2003 senesinde ABD'nin İngiltere'yi de yanına alarak kimyasal silah bahanesi ile Irak'ı işgalinin üzerinden tam 15 sene geçti. Ancak globalizmin yıkıcı etkilerinde veya işgal senaryolarında değişen bir şey yok.
Bugün de aynı bahane, aynı Amerika'nın yanına Fransa'yı ve eski ortağı İngiltere'yi alarak Suriye'nin bombalanması olarak karşımıza çıkıyor.
Hem de İslam âleminin kutsalı Miraç Kandili'ne rast gelen gecede?
Tam da, Trump'ın iki hafta önce göreve başlattığı Ulusal Güvenlik Danışmanı için, "Kuzey Kore'yle savaşı onaylayan, Irak'ı işgal kararının mimarlarından biri olan, hatta İran'a saldırmayı savunan Bolton göreve geldi" denirken?
Hatta Suriye'de kimyasal silah kullanıldığının araştırılmasına dahi girilmeden?
Petrol zengini olmamasına rağmen Suriye, Ortadoğu'da hesabı olan devletler için kilit noktada yer alıyor.
Bunda elbette ABD'nin yeni vatan arayışı; İsrail'in Büyük İsrail hevesi, İngiltere'nin ve Fransa'nın bölgedeki kaynakları Amerika'ya bırakmama gayretleri ya da tüm bunların karşısında 'ben de varım' diyen Rusya'nın tavrı etkili.
Esasen yeni bir dünya savaşının arifesindeki bölgede Suriye kadar kilit bir ülke de farkında olsak ya da olmasak da Türkiye.
ABD Genelkurmay Başkanı Dunford, yaşanan vahameti 'ilk dalga' olarak ifade ettiğine göre, ülke olarak bir kuyumcu hassasiyeti ile olayları okumaya mecburuz.
Hele hele Türkiye'nin envanterinde Suriye gibi Amerika füzelerini havada yok edecek savunma sistemleri yokken?
Suriye, kendine yönelen 103 seyir füzesinin 71'ni Sovyetler döneminden kalan hava savunma sistemleri ile imha etmeyi başardı.
NATO Genel Sekreteri, Avustralya, Kanada, Almanya, AB adına AB Konseyi Başkanı Donald Tusk ve İsrail saldırının hemen ardından operasyonlara destek verdiklerini açıkladılar.
Rusya'nın çağrısı ile toplanan BM Güvenlik Konseyi'nden saldırıyı gerçekleştiren ülkelere kınama kararına dahi veto çıktı.
Hıristiyan Batı'yı anlayabiliriz de, Müslüman Arap âleminin neden bu kadar hevesle dindaşı bir ülkeye müdahaleye destek verdiğine akıl erdiremiyoruz.
Katar, Bahreyn, Kuveyt, Suudi Arabistan; Esad'a karşı yapılanları doğru bulduklarını beyan ettiler.
Bu Müslüman devletler, mutlaka Şam'ın ve etrafının kutsallığı konusunda Hz. Peygamber'in hadislerini bilmekteler?
Suriye ve başkenti Şam, Resûlullah'ın (s.a.v.) oğlum dediği İmam Hüseyin'i (a.s.) ağırlıyor. Yani Şam, Ehl-i Beyt'i misafir ediyor.
İmam Hüseyin (as) ile beraber Kerbela'da bulunan ve İmam Zeynelabidin (a.s.) ile beraber Kerbela vahşetini ümmete haykıran Hz. Zeyneb de Şam da.
Hz. Zeyneb, İmam Ali (a.s.) ve Hz. Fatıma'nın (a.s.) kızıdır.
Resûlullah'ın (s.a.v.) hanımları Ümmü Seleme'nin ve Hz. Habibe'nin makamı Şam merkezinde.
Resûlullah'ın (s.a.v.) müezzini Hz. Bilal de Şam şehrindedir.
Ve Şam şehri bir de Peygamber'i barındırıyor. Zekeriya Peygamber'in oğlu Yahya Peygamber de Emeviye Camisi içinde ziyaret edilebiliyor.
Suriye ve Şam, topraklarında daha pek çok sahabeyi ve kâmil insanı ağırlamaktadır.
Neredeyse sekiz yıldır mücadele edilmesine rağmen, ülkenin işgal edilememesinde bu maneviyat büyüklerinin ve Ehl-i Beyt'in desteğine de inanmak gerekir.
Zira Hz. Peygamber (s.a.v.), hadislerinde Şam diye ifade edilen bölgenin kutsallığına ve korunduğuna işaret ederek, bu coğrafyada yaşanacak bir savaşı bildirmiştir:
Zeyd ibn-u Sabit (r.a.) anlatıyor: "Biz bir gün Resûlullah'ın (s.a.v.) yanında idik. Parçalar üzerinde Kur'an tanzim ediyorduk. Aleyhissalatü vesselam: Şam'a ne mutlu" buyurdular. Ben "Bu mutluluk nereden geliyor ey Allah'ın Resulü" diye sordum.
