Türkiye, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin "Öcalan TBMM'ye gelsin konuşsun" çağrısını konuşurken, gözler bundan sonraki sürece çevrilmişti.
Bahçeli yerli ve milli bir siyasetçidir lakin, bazen öyle olur ve hiç beklenmedik süreçler yaşanır ki, artık bundan sonra yerli ve milli olmanızın sembolik olmaktan öteye hiçbir anlamı kalmaz.
Acaba Bahçeli için de tam olarak böyle bir süreç mi söz konusudur bilinmez ancak, atılan veya attırılan bu tehlikeli adımların çok acı ve elem verici sonuçlar doğuracağından şüphe duyulmamalıdır.
Kimilerince, "Devlet teröristle konuşmaz mücadele eder" şeklinde ileri sürülen görüşlerin elbette ki kıymetiharbiyesi vardır.
Ancak devlet dediğiniz aygıtı, öyle cansız, ruhsuz, işlevsiz ve sadece sembolik bir varlıkmış gibi değerlendiremez ve kabul edemezsiniz.
Elbette ki devlet, toplumun huzur ve güvenliğinin temini ve temelde milli çıkarları için her kesimle diplomatik temaslarda bulunur.
Bu görüşmeler, 85 milyonun milli çıkarları ve devletin bekası ile asla ters düşmeyecek bir şekilde ve devlet geleneklerine uygun bir diplomasi olmalıdır.
Ama gelin görün ki, 85 milyonun dün olduğu gibi bugün de tek bir gündemi vardır, o da ekonomik bunalımdır.
Terörle mücadele, halkın bileceği veya yapacağı bir iş değildir.
Parti gurup toplantılarında konuşulacak tek bir mevzu, Türkiye Cumhuriyeti devletinin daha ilerilere taşınması için yapılan çalışmaların halkla paylaşılmasıdır.
40 yılı aşan terörle mücadele konusunda şayet halen daha bir sonuç elde edilememiş ve başarısızlık var deniliyorsa, bunun sorumlusu millet değil, bizzat siyasettir.
Askerimiz bu hususta fazlasıyla görevini yapmış ve bu konuda büyük bedeller ödemiştir.
Hiçbir delikanlı siyasetçi çıkıp da, 40 yılı aşkın bir süredir Türk askerinin PKK terör örgütü ile değil, aslında ABD ve iştirakçileriyle savaştığını söyleyemedi.
İşin doğrusu, Türk ordusu PKK denilen alçak taşeron örgütle değil 1983'ten bu tarafa örtülü bir şekilde, ABD ve NATO ülkeleriyle savaşıyor.
Sırf bu açıdan konuya bakacak olursak, Türk ordusunun dünyada emsalinin olmadığını görürüz.
Zira hiçbir ordu, bunca zamandır ve her türlü modern silahla donatılmış bir örgütle savaşmayı başaramazdı.
Demek oluyor ki burada asıl maksat ve mesele; bir bölge insanının şu veya bu şekilde oluşan sorunları veya talepleri ile ilgili değildir.
Asıl ve başından beri var olan maksat ve gaye, Türkiye Cumhuriyeti devletinin bölünmesi ve parçalanmasıdır.
Bunun ilk adımları 1983'ten sonra ortaya sürülen PKK terör örgütü ile değil, 1886 yılında yapılan Siyonist gizli kongre kararlarıyla atılmıştır.
Hedef, Büyük İsrail Devleti'ni inşa etmektir.
Eşsiz önderimiz ve kıyamete kadar rehberimiz olan Mustafa Kemal Atatürk, bu alçak plana hayatı boyunca geçit vermemiştir.
Çoğunuz bilmeyebilir belki ama Atatürk'ümüzün şehit edilmesinin nedeni de tam olarak budur.
Dolayısıyla, bugün NATO derin yapılanmasının başımıza bela ettiği PKK terör örgütünün, öyle sanıldığı ve uyduruk masallarla bize yutturulmaya çalışıldığı gibi, asla bir bölge halkını temsil etmemektedir.
Bugün şayet bir siyasetçinin çıkıp, "Öcalan gelsin TBMM'de konuşsun ve PKK terör örgütünün bittiğini ilan etsin" şeklinde bir açıklama yapması, sanıldığı gibi iç cephede bir birleşmeyi değil, darmadağınık bir Türkiye manzarası oluşturur.
