İmam Rıza'ya yönelik işaretler ve nasslar -3-
Mekke’ye doğru yürümeye başladık. Orada o yıl adı geçen cariyeyi satın aldı. Çok geçmeden cariye hamile kaldı ve adı geçen erkek çocuğunu dünyaya getirdi
03.04.2024 17:34:00
Haber Merkezi
Haber Merkezi
Mekke'ye doğru yürümeye başladık. Orada o yıl adı geçen cariyeyi satın aldı. Çok geçmeden cariye hamile kaldı ve adı geçen erkek çocuğunu dünyaya getirdi.
Yezid der ki: 'Ali'nin kardeşleri, ona mirasçı olmayı arzu ediyorlardı. Bu yüzden kardeşleri, hiçbir günahım yokken bana düşman oldular.' (Cariyenin satın alınmasının onun aracılığıyla gerçekleştiğini sanmış olabilirler).
İshak b. Câfer onlara dedi ki: Ben, Yezid'in, Ebu İbrahim'in (a.s.) meclisinde öyle bir yerde oturduğunu gördüm ki, ben kendim orada oturamazdım."
Yezid b. Selid anlatmış: "Ebu İbrahim (Mûsa b. Câfer aleyhisselâm) vasiyet edince, bu vasiyete aşağıda isimleri bulunan şahısları şahit tuttu: İbrahim b. Muhammed el-Câferî, İshak b. Muhammed el-Câferî, İshak b. Câ- fer b. Muhammed, Câfer b. Sâlih, Muaviye el-Câferî, Yahya b. Hüseyin b. Zeyd b. Ali, Sa'd b. İmran el-Ensârî, Muhammed b. Hâris el-Ensârî, Yezid b. Selit el-Ensârî ve Muhammed b. Câfer b. Sa'd el-Eslemî -bu zat aynı zamanda ilk vasiyeti yazan kâtiptir- isimleri geçen bu kişileri şuna şahit tuttu ki:
'Allah'tan başka ilâh yoktur. O, tek ve ortaksızdır. Muhammed (s.a.v.) O'nun kulu ve Resulüdür. Kıyamet gününün geleceğinden kuşku yoktur. Allah, kabirlerde olanları diriltecektir. Ölümden sonra diriliş haktır. Cennet vaadi haktır. Kıyamet günü hesaplaşma haktır.
Ahirette İlâhî yargının gerçekleşmesi haktır. Allah'ın huzurunda toplanma haktır. Muhammed'in (s.a.v.) getirdiği din haktır. Emin Ruh'un indirdiği İlâhî mesaj haktır. Ben bu ikrar üzere yaşadım ve bu ikrar üzere ölüyorum, inşaallah bunun üzerine diriltileceğim.'
Onları şuna da şahit tuttu: 'Bu, benim kendi el yazımla kaleme aldığım vasiyetimdir. Bundan önce dedem Ali b. Ebu Tâlib'in (a.s.) ve Muhammed b. Ali'nin (a.s.) vasiyetini de yazmıştım. Harfi harfine istinsah (kopya) etmiştim.
Câfer b. Muhammed'in vasiyeti de bunun gibidir. Ben, oğlum Ali'ye vasiyet ediyorum. Diğer oğullarım da onunla beraberdir. Eğer isterse ve onlarda bir olgunluk görüp onların davranışlarını onaylarsa, bu, onun elindedir.
Eğer onlardan hoşlanmazsa ve onları çıkarmak isterse, bu da onun elindedir. Ona rağmen diğerlerinin bir yetkisi yoktur. Ona, çocuklarım İbrahim, Abbas, Kâsım, İsmail ve Ahmed'e, ayrıca Ümmü Ahmed'e sadaka olarak dağıtılacak mallarımı, diğer mallarımı, kölelerimi, benden geride kalan küçüklerimi vasiyet ediyorum.
Kadınlarımı ise, sadece Ali'ye vasiyet ediyorum, onlara değil. Babamın sadaka olarak verilmesi gereken mallarını ve benim üçte birlik payımı da...
