Vakitli vakitsiz; yazanlar, konuşanlar!

Vakitli vakitsiz öten horoz makbul değildir. Vakitli vakitsiz uluyan köpek makbul değildir. Vakitli vakitsiz konuşan adam makbul değildir. Vakitli vakitsiz yazan-çizen makbul değildir. Velhasıl vakitli vakitsiz her ne iş yaparsanız yapın, hiçbiri makul ve makbul değildir.Birkaç örnek vereyim isterseniz: Vakti girmeyen bir namazı kılsanız kabul değildir. Hacda mikat sınırından ihramsız girseniz kabul değildir. Yılın 364 günü Arafat'ta kalsanız, Zilhiccenin 9'uncu günü orada bulunmasınız, Haccınız kabul değildir. Dünyanın etrafını defalarca dönseniz, Kâbe'nin etrafında dönmeden tavaf yapmış olmazsınız. Yani bir işin makbul olması, iş görmesi, kabul olması için; yerinde, zamanında ve usulünde davranış sergilemek lazımdır. Yoksa da yaptığınız bir işe yaramaz, emeğiniz boşa gider, fayda yerine zarar görürsünüz.  Bu kadar bilgiden sonra esas konumuza dönelim. Prof. Dr. Haydar Baş Hocamızı yaklaşık 30-35 senedir tanıdığımı sıklıkla dile getiririm. Onun ölçü ve prensip sahibi, kâmil biri olduğunu da sıkça bu sütunlardan dile getirmişimdir. O, neyi ne zaman, nerede ve ne şekilde yapacağını bilen, vaktini ve tavrını güzel belirleyen; ilim, fikir ve gönül adamıdır. Ancak bazı aklı evveller ve aymazlar da var ki Onu vakitli vakitsiz eleştirmeye kalkışır. Birkaç örnek vereyim: Bundan 15 sene önce kendini Müslüman sayan nice sözde ilim ve fikir adamı horul horul uyurken ve oyuna gelirken; O, Dinlerarası diyalogun Müslüman Türk milletine vereceği zararları ve bu zararların etkisinin 15 sene süreceğini; topluma vereceği tahribatın terör örgütü misali olacağını haber verdi. Bu kadar tahribattan sonra; İktidar sahipleri, yandaş ilim adamları, yandaş kalemşorlar, yandaş sözde kanaat önderleri yeni yeni uyanmaya başladı. Ama bedel ödemek zorunda kalarak? Ortadoğu'da Arap Baharı adı altındaki iç ayaklanma ve işgallerin ABD'nin BOP projesi kapsamında gerçekleştiğini, bundan İslam coğrafyasının zarar göreceğini, ülkelerin paramparça olacağını; Müslümanın vatanının, malının, canının, namusunun, tarumar olacağını vaktinde haber verdi. Milletimiz, dünyada yalnızlaştıkça ve her yönden zararlarını gördükçe, yavaş yavaş ayıkmaya başladı ama gene büyük bedeller ödeyerek... Suriye'de oynanan oyunun Esad'ı devirmek falan değil, BOP kapsamında İsrail'in çıkarlarına hizmet etmek olduğunu söyledi. "Esad devrilirse Türkiye devrilir" dediği zaman vakitli vakitsiz konuşanlar, yazanlar, gene Onu anlamadılar. Hatta karşısında yer aldılar, ipi sapa sızmaz iftiralar attılar. Gerçekler meydana çıktıkça, perdeler açıldıkça, zararların boyutu anlaşıldıkça, ayıkmalar başladı ama yine büyük bedeller ödeyerek? Şimdi de ABD bizi Kırım meselesinde Rusya'nın karşısına dikmeye hazırlanıyor. Bunu gene Prof. Dr. Haydar Baş görüyor ve gerek iktidarı, gerek halkımızı ayıktırıyor. Gene vakitli vakitsiz yazanlar, konuşanlar, ABD'nin şakşakçılığına soyunuyor; halkımızı aldatmaya ve Prof. Dr. Haydar Baş'ı karalamaya çalışıyor.  İktidar sahipleri oyunu görmez, aklını başına almazsa yine bedeller ödeyeceğiz.Velhasıl vakitli vakitsiz yazanlardan, çizenlerden, konuşanlardan, Millet olarak çok çektik ve çekmeye devam ediyoruz. Rabbimiz, vakitli vakitsiz yazan, çizen, konuşan, fitne tohumlarını ekmeye çalışan, münafıkların şerrinden; bizi, milletimizi ve İslam âlemini korusun. Âmin.