İhlas
Ali b. Esbat, Ebu’l-Hasan er-Rıza’dan (a.s.) şöyle rivayet etmiştir: “Emirü’l-Müminin (Ali b. Ebû Tâlib aleyhisselam) şöyle derdi
09.04.2024 08:20:00
Haber Merkezi
Haber Merkezi
Ali b. Esbat, Ebu'l-Hasan er-Rıza'dan (a.s.) şöyle rivayet etmiştir: "Emirü'l-Müminin (Ali b. Ebû Tâlib aleyhisselam) şöyle derdi:
İbadeti ve duayı sırf Allah'a has kılıp gözlerinin gördüğü şeyler kalbini meşgul etmeyen kulaklarının duyduğundan dolayı Allah'ın zikrini unutmayan ve başkalarına verilen nimetlerden dolayı göğsünde üzüntü hissetmeyen kimselere ne mutlu!"
MÜ'MİNİN HASLETLERİ
Süleyman el-Câferî, Ebu'l-Hasan Rıza'dan (a.s.), o da babasından rivayet eder: "Seferlerden birinde Resûlullah'ın huzuruna bir topluluğu çıkardılar.
'Kim bunlar?' dedi.
'Mü'minlerdir, ya Resûlallah!' dediler.
'İman ettiklerini nereden öğrendiniz?' dedi.
Dedilerler ki: 'Belâlar karşısında sabretmelerinden, bolluk zamanı şükretmelerinden, kazaya (takdire) rıza göstermelerinden.'
Resûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: Ağırbaşlı bilgeler, derin anlayış açısından neredeyse peygamberler düzeyine erişeceklerdi. Eğer kendinizi vasfettiğiniz gibiyseniz, içinde oturmayacağınız binalar yapmayın, yemeyeceğiniz malları biriktirmeyin ve huzuruna döneceğiniz Allah'tan sakının."
İMANIN İSLAM'A, YAKÎNİN İMANA ÜSTÜNLÜĞÜ
El-Veşşa, rivayet eder: "Ebu'l-Hasan'ın (İmam Rıza aleyhisselam) şöyle dediğini duydum:
İman, İslam'dan bir derece yukarıdadır. Takva da, imandan bir derece yukarıdadır. Yakîn ise takvadan bir derece yukarıdadır. İnsanlara pay olarak verilen en az şey ise yakîndir."
Yunus, rivayet eder: "Ebu'l-Hasan er-Rıza'ya (a.s.) iman ve İslam ile ilgili bir soru sordum.
Buyurdu ki: 'Ebu Câfer (Muhammed Bâkır aleyhisselam) şöyle dedi: Din İslam'dır. İman ise ondan bir derece yukarıdadır. Takva da imandan bir derece yukarıdadır. Yakîn ise takvadan bir derece yukarıdadır. İnsanlar arasında yakînden daha az bir şey paylaştırılmış değildir.'
Dedim ki: 'Yakîn nedir?
Şöyle buyurdu: 'Yakîn, Allah'a tevekkül etmek (Allah'a güvenip dayanmak), Allah'a teslim olmak, Allah'ın kazasına (hükmü-ne) rıza göstermek, işleri Allah'a havale etmektir.'
'Bunun açıklaması nedir?' diye sordum.
Buyurdu ki: Ebu Câfer (a.s.) bu kadarını söyledi."
TEFEKKÜR
Muammer b. Hallâd dedi ki: "İmam Rıza'nın (a.s.) şöyle dediğini işittim:
İbadet çok namaz kılmak veyahut çok oruç tutmak demek değildir. İbadet, Allah Azze ve Celle'nin emirleri hakkında tefekkür etmektir.'
YAKÎNİN FAZİLETİ
Ali b. Esbât der ki: "Ebu Hasan er-Rıza'nın (a.s.) şöyle dediğini işittim: '... Altında onlara ait bir hazine vardı' ayetinde bahsedilen hazinenin içinde şunlar vardı:
Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla. Ölüme kesin olarak inanan kişinin nasıl sevindiğine şaşarım. Kadere yakînen inanan kimsenin üzülmesine şaşarım. Dünyayı ve ehlinin kalıcı olmadığını gören kişi dünyaya nasıl meyleder şaşarım. Allah'ı gerçekten bilenin kaza konusunda Allah'ı suçlamaması ve rızkı hakkında onu geciktirmekle itham etmemesi gerekir.'
Dedim ki: 'Sana feda olayım! Bunu yazmak istiyorum.'
Allah'a yemin ederim ki, İmam elini divite uzattı önüme koydu. Ben de elini tuttum, öptüm, sonra diviti aldım ve (hadisi) yazdım."