Bunları uygun gördüğü şekilde kullanabilir, bir mal sahibinin, malları üzerindeki bütün tasarruflarını gerçekleştirebilir. İsterse satar, isterse hibe eder veya terk eder yahut adlarını verdiğim kimselere veya adını vermediğim kimselere sadaka verebilir. Bu onun elindedir.
Vasiyetim, malım, ailem ve çocuklarım hususunda benim bütün yetkilerime sahiptir. İsterse bu yazıda isimlerini zikrettiğim kardeşlerini yanında tutabilir, istemezse onları çıkarabilir. Bundan dolayı kınanamaz ve verdiği karar reddedilemez.
Eğer benim onlardan ayrıldığım zamanki durumlarından farklı bir durum üzere olduklarını fark ederse ve ayrıca isterse, onları tekrar velayeti altına alabilir. Bu, onun yetkisi dâhilindedir.
Onlardan biri kız kardeşini evlendirmek isterse, bunu yapamaz. Onun izni ve emri olmadan diğerleri kız kardeşlerini evlendiremez- ler. Çünkü o, ailesinin evlilik işlerini herkesten daha iyi bilir.
Şu yazımda belirttiğim hususlardan birini uygulamasına engel olan veya bunları yapmaması için çaba sarf eden bir sultan olursa eğer, o, Allah'tan ve Resulünden beridir ve Allah ve Resulü de ondan beridir. Allah'ın laneti ve gazabı onun üzerine olsun. İşi lanet etmek olanların, gözde meleklerin, nebilerin, resullerin ve mü'minler topluluğunun laneti de onun üzerine olsun.
Sultanlardan hiç kimse, onun bu şeylerden birini yapmasına engel olamaz. Benim onda bir alacağım olmadığı gibi, onu herhangi bir hususta da sorumlu tutamam. Oğullarımın da benden kalan malları onun yanında yoktur.
O, her ne söylüyorsa, doğru söylüyordur. Eğer azaltırsa kendisi daha iyi bilir ve eğer çoğaltırsa o doğrudur. Diğer oğullarımı onunla birlikte zikretmemin nedeni, onların isimlerine verdiğim değerdir ve onları onunla birlikte zikredilme onuruna eriştirmek istedim.
Çocuklarımın annelerinden kim evinde oturup hicabının içinde kalırsa, ben hayattayken kendisine uygulanan hükümler olduğu gibi geçerlidir. -Şayet İmam uygun görürse- onlardan kim de evlenmek üzere evimden ayrılırsa, artık benim haremime gelemez. Ali'nin başka bir görüşte olması başka...
Benim kızlarım da eşlerimle aynı uygulamaya tâbidirler. Oğullarımdan herhangi birisi kız kardeşlerini veya analarını Ali'nin görüşünü almadan, onunla danışmadan evlendiremez. Ne bir sultan ve ne de amcaları.
Eğer bu vasiyetimden farklı hareket ederlerse, hiç kuşkusuz Allah'a ve Resulüne muhalefet etmiş olurlar, mülkünde O'na karşı savaş açmış olurlar. Çünkü Ali, ailesinin evlilik işlerini herkesten daha iyi bilir. Eğer evlendirmek isterse, evlendirir, şayet evlendirmezse evlendirmez.
Ben ailemin kadınlarına, burada yazdığım gibi vasiyet ettim. Allah'ı onlara şahit tuttum. Ali ve Ümmü Ahmed de buna şahittir.
Hiç kimse, bu vasiyetimi zikredip adlandırdığımın dışında açıklayamaz, yayamaz. Kim bir kötülük yaparsa, bu, onun aleyhinedir, kim de iyilik yaparsa kendi lehine iyilik yapmış olur. Rabbin kullarına zulmedici değildir. Allah'ın salâtı Muhammed'in ve âlinin üzerine olsun. Hiçbir sultan, ne de bir başkası, sonunu mühürlediğim bu vasiyetimi yırtamaz.
Kim böyle yaparsa, Allah'ın laneti ve gazabı onun üzerine olsun. İşi lanet etmek olanların, gözde meleklerin, resuller topluluğunun, Müslümanlar içindeki mü'minler topluluğunun laneti bu vasiyetimi yırtanların üzerine olsun.'