"Çünkü" buyurdular, "Rahman'ın melekleri onun üzerine kanatlarını geriyorlar." (Tirmizi, Sünen, Menakıb 3949)
İbn Havale (r.a.) anlatıyor: "Resûlullah (s.a.v.) buyurdu ki: Sizler savaşçı olacaksınız. Bu iş, sizin bir kısım toplu gruplara ayrılmanıza müncer olacak: Şam'da bir grup, Yemen'de bir grup, Irak'ta bir grup!"
Ben, "Ey Allah'ın Resulü! O güne erdiğim takdirde, bunlardan en hayırlısı hangisi ise şimdiden bana seçiverin" dedim.
"Öyleyse" dedi, "Sana Şam'ı tavsiye ederim! Çünkü orası Allah'ın arzında mümtaz kıldığı yerdir. Allah kulları arasında seçkin olanları oraya tahsis eder. Ancak oraya gitmekten imtina ederseniz, size Yemen'i tavsiye ederim. Oradaki havuzlardan için, derim. Zira Allah, Şam ve ahalisini (fitnelerden koruma hususunda) bana garanti verdi." (Ebu Davud, Sünen, Cihad, 2483)
Resûlullah (s.a.v.) buyurdular ki: "Mesih Deccal, doğu tarafından gelir. Kasdı Medine'dir. Derken Medine'yi bekleyen melekler, onun yüzünü Şam tarafına çevirirler ve orada helak olur." (Müslim, Sahih, Hac, 485, 486, 1379, 1380)
Şam diyarı hadislerde sadece bugünkü Şam şehri olarak değil, etrafı ile daha geniş bir bölge olarak müjdelenmiştir.
Yine hadislerle sabittir ki korunmaktadır.
Müslümanlık adı altında bölgenin barışını bozanlara yardım edenler, bugüne kadar pek çok Müslümanın ölümüne sebep olanlara arka çıkanlar bu hadisleri tekrar tekrar okumalı ve ona göre hareket etmelidir.
Aksi halde büyük Deccal fitnesine uyacaklar ki, ahirette yaptıklarının hesabını asla veremezler.
Bugün de aynı bahane, aynı Amerika'nın yanına Fransa'yı ve eski ortağı İngiltere'yi alarak Suriye'nin bombalanması olarak karşımıza çıkıyor.
Hem de İslam âleminin kutsalı Miraç Kandili'ne rast gelen gecede?
Tam da, Trump'ın iki hafta önce göreve başlattığı Ulusal Güvenlik Danışmanı için, "Kuzey Kore'yle savaşı onaylayan, Irak'ı işgal kararının mimarlarından biri olan, hatta İran'a saldırmayı savunan Bolton göreve geldi" denirken?
Hatta Suriye'de kimyasal silah kullanıldığının araştırılmasına dahi girilmeden?
Petrol zengini olmamasına rağmen Suriye, Ortadoğu'da hesabı olan devletler için kilit noktada yer alıyor.
Bunda elbette ABD'nin yeni vatan arayışı; İsrail'in Büyük İsrail hevesi, İngiltere'nin ve Fransa'nın bölgedeki kaynakları Amerika'ya bırakmama gayretleri ya da tüm bunların karşısında 'ben de varım' diyen Rusya'nın tavrı etkili.
Esasen yeni bir dünya savaşının arifesindeki bölgede Suriye kadar kilit bir ülke de farkında olsak ya da olmasak da Türkiye.
ABD Genelkurmay Başkanı Dunford, yaşanan vahameti 'ilk dalga' olarak ifade ettiğine göre, ülke olarak bir kuyumcu hassasiyeti ile olayları okumaya mecburuz.
Hele hele Türkiye'nin envanterinde Suriye gibi Amerika füzelerini havada yok edecek savunma sistemleri yokken?
Suriye, kendine yönelen 103 seyir füzesinin 71'ni Sovyetler döneminden kalan hava savunma sistemleri ile imha etmeyi başardı.
NATO Genel Sekreteri, Avustralya, Kanada, Almanya, AB adına AB Konseyi Başkanı Donald Tusk ve İsrail saldırının hemen ardından operasyonlara destek verdiklerini açıkladılar.
Rusya'nın çağrısı ile toplanan BM Güvenlik Konseyi'nden saldırıyı gerçekleştiren ülkelere kınama kararına dahi veto çıktı.
Hıristiyan Batı'yı anlayabiliriz de, Müslüman Arap âleminin neden bu kadar hevesle dindaşı bir ülkeye müdahaleye destek verdiğine akıl erdiremiyoruz.
Katar, Bahreyn, Kuveyt, Suudi Arabistan; Esad'a karşı yapılanları doğru bulduklarını beyan ettiler.
Bu Müslüman devletler, mutlaka Şam'ın ve etrafının kutsallığı konusunda Hz. Peygamber'in hadislerini bilmekteler?
Suriye ve başkenti Şam, Resûlullah'ın (s.a.v.) oğlum dediği İmam Hüseyin'i (a.s.) ağırlıyor. Yani Şam, Ehl-i Beyt'i misafir ediyor.
