BTP Genel Başkan Yardımcısı Ahmet Erimhan 17 Aralık öncesi AB'den gelen " 6 yasayı değiştirin ve Rumları tanıyın" direktifi için hükümeti uyardı: "Kıbrıs'ı masaya oturmak adına masabaşında satmayın. Böyle ortaklık olmaz. Görmüyor musunuz ucu açık süreç için dahi sizin milli davanızı satmanızı istiyorlar!"
-Bu sevdadan vazgeçin!
Bağımsız Türkiye Partisi Genel Başkan Yardımcısı Ahmet Erimhan 17 Aralık öncesi "ya takvim ya yeni liste" diyen Avrupa Birliği için hükümeti uyardı: "Avrupa Birliği'nin istek listesi bitmez. Bu işin sonu Türkiye'nin parçalanmasıdır. O açıdan gelin bu tek taraflı aşktan vazgeçin."
-AB talepleri bitmez
Hükümetin de aslında Brüksel'in taleplerinin bitmeyeceğini bildiğini açıklayan Erimhan yaptığı basın açıklamasında sözlerine şöyle devam etti: Düşünün ki bu talepler ucu açık, en az 15 yıl sürecek ve sadece masaya oturmanın ön koşulları olarak öne sürülüyor. Acaba masaya oturulursa ortaya ne çıkacak? En basit bir akıl yürütme ile devamını siz düşünün!
Bağımsız Türkiye Partisi Genel Başkan Yardımcısı Ahmet Erimhan 17 Aralık öncesi "ya takvim ya yeni liste" diyen Avrupa Birliği için hükümeti uyardı:
"Avrupa Birliği'nin istek listesi bitmez. Bu işin sonu Türkiye'nin parçalanmasıdır. O açıdan gelin bu tek taraflı aşktan vazgeçin."
Hükümetin de aslında Brüksel'in taleplerinin bitmeyeceğini bildiğini, hatta Türkiye'nin de birliğe alınmayacağını bildiğini açıklayan Erimhan yaptığı basın açıklamasında sözlerine şöyle devam etti:
AB'nin talepleri bitmez
"17 Aralık tarihi yaklaştıkça Avrupa Birliği'nin talepleri netleşiyor. En son AB troykası 6 yasa değişikliğinin daha Meclis'ten geçirilmesi ve Rum kesiminin tanınmasını kesin bir dille istedi. Bunun ardından -takvim öncesinden bahsediyoruz- "Ermeni soykırımını tanıyın" talebinin de geleceği ortada ve AB'nin etkin çevreleri bu noktanın da altını çiziyorlar.
Düşünün ki bu talepler ucu açık, en az 15 yıl sürecek ve sadece masaya oturmanın ön koşulları olarak öne sürülüyor. Acaba masaya oturulursa ortaya ne çıkacak? En basit bir akıl yürütme ile devamını siz düşünün!
Kaldı ki bu noktada gizli - kapaklı hiç bir durum da söz konusu değildir. Brüksel "AB'ye mahkum" ve "AB'ye kara sevdalı" bu hükümet sayesinde, herhangi bir örtüye dahi gerek hissetmeksizin talepler listesini uzattıkça uzatıyor.
Bu işin finalinde hemen açıklayalım ki Türkiye'nin 2. Sevr'i vardır.
Bu nasıl ortak?
Ülkede -hiç umut taşımıyoruz ama- bu hükümetin aklını başına almasının zamanı çoktan gelip çatmıştır. Düşünün ki Rumlar'ı AB'ye alma konusunda "KKTC'yi tanıyın, en azından bu sorunu çözerek gelin" demeyi aklından bile geçirmeyen Brüksel, şimdi Türkiye için, üyelik adına değil, masaya oturmak için "Rumları tanımak zorundasınız" diyor. Böylesine bir çifte standart ve kötü niyet başka nasıl ortaya konulabilir.
Adalet duygusunu yitirmiş, Türkiye üzerinde tarihi emelleri sabit bir Avrupa'dan başka kim böyle bir tavra girebilir? Böylesine kötü niyetli bir ortaklıkla beraber olunabilir mi? Ve en önemlisi bu tiyatro niçin devam ediyor?
Tarih affetmez!
Sorularımızı çoğaltabiliriz. Ve fakat şu kadarını hemen ifade edelim ki, masaya oturma adına Rum'u tanımak; 10 bin şehitli 74 çıkarmasını yok saymak demektir. Dahası bunun ardından talepler ard arda gelecektir. Türk askerinin çekilmesi ve Kuzeyin asimile edileceği tüm engellerin ortadan kaldırılması...
Acaba buna hükümet nasıl evet diyecektir? 10 bin şehidimizin kan döktüğü, Hala sultanın mukaddes toprakları masaya oturma adına, masabaşında nasıl terkedilecektir?
