşadı.



Çevreyolu mevkiinde göle dönen yolda çok sayıda araç su içinde mahsur kaldı.

Adeta su içinde kaybolan araçları kurtarmak için çalışma başlatıldı.

ABD'nin Eylem Tok ve oğlunu iade edebileceği ya da ABD'de yargılanmalarına karar verebileceği ifade ediliyor

Oğuz Murat Aci'nin ölümüne ilişkin soruşturmada ABD'ye kaçan yazar Eylem Tok ile oğlu hakkında bu hafta kırmızı bülten çıkarıldı. Şimdi ABD'nin vereceği karar bekleniyor. ABD'nin Eylem Tok ve oğlunu iade edebileceği ya da ABD'de yargılanmalarına karar verebileceği ifade ediliyor
26.05.2024 07:41:00
Yenal Arman
ABD'nin Eylem Tok ve oğlunu iade edebileceği ya da ABD'de yargılanmalarına karar verebileceği ifade ediliyor
ABD'nin Eylem Tok ve oğlunu iade edebileceği ya da ABD'de yargılanmalarına karar verebileceği ifade ediliyor
İstanbul'da 1 Mart'ta meydana gelen trafik kazasında Oğuz Murat Aci'nin hayatını kaybetmesine ilişkin soruşturmada ABD'ye kaçan yazar Eylem Tok ile 17 yaşındaki oğlu T.C. hakkında kırmızı bülten çıkarıldı. Şimdi bu konuda ABD'nin vereceği kararın ne olacağı merak ediliyor. Peki kırmızı bülten çıkarıldıktan sonra süreç nasıl işliyor? Uluslararası Kriminal Polis Teşkilatı (Interpol) tarafından çıkarılan kırmızı bülten, bir kişinin tutuklanması ve iadesi için kullanılan uluslararası bir emirdir. Bu bülten, ciddi suçlardan aranan kişilerin yakalanmasını ve adalete teslim edilmesini kolaylaştırmayı amaçlamaktadır. Bir kırmızı bültenin çıkarılması için şu şartların yerine getirilmesi gerekir: "Kişinin ciddi bir suçla suçlanması veya mahkum edilmesi. Kişinin kaçma veya adaleti engelleme riski taşıması. Kişinin ulusal sınırlar dışında bulunması." Kırmızı bültenler, Interpol'ün 194 üye ülkesinde geçerlidir. Bir kırmızı bülten çıkarıldığında, ilgili ülke yetkilileri kişiyi tutuklar ve iade sürecini başlatır. İade süreci, kişinin bulunduğu ülke ile suçun işlendiği ülke arasındaki anlaşmalara göre yürütülmektedir. Kırmızı bültenler, suçluların uluslararası alanda kaçmasını önlemek için önemli bir araçtır. Bu bültenler, suçluların yakalanmasını hızlandırarak adaletin yerini bulmasına yardımcı olur.

Kırmızı bülten çıkarılan herkes iade ediliyor mu?

Kırmızı bülten çıkarılan herkes talep eden ülkeye iade edilmeyebiliyor. İade süreci, kişinin bulunduğu ülke ile suçun işlendiği ülke arasındaki anlaşmalara ve uluslararası hukuka göre yürütülür. Bir kişinin iadesi şu durumlarda reddedilebilir: "Kişi, iade talebinin konusu olan suçtan dolayı bulunduğu ülkede yargılanıyorsa veya yargılanmışsa. Kişi, iade talebinin konusu olan suçtan dolayı bulunduğu ülkede affedilmişse. İade talebinin konusu olan suç, bulunduğu ülkede suç olarak kabul edilmiyorsa. Kişinin iadesi, insan hakları veya uluslararası hukuk ilkelerine aykırı olacaksa." Ayrıca, bazı ülkeler siyasi suçlardan dolayı iade yapmayı reddedebilirler.

ABD'nin kararı ne olacak?