İmam Hüseyin (as) ile beraber Kerbela'da bulunan ve İmam Zeynelabidin (a.s.) ile beraber Kerbela vahşetini ümmete haykıran Hz. Zeyneb de Şam da.
Hz. Zeyneb, İmam Ali (a.s.) ve Hz. Fatıma'nın (a.s.) kızıdır.
Resûlullah'ın (s.a.v.) hanımları Ümmü Seleme'nin ve Hz. Habibe'nin makamı Şam merkezinde.
Resûlullah'ın (s.a.v.) müezzini Hz. Bilal de Şam şehrindedir.
Ve Şam şehri bir de Peygamber'i barındırıyor. Zekeriya Peygamber'in oğlu Yahya Peygamber de Emeviye Camisi içinde ziyaret edilebiliyor.
Suriye ve Şam, topraklarında daha pek çok sahabeyi ve kâmil insanı ağırlamaktadır.
Neredeyse sekiz yıldır mücadele edilmesine rağmen, ülkenin işgal edilememesinde bu maneviyat büyüklerinin ve Ehl-i Beyt'in desteğine de inanmak gerekir.
Zira Hz. Peygamber (s.a.v.), hadislerinde Şam diye ifade edilen bölgenin kutsallığına ve korunduğuna işaret ederek, bu coğrafyada yaşanacak bir savaşı bildirmiştir:
Zeyd ibn-u Sabit (r.a.) anlatıyor: "Biz bir gün Resûlullah'ın (s.a.v.) yanında idik. Parçalar üzerinde Kur'an tanzim ediyorduk. Aleyhissalatü vesselam: Şam'a ne mutlu" buyurdular. Ben "Bu mutluluk nereden geliyor ey Allah'ın Resulü" diye sordum.
"Çünkü" buyurdular, "Rahman'ın melekleri onun üzerine kanatlarını geriyorlar." (Tirmizi, Sünen, Menakıb 3949)
İbn Havale (r.a.) anlatıyor: "Resûlullah (s.a.v.) buyurdu ki: Sizler savaşçı olacaksınız. Bu iş, sizin bir kısım toplu gruplara ayrılmanıza müncer olacak: Şam'da bir grup, Yemen'de bir grup, Irak'ta bir grup!"
Ben, "Ey Allah'ın Resulü! O güne erdiğim takdirde, bunlardan en hayırlısı hangisi ise şimdiden bana seçiverin" dedim.
"Öyleyse" dedi, "Sana Şam'ı tavsiye ederim! Çünkü orası Allah'ın arzında mümtaz kıldığı yerdir. Allah kulları arasında seçkin olanları oraya tahsis eder. Ancak oraya gitmekten imtina ederseniz, size Yemen'i tavsiye ederim. Oradaki havuzlardan için, derim. Zira Allah, Şam ve ahalisini (fitnelerden koruma hususunda) bana garanti verdi." (Ebu Davud, Sünen, Cihad, 2483)
Resûlullah (s.a.v.) buyurdular ki: "Mesih Deccal, doğu tarafından gelir. Kasdı Medine'dir. Derken Medine'yi bekleyen melekler, onun yüzünü Şam tarafına çevirirler ve orada helak olur." (Müslim, Sahih, Hac, 485, 486, 1379, 1380)
Şam diyarı hadislerde sadece bugünkü Şam şehri olarak değil, etrafı ile daha geniş bir bölge olarak müjdelenmiştir.
Yine hadislerle sabittir ki korunmaktadır.
Müslümanlık adı altında bölgenin barışını bozanlara yardım edenler, bugüne kadar pek çok Müslümanın ölümüne sebep olanlara arka çıkanlar bu hadisleri tekrar tekrar okumalı ve ona göre hareket etmelidir.
Aksi halde büyük Deccal fitnesine uyacaklar ki, ahirette yaptıklarının hesabını asla veremezler.
Prof. Dr. Haydar Baş / diğer yazıları
- İmam Ali'nin devlet adamlarına nasihatleri / 22.11.2024
- Hz. Peygamber'in davet mektupları / 21.11.2024
- İslam tarihinde ilk fitne / 20.11.2024
- Önce insan denmedikçe... / 19.11.2024
- İnsan hakları konusu / 18.11.2024
- Unutulan kadın / 17.11.2024
- Dünya MEM diyor ya Türkiye? / 16.11.2024
- BTP'nin hayvancılık projeleri / 15.11.2024
- Bedava elektrik hayal değil / 14.11.2024
- Kadına hak ettiği değer ancak BTP iktidarında verilebilir / 13.11.2024
- Hz. Peygamber'in davet mektupları / 21.11.2024
- İslam tarihinde ilk fitne / 20.11.2024
- Önce insan denmedikçe... / 19.11.2024
- İnsan hakları konusu / 18.11.2024
- Unutulan kadın / 17.11.2024
- Dünya MEM diyor ya Türkiye? / 16.11.2024
- BTP'nin hayvancılık projeleri / 15.11.2024
- Bedava elektrik hayal değil / 14.11.2024
- Kadına hak ettiği değer ancak BTP iktidarında verilebilir / 13.11.2024