Ebu İbrahim (Mûsa b. Câfer aleyhisselâm) yazdı ve mühürledi, şahitler de... Allah'ın salât ve selâmı Muhammed'in (s.a.v.) ve O'nun soyunun üzerine olsun.' (Prof. Dr. Haydar Baş İmam Ali Rıza eserinden)
Yezid der ki: 'Ali'nin kardeşleri, ona mirasçı olmayı arzu ediyorlardı. Bu yüzden kardeşleri, hiçbir günahım yokken bana düşman oldular.' (Cariyenin satın alınmasının onun aracılığıyla gerçekleştiğini sanmış olabilirler).
İshak b. Câfer onlara dedi ki: Ben, Yezid'in, Ebu İbrahim'in (a.s.) meclisinde öyle bir yerde oturduğunu gördüm ki, ben kendim orada oturamazdım."
Yezid b. Selid anlatmış: "Ebu İbrahim (Mûsa b. Câfer aleyhisselâm) vasiyet edince, bu vasiyete aşağıda isimleri bulunan şahısları şahit tuttu: İbrahim b. Muhammed el-Câferî, İshak b. Muhammed el-Câferî, İshak b. Câ- fer b. Muhammed, Câfer b. Sâlih, Muaviye el-Câferî, Yahya b. Hüseyin b. Zeyd b. Ali, Sa'd b. İmran el-Ensârî, Muhammed b. Hâris el-Ensârî, Yezid b. Selit el-Ensârî ve Muhammed b. Câfer b. Sa'd el-Eslemî -bu zat aynı zamanda ilk vasiyeti yazan kâtiptir- isimleri geçen bu kişileri şuna şahit tuttu ki:
'Allah'tan başka ilâh yoktur. O, tek ve ortaksızdır. Muhammed (s.a.v.) O'nun kulu ve Resulüdür. Kıyamet gününün geleceğinden kuşku yoktur. Allah, kabirlerde olanları diriltecektir. Ölümden sonra diriliş haktır. Cennet vaadi haktır. Kıyamet günü hesaplaşma haktır.
Ahirette İlâhî yargının gerçekleşmesi haktır. Allah'ın huzurunda toplanma haktır. Muhammed'in (s.a.v.) getirdiği din haktır. Emin Ruh'un indirdiği İlâhî mesaj haktır. Ben bu ikrar üzere yaşadım ve bu ikrar üzere ölüyorum, inşaallah bunun üzerine diriltileceğim.'
Onları şuna da şahit tuttu: 'Bu, benim kendi el yazımla kaleme aldığım vasiyetimdir. Bundan önce dedem Ali b. Ebu Tâlib'in (a.s.) ve Muhammed b. Ali'nin (a.s.) vasiyetini de yazmıştım. Harfi harfine istinsah (kopya) etmiştim.
Câfer b. Muhammed'in vasiyeti de bunun gibidir. Ben, oğlum Ali'ye vasiyet ediyorum. Diğer oğullarım da onunla beraberdir. Eğer isterse ve onlarda bir olgunluk görüp onların davranışlarını onaylarsa, bu, onun elindedir.
Eğer onlardan hoşlanmazsa ve onları çıkarmak isterse, bu da onun elindedir. Ona rağmen diğerlerinin bir yetkisi yoktur. Ona, çocuklarım İbrahim, Abbas, Kâsım, İsmail ve Ahmed'e, ayrıca Ümmü Ahmed'e sadaka olarak dağıtılacak mallarımı, diğer mallarımı, kölelerimi, benden geride kalan küçüklerimi vasiyet ediyorum.
Kadınlarımı ise, sadece Ali'ye vasiyet ediyorum, onlara değil. Babamın sadaka olarak verilmesi gereken mallarını ve benim üçte birlik payımı da...
Bunları uygun gördüğü şekilde kullanabilir, bir mal sahibinin, malları üzerindeki bütün tasarruflarını gerçekleştirebilir. İsterse satar, isterse hibe eder veya terk eder yahut adlarını verdiğim kimselere veya adını vermediğim kimselere sadaka verebilir. Bu onun elindedir.