Yûnus, kendisine anlatan birinden şöyle rivayet eder: "İmam Rıza'ya (a.s.) denildi ki: 'Sen bu sözleri söylüyorsun. Bundan dolayı kılıçlardan kan damlamaz mı?'
Buyurdu ki: Allah'ın altından bir vadisi vardır. Bu vadiyi yarattığı varlıkların en zayıfı olan karıncayla korur. Bahati develeri oraya ulaşmak isteseler de ulaşamazlar."
ALLAH AZZE VE CELLE HAKKINDA HÜSN-Ü ZANDA BULUNMAK
İsmail b. Bezi', Ebu'l-Hasan er-Rıza'nın (a.s.) şöyle dediğini rivayet eder:
"Allah'a hüsn-ü zanda bulunun. Şüphesiz Allah Azze ve Celle şöyle buyurmaktadır: Ben, Bana iman eden kulumun zannıyla beraberim; zannı hayır ise hayır, şer ise şer bulur."
EKSİKLİĞİ İTİRAF ETME
Hasan b. el-Cehm der ki: "Ebu'l-Hasan'ın (İmam Rıza aleyhisselam) şöyle dediğini işittim: 'İsrailoğulları'ndan bir adam kırk yıl Allah'a ibadet eder, sonra ona bir kurban takdim eder. Fakat kurbanı kabul edilmez. Kendi kendine şöyle der: (Ey nefs!) Ancak senden dolayı geri çevrildim ve suç ancak senindir.'
Allah Tebareke ve Teâla ona şöyle vahyetti: Nefsini ayıplaman kırk yıl ibadet etmenden daha üstündür."
Fadıl b. Yûnus, Ebu'l-Hasan'ın (İmam Rıza aleyhisselâm) şöyle dediğini rivayet eder:
'Şunu çok söyleyin: Allah'ım, beni ibadetinde zayıf kimselerden kılma ve beni eksiklikten çıkarma!'
Dedim ki: 'İbadetinde zayıf kalanların dinlerinde zayıf kalarak dinden çıktıklarını biliyordum. Peki, beni eksikliklerden çıkarma ne mânâya geliyor?'
Dedi ki: Allah Azze ve Celle için yaptığın her işte nefsinin ku-surlu olduğunu bil. Zira bütün insanlar yaptıkları işlerde kusurludurlar. Ancak kendilerine Allah Azze ve Celle tarafından ismet verilenler (korunanlar) hariç." (Prof. Dr. Haydar Baş İmam Ali Rıza eserinden)
İbadeti ve duayı sırf Allah'a has kılıp gözlerinin gördüğü şeyler kalbini meşgul etmeyen kulaklarının duyduğundan dolayı Allah'ın zikrini unutmayan ve başkalarına verilen nimetlerden dolayı göğsünde üzüntü hissetmeyen kimselere ne mutlu!"
MÜ'MİNİN HASLETLERİ
Süleyman el-Câferî, Ebu'l-Hasan Rıza'dan (a.s.), o da babasından rivayet eder: "Seferlerden birinde Resûlullah'ın huzuruna bir topluluğu çıkardılar.
'Kim bunlar?' dedi.
'Mü'minlerdir, ya Resûlallah!' dediler.
'İman ettiklerini nereden öğrendiniz?' dedi.
Dedilerler ki: 'Belâlar karşısında sabretmelerinden, bolluk zamanı şükretmelerinden, kazaya (takdire) rıza göstermelerinden.'
Resûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: Ağırbaşlı bilgeler, derin anlayış açısından neredeyse peygamberler düzeyine erişeceklerdi. Eğer kendinizi vasfettiğiniz gibiyseniz, içinde oturmayacağınız binalar yapmayın, yemeyeceğiniz malları biriktirmeyin ve huzuruna döneceğiniz Allah'tan sakının."
İMANIN İSLAM'A, YAKÎNİN İMANA ÜSTÜNLÜĞÜ
El-Veşşa, rivayet eder: "Ebu'l-Hasan'ın (İmam Rıza aleyhisselam) şöyle dediğini duydum:
İman, İslam'dan bir derece yukarıdadır. Takva da, imandan bir derece yukarıdadır. Yakîn ise takvadan bir derece yukarıdadır. İnsanlara pay olarak verilen en az şey ise yakîndir."
Yunus, rivayet eder: "Ebu'l-Hasan er-Rıza'ya (a.s.) iman ve İslam ile ilgili bir soru sordum.
