"Girmeden tefrika bir millete düşman giremez
Toplu vurdukça yürekler onu top sindiremez."
"İhtilaf", sözlükte ayrılık; "ittifak" ise, birlik ve beraberlik anlamına gelir. Tarih boyunca bütün savaşlar, inançlar için yapılmıştır. Savaş, inançların savaşı; hak ve bâtıl inançların? Bâtıl yolun yolcusu olan din düşmanları, kalplerini Müslümanlara karşı kin ve hile ile doldurmuş, bizi yok etmek için her yola başvurmaktadır. Bunun için düşüncelerini uyandırmış, kalplerini uyanık tutmuşlardır. Müslümanlar ise gaflet uykusuna dalmış, cehalet deryasında bocalayıp durmaktadır. Bölünüp parçalanarak, gruplara ayrılıp, bağnazlık yaparak kendilerine karşı düşmana yardım etmekteler. Birbirlerini sapıklıkla suçlamakta, birbirlerinden berî olduklarını ilan etmekteler. Bu ve benzeri nedenlerle kurtlar bizi parçalamış, köpekler dahi bize göz dikmiştir.
Müslümanların tarih boyunca olduğu gibi, bugün de birlik ve beraberliğe ihtiyacı var. Peki, biz Müslümanları tefrikadan kurtarıp tevhide ulaştıracak olan nedir? El-Cevap: Ehl-i Beyt. Birlik ve beraberliğimizin yegane adresi Ehl-i Beyt'tir. Bunun için bütün Müslümanların onların kapısına gelmeleri gerekir.
Şer'i deliller, vahiy ve Kur'an'ın indiği risalet ve velayet hanedanından olan Ehl-i Beyt'e uymamızı emretmektedir. Bizler sadece kesin deliller karşısında teslim olduğumuz ve Peygamberimizin sünnetine uyduğumuz için dinin furu ve usulünde, Sünnet ve Kitap'ın maarifinde, ahlak ve edep ilimlerinde Ehl-i Beyt'e bağlandık. Üstelik çoğunluğa uymayı gerektirecek ya da en azından tercih edilir bir yönlerinin olduğunu ispatlayacak bir delilin varlığından da söz edilemez. Kaldı ki kimse, onların ne ilimde, ne amelde, ümmetin kurtuluş gemileri, Hıtta Kapısı, dinde ihtilafa düşmeme güvencesi, hidayet nişaneleri, Resûlullah'ın ağır emaneti ve ümmeti arasındaki yadigârı olan Ehl-i Beyt İmamlarından üstün olduklarını söyleyemez.
Birliğimizin mayası Ehl-i Beyt'tir. Hz. Muhammed (s.a.a.), onları Allah'ın Kitabı ile birlikte anmıştır: "Sizden Kur'an'ı ve Ehl-i Beyt'i soracağım. O halde onlardan öne geçmeyin ve onlardan geri kalmayın; yoksa helak olursunuz! Onlara bir şey öğretmeye kalkmayın; zira onlar sizden daha bilgilidir."
Sekaleyn hadisinde Hz. Peygamber buyurmuştur ki: "Size iki ağır emanet bırakıyorum. Onlara sımsıkı sarıldığınız müddetçe asla sapıklığa düşmezsiniz. Onlar, Allah'ın Kitabı Kur'an ve ıtretim Ehl-i Beyt'imdir." Bu hadisten de anlaşılıyor ki ikisine birlikte sarılmayanlar sapıklıktadır. Ehl-i Beyt'e sarılma emrini içeren bu rivayette bir ince nükte de vardır ki o da şudur: Kıyamet gününe kadar dünyanın, Allah Teala tarafından ilahi hükümleri yaymakla görevlendirilen Ehl-i Beyt'ten asla boş kalmayacağıdır.
"Hamd olsun Allah'a ki, hikmeti biz Ehl-i Beyt'te karar kılmıştır" hadisine göre işlerin hikmetini onlara sormalı, onlarla ilgili her şeyde hikmet aramalı, daima onların yanında olmalıyız. Yine "Ehl-i Beyt'imin aranızdaki misali, İsrailoğulları'ndaki Hıtta Kapısı'nın misalidir. Kim o kapıdan girdiyse günahları bağışlandı" hadisi önem arz eder. Hıtta Kapısı'na benzetilmelerinin sebebi şudur: Yüce Allah bu kapıyı, celali karşısında tevazu ve hükmüne boyun eğmenin bir mazharı kılmıştı. Bu yüzden de bağışlanma sebebi idi. Bu ümmetin de, Peygamberimizin Ehl-i Beyt'ine teslimiyetini, onların imamlarına tâbi olmasını, celali karşısında tevazuun ve hükmüne boyun eğmenin bir mazharı kılmıştır. Bu yüzden de bağışlanma sebebidir.