Tekrarlıyoruz. Türkiye'yi AB'ye alamazlar. Bunu bile bile Kıbrıs'ı, Rum'a teslim edecek hükümeti ne mazimiz, ne bugünümüz ne de geleceğimiz asla affetmeyecektir."
-Bu sevdadan vazgeçin!
Bağımsız Türkiye Partisi Genel Başkan Yardımcısı Ahmet Erimhan 17 Aralık öncesi "ya takvim ya yeni liste" diyen Avrupa Birliği için hükümeti uyardı: "Avrupa Birliği'nin istek listesi bitmez. Bu işin sonu Türkiye'nin parçalanmasıdır. O açıdan gelin bu tek taraflı aşktan vazgeçin."
-AB talepleri bitmez
Hükümetin de aslında Brüksel'in taleplerinin bitmeyeceğini bildiğini açıklayan Erimhan yaptığı basın açıklamasında sözlerine şöyle devam etti: Düşünün ki bu talepler ucu açık, en az 15 yıl sürecek ve sadece masaya oturmanın ön koşulları olarak öne sürülüyor. Acaba masaya oturulursa ortaya ne çıkacak? En basit bir akıl yürütme ile devamını siz düşünün!
Bağımsız Türkiye Partisi Genel Başkan Yardımcısı Ahmet Erimhan 17 Aralık öncesi "ya takvim ya yeni liste" diyen Avrupa Birliği için hükümeti uyardı:
"Avrupa Birliği'nin istek listesi bitmez. Bu işin sonu Türkiye'nin parçalanmasıdır. O açıdan gelin bu tek taraflı aşktan vazgeçin."
Hükümetin de aslında Brüksel'in taleplerinin bitmeyeceğini bildiğini, hatta Türkiye'nin de birliğe alınmayacağını bildiğini açıklayan Erimhan yaptığı basın açıklamasında sözlerine şöyle devam etti:
AB'nin talepleri bitmez
"17 Aralık tarihi yaklaştıkça Avrupa Birliği'nin talepleri netleşiyor. En son AB troykası 6 yasa değişikliğinin daha Meclis'ten geçirilmesi ve Rum kesiminin tanınmasını kesin bir dille istedi. Bunun ardından -takvim öncesinden bahsediyoruz- "Ermeni soykırımını tanıyın" talebinin de geleceği ortada ve AB'nin etkin çevreleri bu noktanın da altını çiziyorlar.
Düşünün ki bu talepler ucu açık, en az 15 yıl sürecek ve sadece masaya oturmanın ön koşulları olarak öne sürülüyor. Acaba masaya oturulursa ortaya ne çıkacak? En basit bir akıl yürütme ile devamını siz düşünün!
Kaldı ki bu noktada gizli - kapaklı hiç bir durum da söz konusu değildir. Brüksel "AB'ye mahkum" ve "AB'ye kara sevdalı" bu hükümet sayesinde, herhangi bir örtüye dahi gerek hissetmeksizin talepler listesini uzattıkça uzatıyor.
Bu işin finalinde hemen açıklayalım ki Türkiye'nin 2. Sevr'i vardır.
Bu nasıl ortak?
Ülkede -hiç umut taşımıyoruz ama- bu hükümetin aklını başına almasının zamanı çoktan gelip çatmıştır. Düşünün ki Rumlar'ı AB'ye alma konusunda "KKTC'yi tanıyın, en azından bu sorunu çözerek gelin" demeyi aklından bile geçirmeyen Brüksel, şimdi Türkiye için, üyelik adına değil, masaya oturmak için "Rumları tanımak zorundasınız" diyor. Böylesine bir çifte standart ve kötü niyet başka nasıl ortaya konulabilir.
Adalet duygusunu yitirmiş, Türkiye üzerinde tarihi emelleri sabit bir Avrupa'dan başka kim böyle bir tavra girebilir? Böylesine kötü niyetli bir ortaklıkla beraber olunabilir mi? Ve en önemlisi bu tiyatro niçin devam ediyor?
Tarih affetmez!
Sorularımızı çoğaltabiliriz. Ve fakat şu kadarını hemen ifade edelim ki, masaya oturma adına Rum'u tanımak; 10 bin şehitli 74 çıkarmasını yok saymak demektir. Dahası bunun ardından talepler ard arda gelecektir. Türk askerinin çekilmesi ve Kuzeyin asimile edileceği tüm engellerin ortadan kaldırılması...
Acaba buna hükümet nasıl evet diyecektir? 10 bin şehidimizin kan döktüğü, Hala sultanın mukaddes toprakları masaya oturma adına, masabaşında nasıl terkedilecektir?
Tekrarlıyoruz. Türkiye'yi AB'ye alamazlar. Bunu bile bile Kıbrıs'ı, Rum'a teslim edecek hükümeti ne mazimiz, ne bugünümüz ne de geleceğimiz asla affetmeyecektir."