Buyurdu ki: 'Ebu Câfer (Muhammed Bâkır aleyhisselam) şöyle dedi: Din İslam'dır. İman ise ondan bir derece yukarıdadır. Takva da imandan bir derece yukarıdadır. Yakîn ise takvadan bir derece yukarıdadır. İnsanlar arasında yakînden daha az bir şey paylaştırılmış değildir.'
Dedim ki: 'Yakîn nedir?
Şöyle buyurdu: 'Yakîn, Allah'a tevekkül etmek (Allah'a güvenip dayanmak), Allah'a teslim olmak, Allah'ın kazasına (hükmü-ne) rıza göstermek, işleri Allah'a havale etmektir.'
'Bunun açıklaması nedir?' diye sordum.
Buyurdu ki: Ebu Câfer (a.s.) bu kadarını söyledi."
TEFEKKÜR
Muammer b. Hallâd dedi ki: "İmam Rıza'nın (a.s.) şöyle dediğini işittim:
İbadet çok namaz kılmak veyahut çok oruç tutmak demek değildir. İbadet, Allah Azze ve Celle'nin emirleri hakkında tefekkür etmektir.'
YAKÎNİN FAZİLETİ
Ali b. Esbât der ki: "Ebu Hasan er-Rıza'nın (a.s.) şöyle dediğini işittim: '... Altında onlara ait bir hazine vardı' ayetinde bahsedilen hazinenin içinde şunlar vardı:
Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla. Ölüme kesin olarak inanan kişinin nasıl sevindiğine şaşarım. Kadere yakînen inanan kimsenin üzülmesine şaşarım. Dünyayı ve ehlinin kalıcı olmadığını gören kişi dünyaya nasıl meyleder şaşarım. Allah'ı gerçekten bilenin kaza konusunda Allah'ı suçlamaması ve rızkı hakkında onu geciktirmekle itham etmemesi gerekir.'
Dedim ki: 'Sana feda olayım! Bunu yazmak istiyorum.'
Allah'a yemin ederim ki, İmam elini divite uzattı önüme koydu. Ben de elini tuttum, öptüm, sonra diviti aldım ve (hadisi) yazdım."
Yûnus, kendisine anlatan birinden şöyle rivayet eder: "İmam Rıza'ya (a.s.) denildi ki: 'Sen bu sözleri söylüyorsun. Bundan dolayı kılıçlardan kan damlamaz mı?'
Buyurdu ki: Allah'ın altından bir vadisi vardır. Bu vadiyi yarattığı varlıkların en zayıfı olan karıncayla korur. Bahati develeri oraya ulaşmak isteseler de ulaşamazlar."
ALLAH AZZE VE CELLE HAKKINDA HÜSN-Ü ZANDA BULUNMAK
İsmail b. Bezi', Ebu'l-Hasan er-Rıza'nın (a.s.) şöyle dediğini rivayet eder:
"Allah'a hüsn-ü zanda bulunun. Şüphesiz Allah Azze ve Celle şöyle buyurmaktadır: Ben, Bana iman eden kulumun zannıyla beraberim; zannı hayır ise hayır, şer ise şer bulur."
EKSİKLİĞİ İTİRAF ETME
Hasan b. el-Cehm der ki: "Ebu'l-Hasan'ın (İmam Rıza aleyhisselam) şöyle dediğini işittim: 'İsrailoğulları'ndan bir adam kırk yıl Allah'a ibadet eder, sonra ona bir kurban takdim eder. Fakat kurbanı kabul edilmez. Kendi kendine şöyle der: (Ey nefs!) Ancak senden dolayı geri çevrildim ve suç ancak senindir.'
Allah Tebareke ve Teâla ona şöyle vahyetti: Nefsini ayıplaman kırk yıl ibadet etmenden daha üstündür."
Fadıl b. Yûnus, Ebu'l-Hasan'ın (İmam Rıza aleyhisselâm) şöyle dediğini rivayet eder:
'Şunu çok söyleyin: Allah'ım, beni ibadetinde zayıf kimselerden kılma ve beni eksiklikten çıkarma!'
Dedim ki: 'İbadetinde zayıf kalanların dinlerinde zayıf kalarak dinden çıktıklarını biliyordum. Peki, beni eksikliklerden çıkarma ne mânâya geliyor?'
Dedi ki: Allah Azze ve Celle için yaptığın her işte nefsinin ku-surlu olduğunu bil. Zira bütün insanlar yaptıkları işlerde kusurludurlar. Ancak kendilerine Allah Azze ve Celle tarafından ismet verilenler (korunanlar) hariç." (Prof. Dr. Haydar Baş İmam Ali Rıza eserinden)