"Yıldızlar, yeryüzü ehli için (denizlerde) boğulmaya karşı bir güvencedir. Ehl-i Beyt'im de ümmetim için ihtilafa düşmeye karşı bir güvencedir." Kur'an ve Ehl-i Beyt, insanların ihtilafına ve dahası yanlışa düşmelerine engel olmaktadır.
Yine mütevatir bir hadiste şöyle buyrulmaktadır: "Bilin ki, Ehl-i Beyt'imin aranızdaki misali, Nuh'un gemisinin misalidir. Ona binen kurtulur, ondan geri kalan ise helak olur." Bu, ümmeti Ehl-i Beyt'e uymaya mülzem kılmak ve onlara muhalefet etmekten sakındırmak için söylenebilecek en son sözdür.
Kim, dinde Ehl-i Beyt'e sığınır ve dinin usul ve furuunu onların kutlu imamlarından alırsa cehennem azabından kurtulur; kim de onlardan geri kalırsa, Nuh tufanında kendisini Allah'ın emrinden koruması için bir dağa sığınan kimse helak olur. Şu farkla ki; o suda boğuldu; Ehl-i Beyt'ten uzak olan ise cehennemin kaynar suyunda boğulur!
Tevhidin merkezi ve Nuh'un gemisi olan Ehl-i Beyt'in himmet ve şefaati her daim üzerimize olsun?
Ehl-i Beyt hakkında geniş bilgi edinmek için, Ehl-i Beyt yolunun günümüzdeki bayraktarı Prof. Dr. Haydar Baş'ın Ehl-i Beyt Külliyatı'nı sizlere tavsiye ediyoruz.
Toplu vurdukça yürekler onu top sindiremez."
"İhtilaf", sözlükte ayrılık; "ittifak" ise, birlik ve beraberlik anlamına gelir. Tarih boyunca bütün savaşlar, inançlar için yapılmıştır. Savaş, inançların savaşı; hak ve bâtıl inançların? Bâtıl yolun yolcusu olan din düşmanları, kalplerini Müslümanlara karşı kin ve hile ile doldurmuş, bizi yok etmek için her yola başvurmaktadır. Bunun için düşüncelerini uyandırmış, kalplerini uyanık tutmuşlardır. Müslümanlar ise gaflet uykusuna dalmış, cehalet deryasında bocalayıp durmaktadır. Bölünüp parçalanarak, gruplara ayrılıp, bağnazlık yaparak kendilerine karşı düşmana yardım etmekteler. Birbirlerini sapıklıkla suçlamakta, birbirlerinden berî olduklarını ilan etmekteler. Bu ve benzeri nedenlerle kurtlar bizi parçalamış, köpekler dahi bize göz dikmiştir.
Müslümanların tarih boyunca olduğu gibi, bugün de birlik ve beraberliğe ihtiyacı var. Peki, biz Müslümanları tefrikadan kurtarıp tevhide ulaştıracak olan nedir? El-Cevap: Ehl-i Beyt. Birlik ve beraberliğimizin yegane adresi Ehl-i Beyt'tir. Bunun için bütün Müslümanların onların kapısına gelmeleri gerekir.
Şer'i deliller, vahiy ve Kur'an'ın indiği risalet ve velayet hanedanından olan Ehl-i Beyt'e uymamızı emretmektedir. Bizler sadece kesin deliller karşısında teslim olduğumuz ve Peygamberimizin sünnetine uyduğumuz için dinin furu ve usulünde, Sünnet ve Kitap'ın maarifinde, ahlak ve edep ilimlerinde Ehl-i Beyt'e bağlandık. Üstelik çoğunluğa uymayı gerektirecek ya da en azından tercih edilir bir yönlerinin olduğunu ispatlayacak bir delilin varlığından da söz edilemez. Kaldı ki kimse, onların ne ilimde, ne amelde, ümmetin kurtuluş gemileri, Hıtta Kapısı, dinde ihtilafa düşmeme güvencesi, hidayet nişaneleri, Resûlullah'ın ağır emaneti ve ümmeti arasındaki yadigârı olan Ehl-i Beyt İmamlarından üstün olduklarını söyleyemez.
