Ne olacak bu asgari ücretlinin hali!

İlki 11 Aralık'ta yapılan Asgari Ücret Tespit Komisyonu toplantısının ikincisi dün yine Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ev sahipliğinde gerçekleşti.

Yaklaşık 1,5 saat süren toplantının ardından açıklama yapan Türk-İş Genel Başkan Yardımcısı Ramazan Ağar, "TÜİK'in, Hazine ve Maliye Bakanlığı'nın görüşü alındı. Şu anda bir sonuç yok. Görüşmeler süratle devam edecek. Kısa zaman içinde mutabakata varılarak bitirilmesini arzu ediyoruz. Rakam konuşulmadı, henüz belli değil. Mutabakat olur mu, olmaz mı demenin anlamı yok; çünkü ortada rakam yok. Bu hafta içinde tekrar bir araya gelerek bu işin sonuca varmasını diliyoruz" dedi.

Evet, asgari ücret şu ana kadar belli değil, ama öyle ya da böyle ay sonuna kadar belirlenecek.

Mevcut asgari ücret net 11 bin 402 lira. Bu asgari ücretin işverene maliyeti 15 bin 762 lira. Milyonlarca işçiyi komisyonda temsil eden Türk-İş'in kasım ayı verilerine göre, 4 kişilik bir ailenin açlık sınırı 14 bin 25 lira, yoksulluk sınırı ise 45 bin 686 lira; bekar bir çalışanın aylık yaşama maliyeti 18 bin 239 lira.

Görüldüğü gibi, asgari ücret yine açlık sınırının altında kaldı. Tam zamanlı çalışan işçilerimiz ailelerinin karınlarını dahi doyurabilecek bir gelire sahip değiller.

Üstelik bekar bir çalışanın aylık masrafının bile çok çok altında.

İlk asgari ücret toplantısında konuşan Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan, "Çalışanlarımızın gelirlerini enflasyona ezdirmeyecek, istihdamı koruyacak ve artıracak en makul noktada belirlenmesi için çalışacağız" ifadelerini kullanmıştı.

Milyonların asgari ücretle geçinmeye çalışması ve asgari ücretin açlık sınırının altında kalması, çalışanların gerçek enflasyonun altında ezildiğinin en büyük ispatıdır.

Bakan Işıkhan'ın enflasyona ezdirmeyeceğiz açıklamasına bakılırsa, TÜİK'in verilerine göre son 6 aylık enflasyonun tahmini yüzde 37.66 olduğu dikkate alındığında, net asgari ücretin en az 15 bin 700 lira olacağı ifade edilebilir. Bu da yaklaşık 540 dolar civarında yapıyor.

Normal şartlar altında asgari ücret ilk kez 540 dolara çıkmış gibi gözükse de, bu rakam yine Türkiye şartlarında açlık sınırının altında kalacak, hatta Avrupa ülkeleri arasında bizi yine son sıralardan yukarıya taşımayacak.

Asgari ücret için diğer tahminler ise şöyle: Yüzde 40'lık zamda 15 bin 962 lira, yüzde 45'lik zamda 16 bin 532 lira, yüzde 50'lik zamda 17 bin 103 lira, yüzde 55'lik zamda ise 17 bin 673 lira vs.

Türk-İş'in 45 bin 686 lira olarak hesapladığı yoksulluk sınırı baz alındığında, asgari ücret için tahmin edilen en yüksek rakam dahi yoksulluk sınırının yarısına bile ulaşmıyor.

Normal bir yaşam için gerekli en düşük gelir olan yoksulluk sınırı, gelir açısından hayallerde bile yok ki iyi bir neticeye ulaşılabilsin.

Bir diğer husus ise, TÜİK'e göre istihdamda görülen 8 milyon 700 bin çalışan kayıt dışı gözüküyor. Oransal olarak bu yüzde 31.9'a tekabül ediyor. Bu milyonların sigortası yok, sosyal güvencesi yok, birçok haklardan mahrumlar…

Kayıt dışı istihdamda Türkiye, Avrupa ülkeleri arasında ilk sırada yer alıyor. 

Avrupa'da 2019 itibarıyla tüm istihdamın yüzde 11.1'i kayıt dışı çalıştırıldı. 

Kayıt dışı istihdam oranı en yüksek yüzde 21.7 ile Romanya, yüzde 20.8 ile Litvanya ve yüzde 19.3 ile Bulgaristan'da görüldü. 

En düşük oranlar ise yüzde 3.9 ile Avrupa'nın en büyük ekonomisi Almanya'da, yüzde 4.8 ile Hollanda'da ve yüzde 5.1 ile Avusturya'da bulunuyor.

Asgari ücretli milyonlar ya da kayıt dışına itilmiş milyonlar ülkemizin geliri yetersiz olduğu için, gelir dağılımındaki adaletsizlik sebebiyle bu açlığa ve yokluğa mahkumlar. 

Son 1 yılda gayri safi yurtiçi hasılamız (GSYH) 1 trilyon 76 milyar dolar. Bu, güncel dolar kuruyla 31 trilyon 250 milyar lira yapıyor. Türkiye olarak çalışmışız, üretmişiz ve bunun sonunda 31 trilyon liranın üzerinde bir milli gelir oluşturmuşuz.

Ama bu kadar devasa gelirden işçi ailelerine düşen pay aylık 11 bin 402 lira. Bu, çok büyük bir adaletsizlik…

Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) Genel Başkanı Hüseyin Baş, bu adaletsizliğe dikkat çekerek şu paylaşımı yaptı:

"Türkiye elbette fakir bir ülke değil bilakis zengin bir ülke. 5 partiye seçim öncesi milyarlarca lira verebilecek, 5 yandaş şirketin milyarlarca lira vergi borcunu silebilecek kadar zengin bir ülke. Türkiye sadece ekonomik olarak adaletsiz bir ülke!"

BTP lideri, bu adaletsizliği ortaya koyanlar siyaset anlayışının değişmesi gerektiğini şu sözlerle vurguluyor:

"Kiralar ateş pahası, ev sahibi olmak zaten mümkün değil, marketlerde fiyatlar hala can yakıyor, maaş ile ay sonunu görmek mümkün değil. Yeni Türkiye dedikleri yerde barınma, gıda, sağlık, eğitim… Her alanda sorun var. Eskimiş siyasi anlayışları rafa kaldırmamız lazım, bize yeni bir şeyler lazım…"

Sayın Baş, bu adaletsizlikleri ortaya koyan siyaset anlayışının her şeye rağmen devam etmesinde muhalefetin de rolü olduğunu şöyle ifade diyor:

"Son seçim sonuçları Erdoğan karşıtlığı yüzde 48 Kılıçdaroğlu karşıtlığı yüzde 52 şeklindeydi ve öyle bir şeyi başardılar ki yeni CHP karşıtlığı yüzde 70'lere dayandı. Bu muhalefetle ülke ilerleyemez!"

Evet, gelir adaletinin sağlanması için iktidarın değişmesi lazım, iktidarın değişmesi için de muhalefetin değişmesi lazım.

İktidara da, muhalefete de BTP lazım, BTP lideri Hüseyin Baş lazım.