ABD, kırmızı bülten çıkarılan bir vatandaşını Türkiye'ye iade eder mi sorusunun kesin bir cevabı yok. Bu, her bir vakada özel olarak değerlendiriliyor. Bazı durumlarda, ABD, kırmızı bülten çıkarılan bir vatandaşını Türkiye'ye iade edebilir. Örneğin, ABD, Türkiye'nin iade talebinin geçerli bir hukuki temele sahip olduğuna ve iadenin, insan hakları ve uluslararası hukuk ilkelerine aykırı olmayacağı kanaatine varırsa, vatandaşının iadesini kabul edebilir. Bununla birlikte, ABD, kırmızı bülten çıkarılan bir vatandaşını Türkiye'ye iade etmeyi de reddedebilir. Örneğin, ABD, Türkiye'nin iade talebinin siyasi amaçlı olduğuna veya iadenin, vatandaşının adil bir yargılama alma hakkını ihlal edeceğine inandığı takdirde, vatandaşının iadesini reddedebilir. Öte yandan, ABD, kırmızı bülten çıkarılan bir vatandaşını Türkiye'ye iade etmek yerine, vatandaşıyla ilgili suçu kendi mahkemelerinde yargılamayı da seçebilir. Böyle bir durumda, ABD, Türkiye'nin iade talebini reddetmekle birlikte, vatandaşın suçunu kendi mahkemelerinde yargılama hakkını saklı tutacaktır.

Bingöl'de 31 yıl önce şehit edilen öğretmenin annesi: Acısı hala bağrımda

Bingöl'de 24 Mayıs 1993 yılında sivil ve silahsız bir şekilde bölücü terör örgütü PKK mensupları tarafından şehit edilen Selahattin Aysan'ın annesi Zehra Aysan, şehadetinin 31'nci yılında oğlunu kabri başında andı. Gözyaşı dökerek mezar taşını seven anne 'Acısı hala bağrımda, gitmiyor. Çok sıkılırsam mezarının başına geliyorum, onunla konuşuyorum, ağlıyorum, dua okuyorum' dedi.
25.05.2024 12:49:00 / Güncelleme: 25.05.2024 12:54:28
İhlas Haber Ajansı
Bingöl'de 31 yıl önce şehit edilen öğretmenin annesi: Acısı hala bağrımda
Bingöl'de 31 yıl önce şehit edilen öğretmenin annesi: Acısı hala bağrımda
Bingöl'de 24 Mayıs 1993 yılında sivil ve silahsız bir şekilde bölücü terör örgütü PKK mensupları tarafından 33 erin şehit edilmesinin üzerinden tam 31 yıl geçti.

Malatya'dan otobüslere binen 33 silahsız er ve aralarında öğretmenler, sivil vatandaşların bulunduğu otobüs Elazığ-Bingöl kara yolu üzerinde teröristler durdurularak rehin alındı. Aradan 31 yıl geçmesine rağmen yüreğindeki acıyı hala ilk gün ki gibi tazeliğinde hisseden şehit öğretmen Selahattin Aysan'ın 77 yaşındaki annesi Zehra Aysan oğlunun ölüm yıldönümünde kabrini ziyaret ederek gözyaşı döktü.

Bingöl'ün Genç ilçesi Çevirme Köyüne eş durumundan tayin olarak öğretmen oğlunun askerliğini yapması için o gün otobüse binerek Isparta'ya geleceğini söyleyen Zehra Aysan o kara günü anlattı. Gece haberlerde otobüsün teröristler tarafından durdurulduğunu öğrenen Aysan 'Haberlerde izledim. Biz oğlumuz o arabadaydı dedik. Oğlumu defalarca aradık ulaşamadık. 3 gün boyunca evde ağladık sızladık, 3 gün sonra haberini aldık. 4 öğretmenin de raporu geldi bize ten renginden, boyundan anladık rapordan tespit ettik daha sonra verdiler çocuğumuzun cenazesini. Akrabalarımız cenazeyi almaya gittiler 1 gün bekledik daha sonra defnettik. Hiç bakmadım. Tabutuyla gömdüler yüzünü göremedim. Türk bayrağına sarmışlardı oğlumu. Hala gözümün önünde o anlar' dedi.