Vasiyetim, malım, ailem ve çocuklarım hususunda benim bütün yetkilerime sahiptir. İsterse bu yazıda isimlerini zikrettiğim kardeşlerini yanında tutabilir, istemezse onları çıkarabilir. Bundan dolayı kınanamaz ve verdiği karar reddedilemez.
Eğer benim onlardan ayrıldığım zamanki durumlarından farklı bir durum üzere olduklarını fark ederse ve ayrıca isterse, onları tekrar velayeti altına alabilir. Bu, onun yetkisi dâhilindedir.
Onlardan biri kız kardeşini evlendirmek isterse, bunu yapamaz. Onun izni ve emri olmadan diğerleri kız kardeşlerini evlendiremez- ler. Çünkü o, ailesinin evlilik işlerini herkesten daha iyi bilir.
Şu yazımda belirttiğim hususlardan birini uygulamasına engel olan veya bunları yapmaması için çaba sarf eden bir sultan olursa eğer, o, Allah'tan ve Resulünden beridir ve Allah ve Resulü de ondan beridir. Allah'ın laneti ve gazabı onun üzerine olsun. İşi lanet etmek olanların, gözde meleklerin, nebilerin, resullerin ve mü'minler topluluğunun laneti de onun üzerine olsun.
Sultanlardan hiç kimse, onun bu şeylerden birini yapmasına engel olamaz. Benim onda bir alacağım olmadığı gibi, onu herhangi bir hususta da sorumlu tutamam. Oğullarımın da benden kalan malları onun yanında yoktur.
O, her ne söylüyorsa, doğru söylüyordur. Eğer azaltırsa kendisi daha iyi bilir ve eğer çoğaltırsa o doğrudur. Diğer oğullarımı onunla birlikte zikretmemin nedeni, onların isimlerine verdiğim değerdir ve onları onunla birlikte zikredilme onuruna eriştirmek istedim.
Çocuklarımın annelerinden kim evinde oturup hicabının içinde kalırsa, ben hayattayken kendisine uygulanan hükümler olduğu gibi geçerlidir. -Şayet İmam uygun görürse- onlardan kim de evlenmek üzere evimden ayrılırsa, artık benim haremime gelemez. Ali'nin başka bir görüşte olması başka...
Benim kızlarım da eşlerimle aynı uygulamaya tâbidirler. Oğullarımdan herhangi birisi kız kardeşlerini veya analarını Ali'nin görüşünü almadan, onunla danışmadan evlendiremez. Ne bir sultan ve ne de amcaları.
Eğer bu vasiyetimden farklı hareket ederlerse, hiç kuşkusuz Allah'a ve Resulüne muhalefet etmiş olurlar, mülkünde O'na karşı savaş açmış olurlar. Çünkü Ali, ailesinin evlilik işlerini herkesten daha iyi bilir. Eğer evlendirmek isterse, evlendirir, şayet evlendirmezse evlendirmez.
Ben ailemin kadınlarına, burada yazdığım gibi vasiyet ettim. Allah'ı onlara şahit tuttum. Ali ve Ümmü Ahmed de buna şahittir.
Hiç kimse, bu vasiyetimi zikredip adlandırdığımın dışında açıklayamaz, yayamaz. Kim bir kötülük yaparsa, bu, onun aleyhinedir, kim de iyilik yaparsa kendi lehine iyilik yapmış olur. Rabbin kullarına zulmedici değildir. Allah'ın salâtı Muhammed'in ve âlinin üzerine olsun. Hiçbir sultan, ne de bir başkası, sonunu mühürlediğim bu vasiyetimi yırtamaz.
Kim böyle yaparsa, Allah'ın laneti ve gazabı onun üzerine olsun. İşi lanet etmek olanların, gözde meleklerin, resuller topluluğunun, Müslümanlar içindeki mü'minler topluluğunun laneti bu vasiyetimi yırtanların üzerine olsun.'
Ebu İbrahim (Mûsa b. Câfer aleyhisselâm) yazdı ve mühürledi, şahitler de... Allah'ın salât ve selâmı Muhammed'in (s.a.v.) ve O'nun soyunun üzerine olsun.' (Prof. Dr. Haydar Baş İmam Ali Rıza eserinden)