Suyun değeri yeterince anlaşılmıyor
Mehmet Hakan Akkuş
"Suyun Değerini Anlamak" temasıyla bu yılki Dünya Su Günü, suyun sosyal, ekonomik ve çevresel boyutlarına odaklanarak insanların suya olan değerini anlamasını teşvik etmektedir. Suyun yaşam için hayati öneme sahip olmasının yanı sıra, tarım, sanayi, enerji üretimi ve çevrenin korunması gibi alanlarda da kritik bir rol oynamaktadır.
Dünya genelinde su kaynakları üzerindeki baskılar giderek artmakta ve suyun kalitesi ve miktarı konusunda endişeler artmaktadır. İklim değişikliği, nüfus artışı, kirlilik ve su kaynaklarının sürdürülebilir yönetimi konuları, Dünya Su Günü'nün önemini daha da artırmaktadır. Bu özel gün, suyun değerini vurgulamak ve su kaynaklarının korunması, kullanımının optimize edilmesi ve erişiminin artırılması için küresel çapta farkındalık yaratmayı amaçlar.
Dünya Su Günü'nde yapılan etkinlikler arasında konferanslar, seminerler, panel tartışmaları, suyla ilgili belgesel gösterimleri, okullarda ve üniversitelerde eğitim etkinlikleri, su temizliği kampanyaları, su kuyuları inşası ve çevre temizliği etkinlikleri gibi faaliyetler bulunur. Bu etkinlikler, suyun sürdürülebilir kullanımı ve korunması konularında toplumun katılımını teşvik etmek ve suyla ilgili sorunlara dikkat çekmek için düzenlenir.
Dünya Su Günü, suyun adaletli bir şekilde dağıtılması ve herkes için erişilebilir olması gerektiğine vurgu yapar. Su kaynaklarının sürdürülebilir yönetimi ve korunması, küresel ölçekte ortak bir sorumluluktur ve Dünya Su Günü, bu konuda farkındalık yaratmak ve harekete geçmek için bir fırsat sunmaktadır.
Öte yandan su kaynaklarının korunması konusunda birçok uluslararası anlaşma bulunuyor. İşte bazı önemli anlaşmalar:
Avrupa Birliği Su Çerçeve Direktifi: Su kaynaklarının korunması ve entegre şekilde yönetilmesi için havza temelli bir yaklaşımı destekler.
Ramsar Sözleşmesi (1971): Özellikle su kuşları yaşama ortamı olarak uluslararası öneme sahip sulak alanların korunmasına yöneliktir.
CITES (1973): Nesli tehlikede olan yabani bitki ve hayvan türlerinin uluslararası ticaretine ilişkin düzenlemeler yapar.
Barselona Sözleşmesi (1976): Akdeniz'in deniz ortamı ve kıyı bölgesinin korunmasını hedefler.
Bern Sözleşmesi (1979): Avrupa'nın yaban hayatı ve yaşama ortamlarını koruma amacı güder.
Aarhus Sözleşmesi (1998): Çevresel konularda bilgiye erişim, karar vermede halkın katılımı ve yargıya başvuru hakkını tanır.
Bu anlaşmalar, su kaynaklarının sürdürülebilir yönetimi ve korunması için uluslararası iş birliğini ve eşgüdümü teşvik eder ve su diplomasisi alanında önemli adımlar olarak kabul edilir. Ayrıca, su kaynaklarının korunmasına yönelik yerel ve bölgesel düzeyde de birçok girişim ve iş birliği bulunmaktadır. Bu anlaşmalar ve girişimler, suyun sadece bir doğal kaynak olmadığını, aynı zamanda bir insan hakkı olduğunu ve herkes için adil ve erişilebilir olması gerektiğini vurgular.