Oğlumla o gün ikindi vakitlerinde konuştuk

Oğluyla şehit olmadan kısa süre önce konuştuğunu söyleyen anne Aysan 'Olayın olduğu gün ikindi vakitlerinde konuştuk. Anne biz arabaya bindik Isparta'ya geliyoruz, saat 6'da Ankara'ya varınca ben seni ararım dedi. Daha sonra hiç aramadı beni Isparta Gönen'e gelecekti. Oğlum öğretmendi, askerliği çıktı askerlik için geliyordu. Gelinimde vardı yanında burada biraz kalıp gelinim dönecekti oğlumda askere gidecekti. Askerde olduğunu bilemedi, öğretmen olduğunu da bilemedim. Oğlum şehit olduğunda 9 aylık evliydi. Gelinim de 20 günlük hamileydi. Torunum şimdi 30 yaşında annesinin yanında çalışıyor' şeklinde konuştu.

Eşim oğlunun acısına dayanamadı 3 ay sonra vefat etti

Oğlunun şehit edilmesinin ardından 3 ay sonra eşini kaybettiğini söyleyen Aysan eşinin oğlunun acısına dayanamadığını belirtti. Anne Aysan 'Oğlum şehit olduktan sonra sürekli düşünüyordu. Ben ağlıyordum ama eşim hiç ağlayamıyordu. Kara kara düşünüyordu. Bir gün uyumak için yatağa yattı. Göğsümde bir ağrı var bu ağrı beni öldürecek dedi. Bir anda kalp krizi geçirdi. Antalya'ya götürdük orada 17 gün tedavi gördü daha sonra vefat etti. Çocuğuna dayanamadı. Oğlumla eşim arasında 3 ay zaman var' açıklamalarında bulundu.

Acısı hala bağrımda, gitmiyor. Her zaman gece gündüz kalbimde

Yaşadığı acıyı hala ilk gün ki gibi hissettiğini söyleyen Aysan 'Acısı hala bağrımda, gitmiyor. Her zaman gece gündüz kalbimde. Bir tane oğlum vardı. Çok sıkılırsam mezarının başına geliyorum, onunla konuşuyorum, ağlıyorum, dua okuyorum daha sonra gidiyorum. Başka dayanağım yok. 1 kızım daha var onun yanında duruyorum. Elimden bir şey gelmiyor, teröre sürekli lanet ediyorum. Dalımı, budağımı kırdılar bıraktılar. Bu çok acı, çok üzüntülüyüm. Kimseye derdimi söyleyemiyorum. Oğlumun yaşıtlarını gördüğüm zaman ciğerlerim eziliyor. Onun yaşıtları belediyede çalışıyor. Benim çocuğumda keşke öyle çalışsaydı. Biz besicilik yapıyorduk, hayvanlarımız vardı besicilik mesleğini sevmediğim için oğluma oku kurtul git dedim. Bu işler zor dedim. Hep ben söyledim diye öğretmen oldu' şeklinde konuştu.

Anne Aysan konuşmasının devamında gözyaşları içerisinde oğlunun öğretmenliğinin ikinci yılında şehit olduğunu söyledi.
logo

Beşyol Mah. 502. Sok. No: 6/1
Küçükçekmece / İstanbul

Telefon: (212) 624 09 99
E-posta: internet@yenimesaj.com.tr gundogdu@yenimesaj.com.tr


WhatsApp iletişim: (542) 289 52 85


Tüm hakları Yeni Mesaj adına saklıdır: ©1996-2024

Yazılı izin alınmaksızın site içeriğinin fiziki veya elektronik ortamda kopyalanması, çoğaltılması, dağıtılması veya yeniden yayınlanması aksi belirtilmediği sürece yasal yükümlülük altına sokabilir. Daha fazla bilgi almak için telefon veya eposta ile irtibata geçilebilir. Yeni Mesaj Gazetesi'nde yer alan köşe yazıları sebebi ile ortaya çıkabilecek herhangi bir hukuksal, ekonomik, etik sorumluluk ilgili köşe yazarına ait olup Yeni Mesaj Gazetesi herhangi bir yükümlülük kabul etmez. Sözleşmesiz yazar, muhabir ve temsilcilere telif ödemesi yapılmaz.