Güneydoğu bölgesinde yaşayan vatandaşlarımızın var olan sorunlarıyla, Karadeniz bölgesinde yaşayan vatandaşlarımızın sorunları aynıdır ve ekonomi temellidir.
Öcalan ise, Türkiye Cumhuriyeti devletine silah çekmiş ve 50 bin insanımızın şehit edilmesine sebebiyet vermiş bir vampirdir.
Onun çağrılacağı yer TBMM değil, darağacıdır.
Şayet o bölge insanının bir kısmı ile şu veya bu sebeple bir gönül bağı olan birisi ile konuşulacaksa, o isim Öcalan değil, Demirtaş olabilir.
Burada Türkiye Cumhuriyeti devleti esastır ve milletin adı da, Türk milletidir.
Şimdi başlığa gelecek olursak şöyle bir beyin fırtınası yapabiliriz.
Bahçeli neden böyle bir çıkış yapmış olabilir?
Bahçeli'nin bu çıkışıyla ABD'de yapılan seçimleri kazanan Trump'ın yakın bir bağlantısı var.
Kulislerde konuşulan fısıltılara bakılırsa, terörist başı Abdullah Öcalan'ın serbest bırakılacağı iddia ediliyor. Bu iddiaya göre, 2025 Mart ayında Nevruz'da Öcalan serbest bırakılacakmış!
İddia o ki; Abdullah Öcalan'a siyaset yasağı getirilecek ve Erbil'de yaşamasına izin verilecek ve Türkiye'de olmasına imkân tanınmayacakmış.
Selahattin Demirtaş ise anlaşma dışında ve hapiste kalmaya devam edecek, 22 yıl cezaevinde kalacakmış.
PKK yöneticisi olan 88 kişinin ise, Türkiye'ye dönüşüne izin verilmeyecek, bunlardan 34'ünün Öcalan ile Erbil'de kalmasına olanak tanınacakmış. Kalanlar ise Avrupa'da bir yere gönderilecekmiş. Geriye kalan yöneticiler ise pişmanlık yayasından faydalanacak ve ağırlaştırılmış hapis cezası alan terör örgütü üyelerinin cezası ise, 20 yıla düşürülecekmiş.
Bol keseden sallanan iddiaların devamında ise; Belediyeler iki dilli yönetime geçecek, güçlendirilmiş yerel yönetimler şartı kabul edilecekmiş.
İlköğretimde Kürtçe 8. sınıfa kadar okutulacakmış.
Suriye'deki yönetimde Mazlum Kobani görevden alınacak ve Türkiye Suriye'deki yönetimi tanıyacakmış!
Bakınız bunların hiç birisi benim öngörüm falan değildir.
Bu açıklamalar basında yer almış açıklamalardır.
Sonuç;
Bunların tamamı çıkmaz sokaktır ve Sn. Bahçeli'nin de dediği gibi, "Söz konusu vatandır."
Türkiye'nin enerjisini sadece ve sadece bir alana yoğunlaştırmak, çok ama çok tehlikeli bir girişimdir.
Türk milleti dünya kuruldu kurulalı bir ve beraberdir. Türk adı bir ırkı veya etnisiteyi değil, kültür birliğini temsil eder.
Dünya üzerinde en kadim uygarlıkları ve medeniyetleri kurmuş olan bu aziz Türk milletini, düşman olanların tuzak ve senaryolarıyla bölmeye götürecek girişimlerden şiddetle kaçınılmalıdır.
Atatürk'e inat ve ihanet edenin bedeli nedir biliyor musunuz?
VATANSIZ KALMAKTIR!
- Amerikan hayranı sahte kahraman / 09.12.2024
- Öcalan Mart 2025’te serbest mi kalacak? / 09.12.2024
- Dini istismar eden partiler kapatılmalı! / 04.12.2024
- Yiğitlere ‘BAŞ’ lazım / 03.12.2024
- Sinsi plan şu: YPG in, PKK aut! / 02.12.2024
- Sn. Cumhurbaşkanım dön bu hatadan! / 27.11.2024
- İslam’ın özü ve laboratuvarı Ehl-i Beyt’tir / 26.11.2024
- Teğmenleri bırak ekonomiye bak! / 25.11.2024
- Teğmenlere güveniyorum, size asla! / 20.11.2024