Takva ile süslenene rahmet edilir
Hakan Akkuş
Ebu Abdullah (Ca'fer Sâdık Aleyhisselam)'ın yanındayken İsa b. Abdullah el-Kummî geldi ve Ebu Abdullah'ı selamlayarak meclisine yaklaştı.
Dedi ki: "Ey İsa b. Abdullah! Bir kimse, yüz bin veya daha fazla kişinin bulunduğu bir şehirde yaşıyorsa ve o şehirde kendisinden daha takvalı biri varsa o (takvası az olan) kimse bizden değildir." (Usul-i Kâfi c. 2, s. 161).
İbni Riab rivayet eder:
Ebu Abdullah (Ca'fer Sâdık Aleyhisselam) şöyle buyurdu:
"Bütün emirlerimize itaat eden ve itaat etmeyi isteyen olmadıkça, biz bir kişiyi mü'min saymayız. Haberiniz olsun, bizim emrimize itaat etmek ve itaat etmeyi istemek takvanın bir parçasıdır. O halde, bu takva ile süslenin ki, Allah size rahmet etsin. Takvaya sahip olmakla bizim düşmanlarımızı üzün ki, Allah sizi yüceltsin." (Usul-i Kâfi c. 2, s. 162).
Abdullah b. Meymun el-Kaddah, Ebu Abdullah (Ca'fer Sâdık Aleyhisselam)'ın şöyle dediğini rivayet eder:
"Emir'ül-mü'minin (Ali b. Ebu Tâlib Aleyhisselam) şöyle diyordu:
"En üstün ibadet iffetli olmaktır." (Usul-i Kâfi c. 2, s. 164).
es-Sekunî, Ebu Abdullah (Ca'fer Sâdık Aleyhisselam)'dan, Resulûllah (sallallahu aleyhi ve alihi)'nin şöyle buyurduğunu rivayet eder:
"Ümmetimi en çok şu iki şey ateşe götürür: Karın ve ferç." (Usul- i Kâfi, c. 2, s. 164).
Yunus, kendisine anlatan birinden Ebu Abdullah (Ca'fer Sâdık Aleyhisselam)'ın şöyle dediğini rivayet eder:
"Allah Azze ve Celle, Musa (Aleyhisselam)'a şöyle dedi: Ey Musa! Hiç kimse Bana yasaklarımdan sakınarak yaklaşanlar kadar yakın olamaz. Onlara kendileriyle kimsenin ortak olmadığı Adn cennetlerini mübah kılarım." (Usul-i Kâfi c. 2, s. 166).
Ebu Ubeyde, rivayet eder:
"Ebu Abdullah (Ca'fer Sâdık Aleyhisselam) şöyle buyurdu:
"Allah'ın kullara yüklediği en ağır farz Allah'ı çokça zikretmektir."
Sonra şöyle buyurdu: "Bununla "subhanellah ve'l-hamdulillah ve la ilahe illallah ve'llahuekber" denilmesini kastetmiyorum -gerçi bu da Allah'ı zikretmenin bir parçasıdır- ama helal kıldığı ve haram kıldığı şeyler yanında Allah'ı hatırlamayı kastediyorum. Eğer itaatse onunla amel eder, şayet masiyetse (günahsa) ondan kaçınır." (Usul-i Kâfi c. 2, s. 166).