Birliğimizin mayası Ehl-i Beyt'tir. Hz. Muhammed (s.a.a.), onları Allah'ın Kitabı ile birlikte anmıştır: "Sizden Kur'an'ı ve Ehl-i Beyt'i soracağım. O halde onlardan öne geçmeyin ve onlardan geri kalmayın; yoksa helak olursunuz! Onlara bir şey öğretmeye kalkmayın; zira onlar sizden daha bilgilidir."
Sekaleyn hadisinde Hz. Peygamber buyurmuştur ki: "Size iki ağır emanet bırakıyorum. Onlara sımsıkı sarıldığınız müddetçe asla sapıklığa düşmezsiniz. Onlar, Allah'ın Kitabı Kur'an ve ıtretim Ehl-i Beyt'imdir." Bu hadisten de anlaşılıyor ki ikisine birlikte sarılmayanlar sapıklıktadır. Ehl-i Beyt'e sarılma emrini içeren bu rivayette bir ince nükte de vardır ki o da şudur: Kıyamet gününe kadar dünyanın, Allah Teala tarafından ilahi hükümleri yaymakla görevlendirilen Ehl-i Beyt'ten asla boş kalmayacağıdır.
"Hamd olsun Allah'a ki, hikmeti biz Ehl-i Beyt'te karar kılmıştır" hadisine göre işlerin hikmetini onlara sormalı, onlarla ilgili her şeyde hikmet aramalı, daima onların yanında olmalıyız. Yine "Ehl-i Beyt'imin aranızdaki misali, İsrailoğulları'ndaki Hıtta Kapısı'nın misalidir. Kim o kapıdan girdiyse günahları bağışlandı" hadisi önem arz eder. Hıtta Kapısı'na benzetilmelerinin sebebi şudur: Yüce Allah bu kapıyı, celali karşısında tevazu ve hükmüne boyun eğmenin bir mazharı kılmıştı. Bu yüzden de bağışlanma sebebi idi. Bu ümmetin de, Peygamberimizin Ehl-i Beyt'ine teslimiyetini, onların imamlarına tâbi olmasını, celali karşısında tevazuun ve hükmüne boyun eğmenin bir mazharı kılmıştır. Bu yüzden de bağışlanma sebebidir.
"Yıldızlar, yeryüzü ehli için (denizlerde) boğulmaya karşı bir güvencedir. Ehl-i Beyt'im de ümmetim için ihtilafa düşmeye karşı bir güvencedir." Kur'an ve Ehl-i Beyt, insanların ihtilafına ve dahası yanlışa düşmelerine engel olmaktadır.
Yine mütevatir bir hadiste şöyle buyrulmaktadır: "Bilin ki, Ehl-i Beyt'imin aranızdaki misali, Nuh'un gemisinin misalidir. Ona binen kurtulur, ondan geri kalan ise helak olur." Bu, ümmeti Ehl-i Beyt'e uymaya mülzem kılmak ve onlara muhalefet etmekten sakındırmak için söylenebilecek en son sözdür.
Kim, dinde Ehl-i Beyt'e sığınır ve dinin usul ve furuunu onların kutlu imamlarından alırsa cehennem azabından kurtulur; kim de onlardan geri kalırsa, Nuh tufanında kendisini Allah'ın emrinden koruması için bir dağa sığınan kimse helak olur. Şu farkla ki; o suda boğuldu; Ehl-i Beyt'ten uzak olan ise cehennemin kaynar suyunda boğulur!
Tevhidin merkezi ve Nuh'un gemisi olan Ehl-i Beyt'in himmet ve şefaati her daim üzerimize olsun?
Ehl-i Beyt hakkında geniş bilgi edinmek için, Ehl-i Beyt yolunun günümüzdeki bayraktarı Prof. Dr. Haydar Baş'ın Ehl-i Beyt Külliyatı'nı sizlere tavsiye ediyoruz.
Şeyma Özdemir / diğer yazıları
- Bu hangi dinin dersi? / 30.03.2016
- Hz. Ebu Tâlib'in imanı-II / 19.01.2016
- Hz. Ebu Tâlib'in imanı / 17.01.2016
- Tevhidin merkezi Ehl-i Beyt / 09.01.2016
- İmamet nuru / 24.12.2015
- Hz. Ebu Tâlib'in imanı-II / 19.01.2016
- Hz. Ebu Tâlib'in imanı / 17.01.2016
- Tevhidin merkezi Ehl-i Beyt / 09.01.2016
- İmamet nuru / 24.12.2015